Değer : Bedel, uygun, layık
Delfin : Suda yaşayan, yunus
Dema : Soluk, nefes.
Deniz : Derya, büyük tuzlu su birikintisi
Denizhan : Denizler hakanı
Deren : Derleyen, tırmık
Derin : Sığ olmayan, içli
Deva : İlaç, çare, tedbir
Devrim : İhtilal, bir şeyin yerine yenisini getirmek
Dicle : Bir ırmak
Dikmen : Koni biçiminde sivri tepe, dağların en yüksek yeri, doruk, dik, Yerdeki orman, yayla, dikilerek
Dilek : İstenilen şey, dilenen şey, istek
Diler : Dileyen kimse, isteyen kimse
Dilmen : Dil bilen kimse, dilci
Diren : Karşı koy, dayan, harmanda sapları yaymaya yarayan, uzun çatallı, ağaçtan yapılmış bir tarım aracı
Dirim : Yaşam
Diyar : Memleket.
Doğa : Tabiat
Doğaç: Önceden düşünülüp hazırlanmadan ortaya çıkan düşünce.
Doğanay : Ayın ilk günlerinde Ay, yeni Ay (ayın ilk günleri doğan çocuklara verilir
Doğangün : Doğmakta olan, doğan güneş
Doğu : Bir yön
Doğuş: Dövüş, doğmak işi. :
Dora : Dağın zirvesi.
Doruk : Zirve, dağların en yüksek noktası
Duha : Kur'an-ı Kerim'de . surenin ismi, kuşluk vakti.
Durgun : Sakin, hareketi az
Duru : Saf, temiz, DOĞRU
Durusel : Bulanık olmayan sel, berrak sel
Durusu : Bulanık olmayan su, katıksız su, saf su, berrak su, pırıl pırıl
Duygu : İçte uyanan duyuş, iyi ve güzel şeylere karşı duyumsama Yeteneği, anıda kalan duyuş, töre,
Duygun : Duygulanabilen, içli, duyarlı, duygulu
Duysal : İçli, duyarlı, çabuk duygulanabilen, duygulu, duygu ile ilgili, Duyusal
Dünya : Yeryüzü
Ebrar : Hayır sahipleri, iyiler, özü sözü doğru olanlar
Ece : (öz Türkçe eçü) ulu, ana, ileri gelen, başkan kraliçe, XIV Yüzyılda yaşamış bir türk ağa
Ecer : Güzel, yeni acar
Ecmel : Çok güzel, en güzel, en yakışıklı.
Ecrin : Allah'ın armağanı.
Ediz : Değerli yüksek
Efil : Rüzgar, dalgalanma.
Ege : Sahip, bir denizimiz
Ehad : Tek olan, ilk.
Ekin : Ürün, ekili ürün
Eklem : Vücut bölümü.
Elçin : Deste, tutam
Eldem : Sevimli kimse, sıcak kanlı kimse, cana yakın kimse
Elgin : Evinden ocağından uzak düşmüş kimse, gurbete çıkmış kimse, Gurbetçi, elsever
Elhan : Ezgi, melodi.
Elibol : Cömert.
Elvan : Renk renk, çok renkli
Elvida : Ayrılıkta kullanılan hitap şekli.
Elvin : Cennet çiçeği, sıcak
Emek : Bir işin yapılmasında harcanan kafa ya da beden gücü, uzun ve özenli çalışma, çaba
Emina : Kolera ve tifo.
Ender : Nadir, az bulunan
Engin : Açık deniz
Enginsu : Ucu bucağı görünmeyen su, açık deniz
Enmutlu : Herkesten mutlu olan
Enza : Kılsız, tüysüz.
Enzel : Kur'an-ı Kerim'in gökten indirilmesi.
Erçin : Erken doğan, En erken davranan
Erdem : Meziyet, iyilik doğruluk
Erden : Çok değerli, el değmemiş
Erdenay : El değmemiş Ay, erken doğan ay
Erem : Ulaşmak, kavuşmak için çaba gösteren
Eren : Ermiş, akıllı, dost kişi
Erenay : Ermiş olan Ay gibi nurlu
Ergi : İyi, güzel istenilen bir şeye erme durumu, erişme, ulaşma
Ergin : Olgun
Erginay : Yetişmiş, olgunlaşmış, ve Ay gibi olmuş, olgunlaşmış, olmuş Ay
Ergül : Erken açan gül, gül gibi kimse
Ergülen : Gülen er, mutlu kimse
Erim : Sevgi, mutlu haber
Erin : Erginleşmiş kimse.
Erinç : Mutluluk içinde yaşama, dirlik
Eriş : ("erişmek"ten buyruk) ulaş, yetiş
Eriz : Yiğidiz, erkeğiz, er izi, er yolu
Ersin : Erkeksin anlamında
Erva : Genç, cesur ve yiğit.
Esen : Hiçbir sakatlığı olmayan, sağlık ve mutluluk içinde olan sağlıklı
Eser : Yel, sert esen yel: esme işini yapar, esinti olur yel olur
Esin : Tatlı tatlı esen sabah yeli, içe doğan güzel şey
Esmen : Esen yel gibi kimse
Esmer : Siyah, kara.
Evin : Buğday tanesinin içi, özü, çok taneli başak, tohum, burçak Başağı, ürün
Evren: Felek, zaman, kainat, dünya, büyük yılan, ejderha.
Evrim : Aşamalarla kendini gösteren ilerleme, değişim
Evvel : İlk başlangıç, ilkin.
Eylem : Belli bir erekle ve yöntemle yapılan iş, etkili davranış
Eylül : Hüzünlü
Ezel : Başlangıcı olmayan