Giriş Tarihi :
Osmanlı kültüründe bir kavga esnasında karşı tarafa yumruk ile saldırmak hoş karşılanan bir hareket değildi ve yumrukla ilk saldıran kişi ayıplanırdı. Bu tıpkı yatağan kılıcı olanların dövüşlerde karşılarındakini aşağılamak için kılıcın kesmez yanı ile saldırmaları gibi, hoş karşılanmayan bir hareket kabul edilirdi.
Osmanlı döneminde meydan savaşlarında en ön safta yer alan, azab askerlerinin, esas amaçları olan karşıdaki düşmanın seçkin birliklerini yorma görevleri sırasında hafif silahların kısa zamanda kullanılmaz duruma gelmesi ve düşmanın ağır silahları kuşanmaya başlandığında ki yetersiz zaman aralığında azab askerlerinin düşmana tokat atmaya başlamaları ile Osmanlı tokadı askerler arasında yiğitliğin eriştiği son nokta olarak görülmeye başlanmış ve bunun üzerinde popülarite kazanmıştır. Sesi ile düşmanın üzerinde yarattığı psikolojik etki sebebiyle Osmanlı tokadı zaman içerisinde geliştirilmiştir.
Azab askerleri saraya ufak yaşta alınır, küçüklüklerinden itibaren ağırlıklı olarak pirinç ve hamur işleriyle beslenip izbandut gibi olmaları sağlanırdı. Genç yaşlarda başlatılan askerlik eğitimlerinde her gün mermer döverek (mermer tokatlayarak) yetiştirildikleri için, çok kuvvetli ellere ve kol yapısına sahip olurlardı. Osmanlı Ordusunun en büyük tokatçıları ise Başıbozuk 'Delibaş' diye adlandırılan bir düzensiz orduydu.
Delibaş'lar sefere asker kıyafetleri ile çıkar, çarpışma öncesi kefenlerini giyerek hendek'lere yerleşirlerdi. Daha sonra Osmanlı ordusu üzerine gelen düşman askerlerinin atlarını tokatlayarak düşürürlerdi. Yıllarca mermer üzerinde tecrübe kazanmış ellerin hedefindeki atlar için 2 seçenek kalırdı: ölmek ya da sakat kalmak.
OSMANLI TOKADI BEYİN PATLATIR MI?
Osmanlı tokadı gerçeği arkeolojik kazılar sonrasında daha da günyüzüne çıktı. Osmanlı'nın savaştığı topraklarda yapılan araştırmalarda bulunan bir çok at ve insan kafatasında tokat izlerinin olduğu gözlendi. Kazılar esnasında kafatası içine yani beyne doğru göçmüş insan iskeletleri hatta metal miğferlerde bile el izine rastlandı. Bu izler de tokatçıların beyin kanaması geçirtecek kadar şiddetli bir vuruşa sahip olduğunu gösterdi.
OSMANLI TOKATI NASIL ATILIR?
Dünyanın unutamadığı Osmanlı tokadı, Osmanlı Ordusu askerlerinin silahsız savunma ya da saldırı durumunda kullandıkları, elin her iki yanıyla yapılabilen muhatabını sersemleten, duruma göre bayıltan ya da öldürebilen bir vuruş tekniğidir. Avucun iyice açılarak, el ve kolun açısız ve omuzdan hızla hareketiyle hedeflenen noktaya vurulması şeklinde kullanılır.
Yüzün her iki yanına veya enseye atılabildiği gibi, asıl Osmanlı tokadı, burnu hedef alacak şekilde, yüzün tam ortasına, avuç içini germeden, aya, burun ucuna denk gelecek şekilde atılırdı. Bu şekilde, kafatasının göz çukurları arasında kalan kısım kırılarak beynine saplanır ve ölüme yol açardı. Böyle bir tekniğin uygulanmadığı durumlarda bile, hızlı ve çok sert biçimde atıldığı ve çok kuvvetli bir tokat olduğu için, boyun kırılmasına yol açarak da öldürebiliyordu.
OSMANLI TOKADI AVUÇ İÇİ TEKNİĞİ
Bu teknikte hasmın yüzünün ortasına burnun ucu tam bilekle el ayasının birleştiği yere denk gelecek şekilde tüm güçle vurulur ve hasmın kırılan burun kemiğinin kafatasının göz çukurları arasında kalan kısmını da kırıp içeriye saplanması sağlanırdı. Beyne doğrudan saplanan burun kemiği hasmın ani ölümünü sağlardı. En ölümcül tokad tekniği diyebileceğimiz bu teknikte amaç düşmanı en kısa yoldan öldürmekti.
Bu tekniğin kullanılabilmesi için düşmanın zırhının yüz kısmının açık ve düşmanın yüzünün tam olarak tokadı atacak olan kişiye dönük olması gerekir. Bu tekniği Osmanlıların süvari askerleri de ellerini tıpkı bir mızrak gibi ama avuç içi hasmın yüzüne dik gelecek şekilde tutarak at üzerine düşmana bodoslamadan dalmak suretiyle kullanabilirlerdi.Tekniğin at üstünde uygulanması zorluğunu kat be kat arttırsa da etkisi de o ölçüde artardı.
OSMANLI TOKADI SİLME TEKNİĞİ
Silme tokat tekniğinde ana hedef hasmın kulağının orta noktasından başlayıp dudakları ve tüm yanağı da dahil eden bir bölgedir. Parmaklar birbirlerine bitiştirilmeden, kol bükülmeden, vurma gücü omuzdan alınarak atılırdı. Silme tokat denmesinin nedeni darbe vurulduktan sonra elin bilekten ileriye doğru bükülüp hasmın tüm yüzünü yalayıp çenede toplanan bir itme kuvveti daha oluşturmasıdır ki bu itme kuvveti zaten tokadın etkisiyle bütün direncini yitiren düşmanın boynunun rahatlıkla kırılmasını sağlayabilirdi.
Bu teknik zırhlı yüzeylere de uygulanabilirdi ama tam etkisi tabi ki çıplak ten üzerinde görülürdü. O ünlü mermer idmanı bu tokat tekniğinin ölümcül surette uygulanabilmesi için yapılırdı ama bu idmanda amaç ellerin büyümesi için değil ellerin sertleşmesi ve vuruş tekniğinin mükemmelleştirilmesi içindi.
OSMANLI TOKADI ELİN TERSİ TEKNİĞİ
Dövüş sırasında savunmaya yönelik bir hamle olarak kullanırdı. İlk hamlesi boşa giden savaşçı kendini korumak, düşmanının hamle yapmasını engellmek için bir de elinin tersiyle tokat savurur ilk hamlesinin boşa gitmesiyle oluşan denge kaybını da böylece telafi ederdi.
Bu teknikte bütün parmaklar birbirine bitişik olmalıdır aksi takdirde kendi parmağınız kırılabilir ve darbe elin parmaklı kısmıyla değil parmakların elin kalanıyla birleştiği kemikli bölümle gerçekleştirilmelidir. Bu darbe hasmı öldürmez ama sersemlemesini sağlar ve Osmanlı askerine de yeni bir hamle yapması için zaman kazandırırdı.
OSMANLI TOKADI SERME TEKNİĞİ
Silme tokadın parmaklar bitiştirilmek suretiyle atılanına serme tokat denir. Bu tokat tekniğinde ise hedef silme tokada göre daha dar bir alandır kişini burnuna ve ağzının ortasına aşağıdan yukarıya gelecek şekilde kolun gerektiği kadar (ama çok fazla değil) bükülmesiyle yaratılacak savrulma etkisi de kullanılarak vurulması gerekir böylece hasmın ağzı yüzü birbirine karışır, dudağın patlaması, burnun kırılması, darbenin şiddeti sebebiyle havadaki çer çöp ve tozun gözlere dolabilmesi ve acının keskinliği sebebiyle gözlerin yaşarması, görüşün bulanıklaşması söz konusudur.