İzmir kurtuluşunun 98'nci yıldönümünü kutlarken 9 Eylül 1922'de kente askerleriyle giren ilk komutan olan Yüzbaşı Şerafettin'e Atatürk tarafından verilen kılıcın sırrı esrarını koruyor. Üzeri yakutlarla süslü Kılıç, yapılan tüm aramalara rağmen bulunamıyor. Yeni Asır, Yüzbaşı Şerafettin'in torunu Osman Manioğlu'ya ulaştı.
BUHARA'DAN 3 KILIÇ GELDİ
Kılıcın bulunmasını istediklerini belirten Manioğlu, "Çok değerli bir kılıç olduğu söyleniyor. Yani anlaşılıyor ki bozuldu gitti. Açıkçası benim ümidim yok. Ancak torunu olarak bulunursa bundan çok mutlu olurum" dedi. Şerafettin'in kızı Gönül İzmir Manioğlu da babasının kılıcının bulunup Konak Meydanı'nda sergilenmesini isteyerek, "Ölmeden önce bunu görmek istiyorum. Aile olarak en büyük hayalimiz bu" diye konuştu. Prof. Dr. Kemal Arı, kılıcın hikayesini şöyle anlattı: "Sakarya Savaşı'ndan sonra, Buhara halkı adına, Cumhurbaşkanları Osman Kocaoğlu Ankara'ya üç kılıç verdi. Bunlardan biri Mustafa Kemal Paşa'ya, ikincisi İsmet Paşa'ya gelmişti. Üçüncü kılıç da söylentiye göre Timur'un kılıcıydı. Timur bu kılıcı, İzmir'i fethederken taşımış... İşgal altındaki İzmir'e ilk girecek fatihe bu kılıcın Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından hediye edileceği duyuruldu. Yüzbaşı Şerafettin, İzmir'e ilk giren süvari müfrezesinin komutanıydı. İki arkadaşıyla hükümet binasının balkonundaki gönderden Yunan bayrağını indirdi. Türk bayrağını çekerken, yaralı olduğu için kanı bulaşmış bayrağı gözyaşları içinde göndere çekti. Sonradan Timur'un kılıcı bu yaralı gence verildi. Atatürk bir de kendisine "İzmir" adını verince, adı Şerafettin İzmir oldu. Kılıç, yıllarca onda kaldı. Yarasından dolayı kısmi felç oldu. Malulen emekli oldu ve İstanbul'a yerleşti. Üzerinde değerli mücevherler olduğu söylenen kılıcı o zor günlere karşın elinden çıkarmadı. Bir gün İzmir'den belediyeden bir yazı geldi. Yazıda kurulacak inkılap müzesi için kılıcı hediye etmesi istendi. O da eşi Siret Hanım'la kılıcı İzmir'e gönderilsin diye İstanbul Valiliği'ne gönderdi. Kılıç o günden sonra sırra kadem bastı."