15 Temmuz 2016'da yaşanan hain ve alçak darbe girişimini asla unutmayacağız.
FETÖ, alçaklığın ta kendisidir.
Ancak o gece, milletimizin imanı ve feraseti sayesinde adeta bir Bedir zaferi yaşandı. Bu millet, karanlık bir geceyi aydınlığa çevirerek, tarihe altın harflerle yazılan bir destan yazdı.
Temmuz'da şehadete yürümek, fani olan her şeyi arkada bırakmaktı. Korkaklığı, dünya heveslerini öldürüp, yalnızca Allah'ın rızasını kazanarak, dimdik gitmekti. Hayatlarını cesarete teslim edip, gözlerinde cennet sevdasıyla, cihat aşkıyla kanat çırpmaktı. Kimileri ise şerefsizce, zalimce, bir hainin kuklası olarak, sümüklü birine tüm değerlerini teslim edip insanlıklarını yitirerek, yarım asırlık takiyye ile yuvarlanarak gittiler! 15 Temmuz'u anlamlı kılan, cesaret ve kahramanlıkla yola çıkanlardır.
NURANİ ALEMLER
Onlar, Temmuz'da gittiler; dünyanın süfli frekansından çıkıp nurani âlemlerin frekansına yükseldiler. Arkalarında çeyiz sandıklarını, gelinlikleri, damatlıkları, evlatlarını, analarını, babalarını, can kardeşlerini bıraktılar...
Gençliklerini, çocukluklarını, makamlarını, maaşlarını, emekliliklerini, dünyevi tüm fırsatları, arabayı, evi, yazlığı ve dünyaya dair ne varsa el tersiyle iterek gittiler. Yüce Yaratıcı Allah'ın cemalini görmek, tüm âlemlerin En Sevgilisi'ne (sav) kavuşmak için kollarını açtılar. Arkada kalanları imrendirerek gittiler...
Sıcak bir Temmuz akşamında, terleri ve kanlarıyla toprağa düştüler. Uhud, Çanakkale, Malazgirt, Sarıkamış şehitleri ve tüm şehitlerle kucaklaşmak, onlarla ebedi dostluklar kurmak için gittiler... Onlar giderken, FETÖ'cü hainleri ve kontrollü bekleyenleri daha dünyadayken nefretin ve cehennemin irin dolu derelerine gömerek, haysiyet fukarası olarak bıraktılar...
HEDEF OLMAYA KOŞTULAR
Her yaştan, kadınıyla erkeğiyle, vatan için, ezan için, bayrak için cömertçe, düğüne gider gibi, ziyafete koşar gibi, günlerce susuz kalmış gibi güle oynaya kanlarını ve canlarını feda ederek gittiler... Bir gecede, aniden fokurdayan aşkların en büyüğüyle Allah için, Kur'an için gittiler... 251 şehit devleşerek yükselirken, arkada riyakârlığıyla, sahtekârlığıyla, korkaklığıyla küçülmüş, vatan sevgisini ve gerçek imanı hiç tatmamış cüce yaratıkları, şişelerin başında, kadehlerin dibinde, haysiyetsiz eğlencelerde bıraktılar... Milyonlar vatan için sokaklara dökülürken, kimileri çirkin zaferi, kolay hayatı, küçülerek elde edilecek makamları, nefsin arzularını tatmin etmeyi, ölesiye iğrenç olmayı bekledi...
O hainler kıllarını dahi kıpırdatmazken, vatanın gerçek evlatları şahadete susamışçasına tankların üzerine, namluların önüne ve üniformalı teröristlerin 50 yıllık nefretlerine hedef olmaya koştular. Demokrasiyi kurtarmak, sınırda bekleyen Haçlıları içeri sokmamak için uçarcasına gittiler ve aralarında büyük ikramiyeyi kazanan 251 kahramana imrenerek nöbet tuttular...
BİNLERCE GAZİ
Temmuz'da dirilen milyonları temsilen 251 diri; iki yüz elli bir şehit... Arkada sevdiklerini, aşklarını bırakarak, dökülen kanlı organlarını, fırlayan gözlerini, dağılan kafalarını, kollarını, bacaklarını alıp En Sevgili'ye gittiler... Evet, bizim frekansımızdan çıkıp, yedi kat âlemin frekansına, yüksek alkışlı meleklerin, çılgınca hayranlık duyan Ervah âleminin frekansına gittiler; bize daima tebessümlerini göndererek...
Binlerce gazinin alınlarını öperek gittiler; daracık ve ihanet dolu dünyayı arkalarında bırakarak, yıldızların toz zerresi hükmünde kaldığı nurani âlemlere gittiler... Korkakları, hainleri, içinde vatan sevgisi olmayan yürekleri asaletleriyle ezerek gittiler... Marketlere uğramadan, bankamatikler önünde küçülmeden Saraçhane'de, evlerinde, su buldukları her yerde abdestlerini alarak, namluların ucundan, tankların paletleri altından, en ahlaksız hainin kalleş kurşunlarına hedef olarak gittiler... Alçakları hainlikleriyle yüzüstü bırakarak, Hz. Hamza'nın, Hz. Ömer'in, Hz. Ali'nin, 70 bin melekenin tören yaptığı şehit Hz. Sa'd bin Muaz gibi tüm yıldız insanların kollarına; Melekût Âleminin merasimli büyük karşılamasına gittiler... Ah 15 Temmuz! Yeryüzünün görmediği ihaneti gören 15 Temmuz; yaz sıcağının şerefsizlikle buz kestiği 15 Temmuz.
Yılların, ayların, gecelerin görmediği bir ihanete sahne olan 15 Temmuz, aynı zamanda dirilişin en büyük gecesiydi; üstelik salalarla diriliş... Öyle bir diriliş ki; çocuğuyla, yetişkiniyle hainler hariç herkesin ölü dünyayı, vicdanları, tankları, mermileri tokatladığı bir dirilişti... 15 Temmuz'da diriliş de, şahadet de bambaşka bir anlam taşıdı. Gazilik ve bu makamlara ulaşamamaya, yara alamamaya hayıflanmak da bir başkaydı. Peki ya leş olarak gidenler ve hâlâ hayatta canlı leş gibi kalanlar; hâlâ ihanetlerinin büyüklüğünden habersiz ve duyarsız olanlar, inatla ısmarlama mehdilere imanlarını, haysiyetlerini, çoluğunu çocuğunu teslim edenler ve hâlâ uyanmaya niyeti olmayanlar... Zaten bir gün uyanacaksınız ama cehennemin kucağında olacaksınız! Ve bütün şehitlerin, gazilerin ve bu vatanın intikamı alınırken, "Ecevit'e şefaat etmeyi arzulayan mahlûk" sizin feryatlarınızı duymayacak!.. Keşke uyansanız ve burada feryatlarınızı bıraksanız; öyle kanlı ve öyle kirlisiniz ki!.. Bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diler, bizlerin de şahadete hazır olduğumuzu başka diyarların eniklerine ilan ederiz.

