9 KARA GÜN

HABER ÖTESİ - HACER ÖNOĞLU ÜLGER

Uşak'ta bir firmada motosiklet kuryeliği yapan 23 yaşındaki Alaattin Aracı, 4 ay sonra doğacak kızını kucağına almaya hazırlanıyordu.
Hafta sonu için plan yapmıştı.
Ailece Alaçatı'da tatil yapacaklardı.
Sıcaklardan bunalan 5 aylık hamile eşi Nesrin Aracı'ya da (22) iyi gelecekti bu tatil...
EKİP TAMAM
Alaattin, babasını aradı hemen, "Hazırlan, denize gidiyoruz" dedi. Babası pek sıcak bakmadı bu fikre, işleri nedeniyle gelemeyeceğini söyledi. Eniştesini ve kız kardeşini aradı sonra.
Ekip tamamlanmıştı. 8 Temmuz Cumartesi sabahı birlikte Alaçatı'ya doğru yola çıktılar. Bütün gün Çeşme'nin serin sularında yüzdüler, şakalaştılar, yemek yediler. Her şey çok güzeldi.
HAVAİ FİŞEK GÖSTERİSİ
Saatler gece 01.30'u gösterdiğinde havai fişek gösterisi başlamıştı.
Babasının bu gösteriyi kaçırmasını istemeyen Alaattin, sosyal medyadan canlı yayın yaparak babası ve annesine izletti mutluluk anlarını. Saat 02.30'a kadar canlı yayında sohbet ettikten sonra botla denize açılmak istedi Alaattin.
EŞİ KARŞI ÇIKTI
Bir yandan eline aldığı şişme botu, pompa olmadığı için nefesiyle şişirirken diğer yandan da eşiyle tartışıyordu.
Çünkü eşi Nesrin şiddetle karşı çıkmıştı botla açılma fikrine. Alaattin'in Alaçatı'ya gelirken marketten aldığı şişme botun güvenli olmadığını düşünüyordu. Üstelik hava çok kararmıştı. Eniştesi ve kız kardeşi de aynı fikirdeydi.
Gecenin karanlığında ucuza alınmış bu şişme bota ne kadar güvenebilirlerdi ki?
'SABAH GÖRÜŞÜRÜZ'
"Boşver botu falan, bir şeyler ye" dedi Nesrin. Alaattin elindeki botu bir tarafa bırakarak sofraya oturdu ve atıştırmaya başladı.
Nesrin bir ara döndüğünde Alaattin'in masada olmadığını gördü.
Sadece uzaktan sesi geliyordu:
'Sabah görüşürüz gençler.' Alaattin, ailesinin güvenli bulmadığı o şişme bota binmiş gidiyordu.
Eniştesiyle karşılıklı ıslıklaşarak her şeyin yolunda olduğu mesajını verdi.
ISLIK SESLERİ KESİLDİ
Aile, o karanlıkta Alaattin'in kaybolma ihtimalini düşünerek geri dönmesini istedi. Araçlarının farlarını yakıp sahili kolayca bulmasını sağlamaya çalıştılar.
Ancak Alaattin'in ıslık sesleri yarım saat sonra kesildi. Genç adam artık görünmüyordu.
Önce şaka yaptığını sanıp bir süre sonra ortaya çıkar diye düşündüler. Ancak aradan 1 saat geçmişti ve hala ortada yoktu.
ALAATTİN DÖNECEK
Nesrin korku dolu gözlerle, kocasının gözden kaybolduğu noktaya bakıyor, bir yandan da ağlıyordu. "Hayır olamaz.
Alaattin gitmiş olamaz. O beni hiç yalnız bırakmazdı. Kızımızı kucağına almadan bir yere gitmez. Alaattin dönecek" diye düşündü Nesrin.
Sahil güvenliği aradılar. Sahil güvenlik botuyla gece boyu yapılan aramalardan bir sonuç çıkmadı.
Ertesi gün devam eden arama çalışmalarında Alaattin'i bilinmeyene götüren şişme botu ile terliği ilçenin 15 kilometre güneyinde bulundu ama kendisinden bir iz yoktu.
ANNE-BABA YIKILDI
Bu kara haberi veremediler ilk önce Alaattin'in anne ve babasına.
Ancak iki gün süren aramalar sonuçsuz kalınca acı haberi aldı aile. Anne Şerife ve baba Selami Aracı yıkıldı.
Pazartesi günü arama çalışmalarına bir sahil güvenlik botu, bir uçak ve helikopterle devam edildi.
Ama yine koca bir hiç vardı ellerinde... Alaattin, botla denize açılıp karanlık sularda kaybolduğundan bu yana 9 gün geçti. Ailesi gözyaşları içinde ondan iyi bir haber bekliyor.
MÜLTECİ GEÇİŞ NOKTASI
Alaattin'in yaşadığına dair taşıdıkları umutlarını hiç yitirmediler.
Hatta onun bir mülteci botuna binip Yunan adalarına gitmiş olabileceğini düşünüyorlar.
Çünkü Alaattin'in kaybolduğu Delikköy mevkisinin mültecilerin geçiş noktası ve kaybolduğu saatin mültecilerin umut yolculuğu için denize açıldıkları saat olduğunu öğrendiler.
Belki Alaattin, botunun havası inince karaya yüzemeyeceğini anlamış ve oradan geçen mültecilerden yardım isteyip teknelerden birine binmişti.
"SAKIZ'DA YAKALANAN TÜRK, ALAATTİN OLABİLİR"
Alaattin'in eniştesi Veli Akgün (32), "Kendi çabalarımızla yaptığımız araştırmalarımızda, Yunanistan'ın Sakız Adası'nda son 3-4 gün içinde yakalanan mültecilerin arasında 3-4 kişilik grup olduğunu ve bunlardan birinin 'İzmir, Türkiye' dediğini, başka bir şey diyemediğini öğrendik. Konsolosluğa başvurduk, Adalet Bakanlığı ile Dışişleri Bakanlığı ile her yerle iletişime geçtik. Tek istediğimiz çocuğuna ve ailesine kavuşması, iyi veya kötü haberini almak istiyoruz" dedi.