Başkan Recep Tayyip Erdoğan, resmi temaslarda bulunmak üzere Malezya'nın başkenti Kuala Lumpur'a gitti. Burada Başkan Erdoğan'a, Perak Sultanı Nazrin Şah tarafından fahri doktora beratı verildi. Erdoğan, doktora takdiminden sonra "Yeni Yüzyılda Türkiye- Malezya Stratejik İşbirliği" toplantısı kapsamında kamu çalışanları ve üniversite öğrencilerine hitap etti. Erdoğan, "Filistinlileri binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan sürgün etmeye yönelik tekliflerin ciddiye alınır bir tarafı yoktur. Filistin halkına ikinci bir Nekbe yaşatmaya kimsenin gücü yetmez" dedi.
ADALET OLMAZSA BARIŞ OLMAZ
Başkan Erdoğan, kalabalıktan ellerini vicdanlarına koyarak düşünmelerini isteyip şu sorulara yanıt verilmesini istedi: "1960'larda başlayan bağımsızlık hareketlerinin önünün bir süre sonra askeri darbelerle kesilmesi tesadüf müdür? Soğuk savaşın iki ana aktörü arasındaki bilek güreşinin kurbanlarının mazlum milletler olması rastlantı mıdır? Kuzey Amerika'da doğan bir çocuğun Afrika'da yaşayan 70 çocuktan daha fazla imkana sahip olmasını normal karşılayabilir miyiz? Adaletin vahşi çıkarlar uğruna rafa kaldırıldığı bir yerde insanlık adına barış, huzur ve kalkınma olmaz."
BİZ FİLİSTİN'İN SESİ OLDUK
Erdoğan insanlığa biçilen bu elbisenin dünyaya çok dar geldiğini belirterek, "Dünya nüfusunun dörtte birinin dışlandığı bir yapının güvenlik dağıtması, küresel istikrar ve barışa hizmet etmesi beklenemez. Dolayısıyla sorunların çözümü için yeni bir anlayışa yeni bir küresel düzene ihtiyacımız var" ifadelerine yer verdi. Erdoğan, "Altta kalanın canının çıktığı bir yerde yalnızca keder, gözyaşı ve acı olur. Biz Türkiye olarak böyle bir bakış açısıyla hareket ediyoruz. İsrail'in soykırım uyguladığı Gazze'de katliamların başladığı ilk günden itibaren çok yoğun bir diplomasi trafiği yürüttük. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu dahil tüm platformlarda, İsrail terörüne dikkat çektik, zulmü lanetledik, Filistin'in haykıran sesi olduk. Gazze'ye gönderdiğimiz 100 bin tonu aşan insani yardımın yanı sıra İsrail'le ticari ilişkileri tamamen durdurarak tepkimizi çok net ortaya koyduk" şeklinde konuştu.
SON ASRIN EN BARBAR SOYKIRIMI
Soykırımı iliklerine kadar yaşayan Filistinlilerin İsrail zulmüne teslim olmadığını vurgulayan Başkan Erdoğan, "Büyük bir çöküşe şahit olduk. 2 milyon insan son asrın en barbar soykırımını yaşadı. Buna rağmen Gazzeli kardeşlerimiz zalimler karşısında diz çökmedi, vatanlarını terk etmedi. Direniş güçlerinin kahramanca mücadelesi sayesinde İsrail stratejik hedeflerine ulaşamadı. 19 Ocak'ta Filistin direniş hareketi Hamas ve İsrail arasında ateşkes anlaşmasına varıldı. Ancak İsrail'in hukuk tanımaz ve şımarık tavrını sürdürdüğünü görüyoruz. Filistinlileri binlerce yıldır yaşadıkları topraklardan sürgün etmeye yönelik tekliflerin ciddiye alınır bir tarafı yoktur. Filistin halkına 2. bir Nekbe yaşatmaya kimsenin gücü yetmez, yetmeyecektir" ifadelerini kullandı.
YIKIMIN FATURASINI ÖDEMELİLER
Gazze'de 61 binden fazla masumun şehit olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Gazze'deki binaların yüzde 80'i yıkıldı. 50 milyon tonu aşkın devasa bir enkazdan bahsediliyor. Gazze'deki yıkımın mali faturasının 100 milyar dolar olduğu tahmin ediliyor. Bu ağır faturanın müsebbibi de İsrail ve Netanyahu hükümetidir. İsrail bu faturayı mutlaka ama mutlaka ödemelidir. İsrail yönetiminden öncelikle sebep oldukları yıkımın bedeli tahsil edilmeli, bununla da Gazze'deki yeniden inşa süreçleri başlatılmalıdır" dedi.
"GAZZE'Yİ YENİDEN AYAĞA KALDIRABİLİRİZ"
6 Şubat depremlerinden sonra toparlanma sürecine değinen ve iki yıl içinde toparlanma sürecinin başladığını vurgulayan Erdoğan, "Çok kısa sürede Gazze'yi yeniden ayağa kaldırabiliriz. Yeter ki Gazzelilerin zaten hakkı olan bu para İsrail'den tahsil edilsin. Aynı şekilde İsrail devleti ve haydut yerleşimciler tarafından gasp edilen evleri, arazileri, iş yerleri de hak sahibi Filistinlilere iade edilmelidir. Gazze'nin yeniden imarının yanı sıra Başkenti Doğu Kudüs olan Bağımsız ve coğrafi bütünlüğü haiz Filistin Devleti kurulması için de çabalarımızı arttırmamız büyük önem arz ediyor. Tüm bunların mazlum Filistin halkına hem bir kardeşlik vazifemiz hem de vicdan borcumuz olduğuna inanıyorum" ifadelerini kullandı.

