Allah'ın nimetlerine teşekkür etmeliyiz

Nimetlerin hepsi Allah'ın büyük bir ihsanıdır. Fakat insan nimetlerin yokluğunu görmediği için bunları doğal ve basit olarak değerlendirir, kıymetini bilemez

NECDET İÇEL
İnsan nimetlerden mahrum olmayınca nimetlerin kıymetlerini anlayamaz. Nimetleri veren Cenab-ı Hakk, insana sayısız nimetler lütfetmiştir. Hatta dünyadaki en zengin insan, en sağlam, en mükemmel uzuvlara sahip olan insandır ve en fakir insan da bu uzuvlardan mahrum olan insandır diyebiliriz. Gözün ne kadar büyük bir nimet olduğunu, ne kadar değerli olduğunu az çok herkes anlar fakat gözün gerçek değerini gözden mahrum olanlar çok daha iyi anlar.
Yine koku alabilmenin ne kadar büyük nimet olduğunu bundan mahrum kalanlar anlar. İşitmenin, konuşabilmenin, ayakta durabilmenin, yürüyebilmenin ne kadar büyük bir nimet olduğunu ancak bu uzuvlardan mahrum olanlar hakiki manada anlayabilir, kavrayabilir.
KAYBETMEDEN ANLAMAK
Nimetlerin hepsi Allah'ın büyük bir ihsanıdır. Fakat insan devamlı bu nimetlerle içli dışlı olduğu ve nimetlerin yokluğunu görmediği için bu nimetleri doğal ve basit görür, kıymetini bilemez. Bundan dolayı şükretme hissini, ihtiyacını duymayabilir. İstediğin zaman su içebiliyorsan, istediğin zaman meyve yiyebiliyorsan, istediğin zaman yemek yiyebiliyorsan doğal olarak da bu nimetlerin ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlayamazsın.
BİR BARDAK SU
Cenab-ı Hakk, Ramazan orucu sayesinde geçici de olsa bazı nimetlerden faydalanmayı bize yasaklar. "İmsaktan iftara kadar bir şey yemeyeceksin, içmeyeceksin ve cinsel ilişkide bulunmayacaksın" diye emir buyurmuştur. İşte oruçla gelen mahrumiyet sayesinde nimetlerin Allah'ın bize ne kadar büyük bir lütfu olduğunu anlarız. Bir bardak suyun ne kadar büyük bir nimet olduğunu anlarız. Yiyeceklerin ne kadar büyük bir nimet olduğunu bu mahrumiyet sayesinde fark ederiz. İşte Ramazan orucu, geçici de olsa nimetlerden mahrum oluşumuzla Allah'ın bize lütfettiği nimetlerin kıymetini anlama, takdir etme imkanını bize bahşeder. Neticede bu nimetlerin ne kadar büyük nimetler olduğunu anlayıp, nimeti veren zata karşı içimizde bir minnet duygusunun, bir şükür duygusunun gelişmesine sebebiyet verir. Böylece bir insan Ramazan'da hakiki manada çok şükreden olur. Bütün lütfu, bütün nimetleri Allah'tan bilir ve şükrünü de sadece ve sadece Allah'a arz eder.
BİR NEFES KADAR
İnsanlar ne kadar şükretse de yine de Allah'ın verdiği nimetler karşısında hakkıyla şükretmiş sayılmazlar. Bir nefes alıp vermede dahi Allah'ın bahşettiği iki nimet vardır. İnsan daima şükretse bile nefes alıp vermenin şükrünü dahi eda etmiş olamaz. Ramazan ayını da vesile yaparak, oruç sayesinde mahrum olduğumuz nimetlerin de kadrini ve kıymetini anlayarak şükretme kulvarına girersek, hayatımızın sonuna kadar inşallah Allah'ın bahşettiği nimetler karşısında hakiki şükreden olarak, minnettarlığımızı, şükrümüzü, hamdimizi Allah'a sunmuş sunacağız. Şükrün formüle edilmiş şekli başta namaz olmak üzere Allah'ın emrettiği şeylerdir. Allah'ın emrettiği şeyleri yaşayarak Allah'a olan şükrümüzü yerine getirmiş oluruz.
Rabbimiz nerede?
Doç. Dr. Himmet KONUR (Dokuz Eylül Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi)
Ülkemizde en varlıklı yüzde 5'lik dilimle en yoksul yüzde 5'lik dilim arasındaki gelir farkı katlanarak artıyor.
Bir tarafta akşam yemeğini hangi manzara eşliğinde hangi lüks restoranda yiyeceğini düşünenler, diğer yanda akşama ucuz yemeklik malzeme temin etmek için kilometrelerce yürüyenler. Bir yıllık asgari ücretle satın alınamayacak elbiselerle gezenlerle, ekmeğini çöpten çıkaranlar birlikte yaşayıp gidiyor. Sanki bunda bir gariplik yokmuş gibi. Bir de bunlardan bahsedince, "Çöp toplamak deyip geçmeyin, iyi para kazanıyorlarmış" diyerek meseleyi sulandıranlar var. Bunlar o kıymetli çöpleri atanların ne kadar kazandıklarını dile getirme ihtiyacı duymuyorlar nedense.
PAZARDAKİ ANNELER
Hava kararıp pazar dağılmaya başladığında semt pazarlarına gidip bir bakın. Pazar atıklarını toplayarak götürüp çoluk çocuğuna yedirenlerin hiç de azımsanamayacak sayıda olduğunu göreceksiniz. Çoluk çocuğuna yiyecek beğendiremeyenlerden bahsetmezsek haksızlık etmiş oluruz. Bir elinde tabak, diğerinde kaşık saatlerce biricik yavrusunun etrafında pervane olan merhamet ve şefkat abidesi anneler ve babalar.
Ülkemiz pek çok alanda dünya ile rekabet edebilecek durumda. Paranız varsa her şeyin en iyisini bulabiliyorsunuz. Buna rağmen seçici insanlarımız var. Onlar sağlık hizmetlerimizi ve doktorlarımızı yetersiz buldukları için yurtdışına tedavi olmaya gidiyorlar. Bir de günlerini hastane kuyruklarında geçirenler. Parasız ve sigortasız diye hastane kapılarından geri çevrilenleri boş verin! "Bütün bunların din ile Ramazan ayıyla ve Allah'la ne ilişkisi var?" diyenlerdenseniz anlatayım. Siz o aç, susuz ve hasta olanları kim zannediyorsunuz? Ben söylersem yanlış anlaşılır. Bir hadis-i kudside cevabı var:
O, HER YERDE
Allah kıyamet gününde şöyle buyuracak:
"Ey Ademoğlu, ben hastalandım da beni ziyaret etmedin!"
Kul: Ya Rabbi, Sen alemlerin Rabbisin! Ben sana nasıl hasta ziyareti yapabilirim?
Allah: Sen bilmez misin ki, benim filan kulum hastalanmıştı da sen onu ziyaret etmemiştin. Eğer sen onu ziyaret etseydin muhakkak beni onun yanında bulacaktın!
Allah: Ey Ademoğlu, ben senden yiyecek istedim, fakat sen beni doyurmadın!
Kul: Ya Rabbi, sen alemlerin Rabbisin! Ben seni nasıl doyururum?
Allah: Sen bilmez misin ki, falan kulum senden yiyecek istemişti de sen onu doyurmamıştın? Şayet onu doyursaydın, muhakkak bunu benim yanımda bulacaktın.
Allah: Ey Ademoğlu, Ben senden su istedim de, sen bana su vermedin! buyurur.
Kul: Ya rabbi, sen alemlerin rabbisin! Ben sana nasıl su verebilirim?
Allah: Filan kulum senden su istemişti de sen ona su vermemiştin. Bilmez misin ki, eğer ona su vermiş olsaydın bunu benim yanında bulacaktın! (Müslim, Birr, 43).
Allah'ı seven, O'na yakın olmak isteyen aç, susuz ve hastaların, kısacası yardıma muhtaç olanların yanına gitsin. Çünkü O orada, gönlü kırık insanların yanında!
BİR AYET
Allah, kasıtsız olarak ağzınızdan çıkıveren yeminlerinizden dolayı sizi sorumlu tutmaz fakat bilerek yaptığınız yeminlerden dolayı sizi sorumlu tutar. Bunun da keffareti, ailenize yedirdiğiniz yemeğin orta hallisinden 10 fakire yedirmek, yahut onları giydirmek, yahut da bir köle azat etmektir. Bunları bulamayan üç gün oruç tutmalıdır. Yemin ettiğiniz takdirde yeminlerinizin keffareti işte budur. Yeminlerinizi koruyun (onlara riayet edin). Allah size ayetlerini açıklıyor; umulur ki şükredersiniz! (Maide/89)
ÜÇ HADİS
* Hz. Enes anlatıyor: Kendisine "Ramazan'dan sonra hangi oruç efdaldir?" diye sorulan Resulullah (aleyhissalatu vesselam) şu cevabı verdi: "Ramazan'ı ta'zim için Şaban!" Tekrar soruldu: "Hangi sadaka efdaldir?" Resulullah, "Ramazan'da verilen!" cevabını verdi.
* Hz Cabir (radiyallahu anh) anlatıyor: "Her iftar vaktinde Allah tarafından (cehennemden) azad edilen kimseler bulunur. Bu, Ramazan'ın her gecesinde olur."
* Nesai'den bir rivayet: Bir münadi, her gece şöyle bağırır: "Ey hayır isteyen, gel! Ey şer isteyen kendini şerden tut!"
MENKIBE
Kuru ekmek ve tuz

Malik bin Dinar hazretleri oldukça ağır hastadır. Onu ziyarete gelenler gördükleri manzara karşısında şaşkınlıklarını gizleyemiyorlardı. Kumlara gömülmüş bir kumaşın üzerinde yatıyordu. Başının altına da birkaç parça eski giyecek ve bir de sepet koymuştu. O günkü ziyaretçileri arasında Selam bin Miksin de vardı. Malik bin Dinar, sepetin içinden birkaç parça ekmek parçası çıkardı, ekmekleri yanında bulunan su kabının içine attı. Biraz sonra su kabının içine atığı ekmekleri çıkardı ve Selam bin Miskin'e şöyle dedi:
- Şu duvarda asılı duran torbayı bana ver.
Duvarda asılı bulunan torbayı ona verdiler. Torbadan tuz çıkardı, bir yandan ıslanmış ekmek, diğer yanda tuz vardı.
Malik bin Dinar:
- Buyrun yemeğe.
Selam bin Miskin:
-Şu anda yiyecek durumda değilim, karnım tok.
Malik bin Dinar:
-Yazık! Hem de çok yazık, demek ki sende tatlı suya
kananlardansın. Tuzlu su size göre değil.
RAMAZAN ANISI
YUSUF KAYACIK

Muğla Veteriner Hekimleri Derneği Başkanı
Ders alınması gereken bir olay
Oldukça muhafazakar bir çevrede büyüdüm. Annem ve babam hac ibadetini yerine getirmiş, kendim de her türlü dini eğitimi almış ve kendimi bildim bileli tüm Ramazanlarda oruçlarımı tutan bir kişiyim.
Çocukluğumuzda Ramazan topunun atılmasını aile büyüklerine biz haber verirdik. Bugün sizinle kötü ama bir o kadar da ders niteliği taşıyan bir anımı paylaşmak istiyorum.
Oruç oldukça sağlıklı bir ibadettir. Sindirim sistemini dinlendirmesi, vücuttaki toksinlerin atılması gibi birçok yararı vardır. Ancak oruç, sağlıklı insanlar için yapılması farz olan bir ibadettir. İşte bu anım, sağlık problemleri yaşayan insanların oruç tutma konusunda ısrarcı olmalarının olumsuz sonuçlar doğurabileceği gözler önüne seriyor. 2002 yılıydı. Babaannem Şerife Kayacık, tansiyon ve şeker gibi kronik rahatsızlıkları nedeniyle son birkaç yıldır bizimle birlikte yaşıyordu. Günlük ihtiyaçlarını kendisi karşılıyordu. Ta ki, Arife gününe kadar. Her gün sahurda oruç tutmak isteğini bize iletiyor, ancak biz sağlık problemleri nedeniyle doktorun uyarısını dikkate alarak buna karşı çıkıyorduk. Yemeğini düzenli olarak yemesini sağlıyorduk.
Arife günü sabah yemeğini bize fark ettirmeden çöpe dökmüş ve oruç tutmayı denemiş. Gün boyu yemek yemediği için rahatsızlıkları nüksetti ve o günden sonra bir daha ayağa kalkamadı. Yaklaşık 25 gün yatağa mahkum olarak (yatalak) yaşadıktan sonra maalesef hayatını kaybetti.
Bu benim hayatımda önemli bir etki bıraktı. Babam Halis Kayacık son yıllarda şeker hastalığına yakalandı. Hacı olması nedeniyle de oruç tutmak istediğini bize iletiyor. Ancak biz izin vermiyoruz. Ailenin bütün fertleri oruç ibadetlerini yerine getirirken, babam babaannem örneğini de bildiği için sağlığına dikkat ediyor. Şimdi aile fertleri olarak, onun da babaannem gibi gizlice oruç tutmasına mani olmak için seferber olduk.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.