ŞAFAK İNCE (HABER MERKEZ)
Hayatının aşkı için "İzmirlim" adıyla şiir yazdı... "Bir münasip zamanda/mesela saat onda/buluşalım Kordon'da" dizeleri hem İzmir'i tanıttı hem tüm aşıkları Kordon'da buluşturdu. "Söze hükmeden" anlamındaki soyadı gibi bir hayat yaşadı, önceki gün ise çok sevdiği eşi Necla Beydeş Sözmen'den ayrıldı. İsmet İnönü'nün hayatta kalan tek arkadaşı, Cumhurbaşkanı Vekili, İzmir'in eski milletvekillerinden 89 yaşındaki Mehmet Necip Mirkelamoğlu, bugün Parlamenterler Birliği'ndeki törenin ardından son yolculuğuna uğurlanacak.
2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün arkadaşlarından Mehmet Necip Mirkelamoğlu, tedavi gördüğü hastanede önceki gün yaşamını yitirmesiyle sevenleri üzüntüye boğuldu. Onun hayatı siyasi kimliğinden çok bestekar kimliğiyle öne çıktı. Bu bestelerin arkasındaki ilham ise eşi Necla Mirkelamoğlu'na duyduğu derin aşktı.
SİYASET DUAYENİ
1945'te merhum Tarık Zafer Tunaya'nın başkanlığındaki İstanbul Eminönü Halkevi Kültür Kolu'na yazılan Mirkelamoğlu, burada siyasete adım attı. Halk Odası üyeliği ve başkanlığından CHP il başkanlığına kadar bütün kademelerinde görev yaptı. İzmir'in son halkevi başkanı oldu. 1954 seçimlerinde İzmir milletvekili adayı, 1961'de milletvekili, 1968'de Cumhuriyet senatosu üyeliği yaptı. İdare amiri ardından da başkan vekili olarak Cumhuriyet senatosunda 1977'ye kadar görev yaptı. 1946'dan başlayarak 1973'te İnönü'nün vefatına kadar onunla birlikte çalıştı.
HAYATININ AŞKI
İzmir aşığı olan Necip Mirkelamoğlu, Güzelyalı'da Necla Hanım'ı gördüğü ilk gün aşık olduğunda henüz lisedeydi, 1948'de evlendi. Öyle bir aşktı ki Mirkelamoğlu, bestelerini onun gözlerine bakarak yapıyordu. Bu aşk hiç küllenmedi. Dillerden düşmeyen "İzmirlim"in dizelerini de işte bu aşk için kaleme aldı. Öğrencilik yıllardından beri Necla Hanım'la Kordon'da buluşan Mirkelamoğlu, şarkıyı da işte bu buluşmalardan esinlenerek kaleme aldı. "En güzel saatlerimizi Kordon'da geçirirdik" diyen Mirkelamoğlu'nun, "Bir münasip zamanda, mesela saat onda, buluşalım Kordon'da" dizelerine sahip "İzmirlim" eseriyle Kordon adeta tüm İzmirli aşıkların da buluşma noktası oldu. 62 yıldır büyük bir aşkla evli olduğu Necla Mirkelamoğlu'nun bestelerinin ilhamı olarak gören Mirkelemoğlu'nu, oğlu Sami Mirkelamoğlu ise şöyle anlattı: "Bizim evimizde akşam yemekleri çok uzun olurdu. Babam eline tamburunu alır, annemi de tam karşısına oturturdu. Annemin gözlerinin içine bakıp, bestelerini yapardı. Örneğin, en sevilen şarkılarından biri olan İzmirlim şarkısının sözleri böyle oluştu. Babam 1.5 saat annemi karşısından ayırmadı. Onun gözlerinin içine bakıp Karşıyaka'daki evimizde bu şarkının güftesini yazdı ve bestesini yaptı. Aralarındaki aşk büyüktü. Babam ilhamını annemden alırdı. Annemin de sesi çok güzel. Babama şarkılarında eşlik ederdi."
Necip Mirkelamoğlu, son dönemlerinde eşinin rahatsızlanmasıyla onun baş ucundan ayrılmaz oldu. 8 yıl önce Mirkelamoğlu'nun kalbinde rahatsızlık baş gösterirken, eşi de alzheimer hastalığının pençesine düştü. Bin 400 kişiye ulaşan sülalenin İstanbul'daki yıllık toplantısında eşinden bir gün bile ayrı kalmanın hüznünü yaşadı. O toplantıya katılanlara seslenirken eşinden "Kalbimin Yarısı" diye bahsetti. Günler ilerledikçe başka sıkıntılar da ortaya çıktı. Mirkelamoğlu'na kalp pili takıldı. Şeker hastalığı bacaklarına vurdu, zatürreeye yakalandı.
Mehmet Necip Mirkelamoğlu'nun ölümünü alzheimer hastası olmasına karşın 62 yıllık eşi Necla Hanım da hemen hissetti. Önceki günden beri hiç uyumayan annesinin gözyaşı döktüğünü söyleyen oğlu Sami Mirkelamoğlu, "Annem sürekli ağlıyor. Oysa biz ona babamın öldüğünü söylemedik. İsimlerimizi hatırlamıyor. Ama babamın yokluğunu hissediyor ve ağlıyor" dedi.
Mehmet Necip Mirkelamoğlu'nun amcasının oğlu olan pop şarkıcısı Mirkelam da üzüntüye boğuldu. Ünlü sanatçı, "Hayatımdaki etkisi ve katkısı çok büyük. Kendisinden hep feyz almışımdır. Kaabiliyetimin ve müziğimin yarısı onun kanıdan gelir. Kaybından dolayı çok üzgünüm. Hepimizin başı sağolsun" dedi.
Mirkelamoğlu, "Ben Bir Küçük Cezveyim", "Şu Güzeller Güzeli", "Gül Ağacı Değilem" gibi eserlere imza attı. Yapıtları Zeki Müren, Nesrin Sipahi, Mediha Demirkıran, Ziya Taşkent, Yaşar Özel ve Bekir Sıtkı Sezgin gibi sanatçılar tarafından seslendirildi. Birçok kitabı da kaleme alan Mirkelamoğlu, Yeni Asır Gazetesi için "İnönü'den Anılar" adıyla dizi de yazı hazırladı. Geride sayısız beste bırakan Mirkelamoğlu'nun sadece 200 eseri TRT arşivinde yerini alırken, daha gün yüzüne çıkmamış bestelerini çocuklarına emanet etti.
TÖREN YAPILACAK
Necip Mirkelamoğlu için bugün saat 10.30 Parlamenterler Birliği'nde tören düzenlenecek. Alsancak Hocazade Camii'nde öğle namazını müteakip kılınacak cenaze namazının ardından Hacılar Kırı Mezarlığı'nda toprağa verilecek. Konak Belediyesi de Prof. Dr. Türkan Saylan Alsancak Kültür ve Sanat Merkezi'nde saat 18.00'de "Ustalara Saygı" adıyla bir anma etkinliği düzenleyecek. Belediye Başkanı Hakan Tartan, Türk Parlamenterler Birliği İzmir Şube Başkanı Metin Öney, İzmir'i Sevenler Platformu Başkanı Sancar Maruflu, Güzelyalı Kültür ve Sanat Platformu Başkanı Sabri Özazar ve Gazeteci Okan Yüksel anılarını anlatacak, Mirkelamoğlu'nun şarkıları seslendirilecek.
MİRKELAMOĞLU'NUN ŞARKILARI
* İzmirlim
* Gül Ağacı Değilem
* Şu Güzeller Güzeli
* Ben Bir Küçük Cezveyim
* Hicaz Saz Semaiisi
* Mevlana ve Bektaşi
* Gül Zaman
* Ay Yarim
* Tatlım
* Rakıname
* Sen Sinemde Can İdin
* Zulmünden Yok Şikayetim
* Gamlı Gökten Düşen Yağmur
* Ne Güzel Sevgilim Seninle Olmak
* Gel Artık
İZMİRLİM
Şu güzeller güzeli yar gibi geldi bana
Gözlerinde bir mana var gibi geldi bana
Bir münasip zamanda mesela saat onda
Buluşalım Kordon'da der gibi geldi bana
Gel benim gonca gülüm kalmadı tahammülüm
Sensiz hayat İzmirlim zor gibi geldi bana
Bir münasip zamanda mesela saat onda
Buluşalım Kordon'da der gibi geldi bana
Sonsuza dek yaşayacak
Necip Mirkelamoğlu, varlığını koruyan bir tarzın yaratıcısı. Yıllar önce yarattığı eserler hala güncel. O yönü ile çok dikkat çekici. Bundan da engin bir iç dünyası olduğu görülüyor. Gelenekten gelici olmasına karşın eserlerini ileriye de uzanabilecek bir tarzda yaratabilmiş. Vefatı, yaratıcı sanatçılık açısından büyük kayıp. Ancak sanatçılığın en güzel yanı, onların aramızda olmasalar bile eserleriyle yaşamalarıdır. Üstad Necip Mirkelamoğlu da bizimle birlikte olmaya devam edecek. Türkiye Müzik Eserleri Sahipleri Meslek Birliği (MESAM) olarak camiamıza başsağlığı, ailesine ve tüm sevenlerine sabırlar diliyoruz.
ERKİN USMAN Müzik ve siyasetle yoğrulmuş bir hayat!
1960'lı yılların ortasıydı.
İzmir Milletvekili CHP'li Necip Mirkelamoğlu, Balin Oteli'nin zemin katında bir restoran açmıştı. Adı: Gül Ağacı...
Özellikle siyasetçi takımının rağbet ettiği bu mekanın adı, Necip Mirkelamoğlu'nun o yıllarda dillerden düşmeye şarkısından geliyordu: "Gül ağacı değilem, her gelene eğilem" diye başlayan, bugün bile dillerde olan Azeri-Türk miziği karışımı bestedir bu...
Zeki Müren'in flaş olduğu yıllardı.
Sanat Güneşimizin sık sık uğradığı mekanlardan biriydi Gül Ağacı.
Müren'in aklında hem ziyaret hem ticaret vardı.
"Acaba Necip Ağabeyi bir köşeye kıstırır, yeni bir beste kapabilir miyim" düşüncesindeydi Zeki Müren.
Nitekim kıstırdı da...
"Şu güzeller güzeli, yar gibi geldi bana" diye başlayan "Bir münasip zamanda, mesela saat 10'da buluşalım Kordon'da, der gibi geldi bana" diye devam edip, gönüllere dost elinden haber getiren turnalar kadar yakın gelen Necip Mirkelamoğlu şarkısını ilk lanse eden de Zeki Müren olmuştu.
****
İkinci Dünya Savaşı sona ermiş, ortalık durulmaya başlamıştı. Yıllar boyu süren savaşlar sona ermiş, yeni bir dünya kurulmuş, Türkiye de "o dünyada" yerini almıştı. O yeni dünyada özgürlük "yaşam biçiminin" temeli sayılırdı.
Tabii, bu özgürlüğün getireceği külfetler ve nimetler de vardı.
Türkiye, işte bu yeni dünyada tek partili yönetimden, çok partili hayata geçiş yapmanın sancılarını yaşıyordu. Artık "tek parti, tek şef" yerine seçimle gelmiş adamların siyasetteki yolu açılmıştı.
İşte bu siyaset dünyasının yeni yüzlerinden biriydi önceki gün kaybettiğimiz Necip Mirkelamoğlu.
ŞEVKET ÖZÇELİK "Gençler Nutuk'u okuyun!"
Gazeteciliğe 1958 yılında Demokrat İzmir'de ekonomi muhabiri olarak başladım ama ateşli siyasal atmosfer yüzünden o dönemin tüm gazetecileri gibi ben de aynı zamanda yerel politika muhabiriydim.
Partilerin ocak-bucak kongrelerini izlerdik. Gece yarılarına kadar...
Bülent Ecevit'in yeni yeni parladığı o günlerde, İl Başkanı Dr. Lebit Yurdoğlu, Necip Mirkelamoğlu ve Arif Ertunga üçlüsü CHP'nin İzmir'deki yıldızlarıydı. DP'ye çatan tüm hatipler, "Yıkılacaktır bu iktidar, hem de kristal bir saray gibi çatırdaya çatırdaya yıkılacaktır" gibi klişe cümlelerle, her yerde hep aynı konuşmayı yaparken, Mirkelamoğlu, günceli izler, her mahallede ayrı bir konuşma dinletirdi bizlere...
Tanbur ve saz çaldığını, güfte yazıp beste yaptığını bilmezdik o sıralar ama politik söylevde de son derece yaratıcıydı. Flaş cümleleri onun konuşmalarında bulur, ertesi günün gazetesine yetiştirirdim. Bir gün bana "Şevketçiğim; gel seni CHP İzmir İl Gençlik Kolu Başkanı yapalım!" dedi. Çok şaşırdım. Teklif 21 yaşında bir kişi için gurur vericiydi. Ama ben gazeteciydim... "Politikayı sevemedim" deyip geri çevirdim.
İzmir'i 15 yıl parlamentoda temsil eden, bir ara Yeni Asır'ın yazı ailesine de katılan Necip Bey'le son geniş röportajlardan birini "Cumhuriyet'le 80 Yıl" özel sayımız için yapmıştım, 2003'te. Dün arşivden baktım. Başlığı "Gençler, Nutku okuyun!" diye atmışım ondan alıntı yaparak. Alt başlıktaki sözleri de şöyle: Her genç nutku okursa Türkiye pırıl pırıl, aydınlık bir hayat yaşar. Çünkü altlarındaki toprağın ve üstlerindeki gök kubbenin hangi şartlarda orada kaldığını görürler...
Aydınlıklar içinde uyu Necip Ağabey...
Dr. ONUR ŞENLİ Buluşalım Kordon'da hocam
Necip Hoca ile (Mirkelamoğlu) Türk Musikisi bana göre son büyük ustasını, ulu çınarını yitirdi. Klasik sözdür, "Yeri doldurulamaz" deriz ama Mirkelamoğlu gerçekten yeri doldurulamaz bir insandı.
İktisatçı, siyasetçi, öğretim üyesi, bestekar, on parmağında on marifet.
Her ne kadar, "Gül Ağacı değilem, her gelene eğilem" şarkısı ünlendiyse de ben İzmir'le özdeşleşen, bütünleşen "Bir münasip zamanda, mesela saat 10'da buluşalım Kordon'da" şarkısını da çok severim. Bu şarkı, insanların Kordon'da geçirdiği hoş saatlerin, güzelliğin, hoşgörünün sembolüdür.
Maalesef ülkedeki kültür erozyonu Türk Musikis'ini de olumsuz etkiliyor. Bence Avni Anıl'ın ebediyete göçüşünden sonra Türk Musikisi bitmiştir.
O'nun, "Ah bu şarkıların gözü kör olsun" bestesi, galiba Türk Musikisi'ne gelecekte kör bakılacağının erken habercisiydi. Son yıllarda akıllarda uzun süre yer edinecek bir şarkı duydunuz mu?
Yaşları 40 ve üzerindekiler Gül Ağacı Değilem ve diğer eski şarkıları dillendirmekten öteye geçemediler.
ŞARDAĞ'I TANIMIYORLAR
Bir anımı nakledeyim. Geçenlerde ünlü bestekar Rüştü Şardağ'ın ismini taşıyan sokaktaki bir dostu arıyorum. En az 10 kişiye sordum, sokağı gösteremediler, bilemediler, sonunda muhtardan öğrendim.
Nasıl üzüldüm, bilemezsiniz. İnsanlar, "Bu sokağa adı verilen adam kimdir" onu bile merak etmiyor.
Elveda Necip hocam... İzler bırakarak göçüp gittin. Buluşalım Kordon'da mesela saat 10'da...
