Sihirbaz avukat

25 yıllık avukat Yavuz Oran, illizyon gösterisi yapıyor


Avukatlık mesleğinde 25 yılı geride bırakan Yavuz Oran, çocukluk hayali olan illüzyonistliği de sonradan öğrenmiş. Repertuvarında 7-8 bin farklı oyun barındıran Oran, ayda bir kez Konak Belediyesi Benal Nevzat Sahnesi'nde "Sihirli Gece" gösterilerinde izleyicileriyle buluşuyor

ALİ EYCE (HABER MERKEZİ)
25 yıllık Avukat Yavuz Oran, çocukluğundan beri meraklı olduğu illüzyon sanatını, profesyonel çalışmayla sahneye taşıdı. Ona göre avukatlık ile illüzyonistlik arasındaki en önemli ortak yön, her iki mesleğin de zeka gerektiriyor olması. İllüzyonist Avukat Yavuz Oran, hukukun içindeki sihir dolu yaşantısını, sorularımıza içten cevaplar vererek anlattı.
YUFKA GENİŞLİYOR!
-Kendinizi tanıtır mısınız?

Ankara doğumluyum ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldum. Aynı fakültede yüksek lisans öğrenimimi tamamladım. Ankara'da bir süre avukatlık yaptıktan sonra İzmir'e yerleştim. En iyi okullarda okudum, sonradan sadece öğretim değil, çok iyi bir eğitim de aldığımı fark etmeye başladım. İnsanlar merakları, uğraşıları ve hobileri yönünden ya bir yufkaya ya da bir havuca benzermiş. Çocukluğumdan beri bitmek tükenmek bilmeyen meraklarım ya da ilgi alanlarım oldu. Yufka genişleyip kalınlaşıyor. Havuçlar da büyüyor ama yolun başında bile değilim hala.
-İllüzyonist olma heyecanı ilk ne zaman başladı?
İllüzyon merakım ilkokul 3. sınıfta, Gençlik Parkı'nda Zati Sungur'u izlediğim anda başladı. Ağzım bir karış açık, seyretmeye doyamamış, o gün bu bambaşka dünyaya tutkulanmıştım. Benim içime illüzyon ateşini Zati Hoca'nın düşürmüş olması, ilk hocamın o olması benim için çok büyük bir onur. Onun öğrencisi diyebileceğimiz sayılı insan var.
-Nedir illüzyon?
İllüzyon "yanılsama" demek. İzleyiciyi gördüklerinin gerçek olduğuna inandırma sanatı. Çok zor bir sanat aslında. Akıl ve mantığın sınırlarını zorlayan farklı bir dünya. Sadece hayranlık değil, sonsuza kadar merak uyandırma yeteneği de olan tek sanat dalı. Sihir, izleyenleri izlemeye başladıkları andan itibaren bulundukları sosyal ortamdan alır ve başka bir evrene götürür. Aslında, "illüzyon gösterisi" sözcükleri ile özetlenen o süreç; önceden kurgulanmış, dönüşü olmayan, hata kabul etmeyen, kimi zaman tek bir oyunun tek bir sahnesi için 5 -10 yıllık çalışma sonucunda edinilmiş tamamen bireysel becerileri kullanmayı gerektiren, basit gözükmekle birlikte aslında hiç kolay olmayan, bireysel gözükmekle birlikte aslında hiç de bireysel olmayan, tek kişilik bir tiyatronun gerektirdiğinden çok daha fazla rol kesmeyi de içeren diğer bütün sanatların aynı anda var olabileceği yegane sanat dalıdır.
-İllüzyon yapmak insana ne kazandırır?
İllüzyon gösterisi, özellikle yüz yüze yapıldığında, sunan ve izleyen arasında tam iki taraflı, çok hızlı, çok güçlü ve son derece sıcak ve bir o kadar da kalıcı yakınlaşmalar sağlar. 10 saniyede icra ettiğiniz bir oyunla 40 yıllık dostlar kazanabileceğiniz başka bir sanat dalı ya da meslek yoktur.
-Herkes illüzyonist olabilir mi?
Herkes illüyonist olabilir ama iyi bir illüzyonist olmak için yetenekli ve çok çalışmış olmak da yetmez, ayrıca zeki olmanız da gerekir. Aptal insandan iyi bir illüzyonist olmaz, olsa olsa gelişmemiş illüzyonlar sunan aptal bir illüzyonist olur.
-Avukat olmanız illüzyonist olmanızı nasıl etkiledi?
İzmir'de serbest avukatlığa geçişimden sonra 1992 yılında bir mucize oldu. İllüzyonist Şankadra ile tanıştım. O günden itibaren illüzyon dünyam değişiverdi. Sonradan avukatlığını da üstlendiğim Şankadra Usta (Hasan Yentür), bir usta çırak ilişkisi içinde sadece binlerce oyun öğretmekle kalmadı, işin sahne yönünü anlamamı da sağladı.
-Türkiye'de illüzyon sanatı için ne yaptınız?
Şankadra usta ile karar verip, 7-8 genç illüzyonist arkadaşı da alarak İllüzyonistler ve İllüzyon Sanatını Sevenler Derneği'ni kurduk. Şankadra usta başkan, bendeniz genel sekreter. Öngördüğümüz şekilde 3-4 grup kurduk, İzmir Valiliği'nin onayı ile bütün okullarda gösterilere başladık. Derneğin kuruluşundan 3 ay sonra 150 kişilik bir illüzyon sahnemiz, 24 bin çeşit illüzyon ürününden oluşan bir illüzyon mağazamız, 12 bin kitap ve CD'den (oyunlar ve çözümleri) oluşan bir kütüphanemiz ve 200 öğrenciden oluşan bir illüzyon okulumuz oldu. Sonra dernek başka nedenlerle kapanmak zorunda kaldı. Dünya İllüzyonistler Birliği diyebileceğimiz, onay makamı kabul edilen İnternational Brotherhood of Magiciens'e başvurum yapıldı. Aynı şekilde 9 İzmirli illüzyonist arkadaşın daha tescili sonrasında İzmir halkası olan İnternational Brotherhood of Magiciens Smyrina Ring 379'u kurduk.
-Avukatlık ve illüzyonistliği nasıl bağdaştırdınız?
Avukatlık ile illüzyon çok farklı kulvarlar olarak algılanabilir. Ama hayat, bilgi birikimi ve özellikle deneyim demek. Olmadık bir yaşta, anda ya da yerde olmadık bir kişiden edindiğiniz herhangi bir bilgi ya da deneyim gün gelir mutlaka karşınıza çıkar ve işinize yarayabilir. Avukatlık birikimlerimin illüzyona, illüzyon birikimlerinin avukatlığıma doğrudan katkıları olması doğal.
-Dünyaya bir daha gelseniz illüzyonist mi, yoksa avukat mı olmak isterdiniz?

Şöyle yanıt vereyim, bir ülkede "adalet var mı?" sorusu ne kadar çok gündeme geliyorsa, o ülkede adalet o kadar yoktur. Ben, Türkiye'de adalet yok diyorum. Avukatlık meşakkat mesleğidir. Oysa illüzyonda verdiğiniz emeğin karşılığını alkış olarak mutlaka ve anında alırsınız. O anda yüreğinizde hissettiğiniz, bir Michael Grosso gibi, bir Kevin James gibi örneğin Las Vegas'ta muhteşem bir sunum yapma arzusudur. İllüzyonda; müvekkil, karşı taraf avukatı, hakim, savcı gibi unsurlar ile muhatap olmazsınız. Birikiminiz sadece seyirci ile karşı karşıyadır. Bir daha dünyaya gelme şansım olsaydı, elbette gene avukat olmak isterdim. Ama yapacağım böyle bir avukatlık olacak ise hiç tereddütsüz illüzyonu meslek olarak seçer ve çok daha iyi yerlere gelebilirdim sanıyorum.

Sır ortaya çıkarsa oyunun büyüsü kaçar
-Kaç illüzyon oyunu biliyorsunuz?

Öğrendiğim oyunları fihristliyorum. Özetlerini de yazıyorum. Şu ana kadar yaklaşık 7-8 bin oyun biliyorum. Uygulamaya kalkmak için ayrı ayrı çalışmam gerekir. Bu sanatın özelliği, sırrını açıkladığınız anda oyunun bütün büyüsünün kaçması. Sır ortaya çıktığında söylenen söz hep aynıdır, "vay be bu kadar kolaymış!"
Eksikliğimiz yeteneksizliğimizden değil!
-Türk illüzyonistler dünyaca tanınıyor mu?

Şunu çok açık ve kesin olarak söyleyebilirim: Türk illüzyonistinin diğer illüzyonistlerden eksik kalır bir yönü yok. Hayat gailesi içinde günlük yaşayan bir illüzyonistten, 10 milyon dolarlık bir bütçe ile hazırlanmış bir sunumdaki yaratıcılığı ve çarpıcılığı bekleyemezsiniz. Sahnede tek kişi olarak izlediğiniz bir David Copperfield'in arkasında nasıl bir finansal ve medyatik güç bulunduğunu ve bu güçler eli ile yaratılmış mühendisler, mimarlar, teknisyenler ve sahne sanatlarının ayrı ayrı dallarında uzman kişilerden oluşan kaç kişilik bir ordu, nasıl bir üretim tesisi olduğunu bilseniz şoka girersiniz. Bence tek sorun sermaye. Para olmadı mı süsleyemez, geliştiremez, yaratıcılığınızı sahneye aktaramazsınız. Eksikliğimiz, yeteneksizliğimizden değil.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.