İzmir iş dünyasının önemli simalarından, Kentimiz İzmir Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Yüce, 'Hafta Başı Sohbetleri'nin konuğu oldu. İzmir'in tüm olanaklarına rağmen bir türlü çıkışa geçememesinin nedenlerinin başında tek bir kalkınma planının olmamasının geldiğini söyleyen Yüce, "İzmir'in üstünlüklerini ön planda tutan ve bunların uluslararası rekabet gücünü test ettikten sonra tüm kesimlerin mutabık olduğu bir kalkınma planı yapmalıdır. Böylece İzmir, kendini ve Türkiye'yi bir üst lige taşıyacaktır" dedi.
İzmir'in kalkınma planlamasındaki yanlışlıklar nelerdir?
En büyük yanlış, İzmir'in tüm kesimlerinin birlikte araştırarak, tartışarak ve uzlaşarak ortaya koyduğu tek bir kalkınma planı olmamasıdır.
İzmir'de maalesef ne kadar kurum varsa o kadar da plan program var. Devlet Planlama Teşkilatı İzmir Şubesi gibi çalışan Kalkınma Ajansı'nın planı başka, Büyükşehir Belediyesi'nin planı başka. Tüm bunlara ilave olarak İzmir Ticaret Odası'nın, Ege Bölgesi Sanayi Odası'nın ve çeşitli oda ve kuruluşların birbirinden farklı planları mevcut. Planlar iyi niyetli ve İzmir'in gelişmesi için hazırlansa da ortak akılda birleşilemedi. EGEV'in yıllar önce yaptığı gibi tek bir kalkınma planı üzerinde mutabakat sağlamadıkça ve tüm kesimler elini taşın altına koymadıkça, bir kentin kalkınma planı olduğundan bahsetmek mümkün değildir.
Ayrıca böyle bir plan hazırlanırken, kentin üstünlükleri ve bunların uluslararası rekabet gücü ön plana çıkmalıdır.
İZMİR'İN TARİHİNİ YADSIYAMAYIZ
İzmir'in üstünlükleri
İlk akla gelen liman kenti özelliğidir. Bu özelliğinin rekabet gücünün test edilmesi gerekmektedir. İzmir'in ikinci temel özelliği çok eski ve değerli bir tarihe sahip olmasıdır. Yakından incelendiğinde ister din, ister kültür, ister sağlık turizmi olsun pek çok alanda uluslararası nitelikte rekabet gücüne sahip olduğumuzu görüyoruz. Kentin üçüncü mukayeseli üstünlüğü ise tarımdır. İncir, üzüm ve pamuk başta olmak üzere Ege Bölgesi, dünya çapında son derece değerli tarım alanlarına sahiptir. İzmir'in diğer üstünlüğü ise jeotermal zenginlikleridir. Jeotermal kaynaklarının zenginliği açısından İzmir dünyada beşinci sırada gelmektedir. Bunun yanı sıra kozmopolit yapısı ve halkının kültürel seviyesidir.
İyi eğitimli gençlerinin istihdam edileceği uluslararası yatırımların kente çekilmesi çok önemlidir.
TERMİNAL KENTİ BİZ OLABİLİRİZ
İzmir'in yükselebilmesi için neler yapmamız gerekiyor?
Dünya ekonomisi batıdan doğuya doğru süratle kayıyor.
Asya-Pasifik ülkelerinden ticaretin yoğunlaştığı bu devirde, gerek Avrupa, gerekse Kuzey Afrika'ya gidecek malların depolanması ve dağıtılması için terminallere ihtiyaçları var. İzmir, bu konuda en iyi konumlanmış şehir. Asya ülkelerine hem terminal hem de üretim alanında müthiş imkanlar sunmaktadır.
Bunlar iyi değerlendirildiğinde sadece İzmir ve çevresi için değil, ülkemiz için de büyük gelişme fırsatı doğacaktır. Ayrıca Türkiye'yi Orta Doğu'nun finans merkezi yapma ideali de böylece on yılda kendiliğinden gelişir.
İzmir Orta Doğu ve dünyanın en önemli finans merkezlerinden biri haline gelir.
YÜKSEK TEKNOLOJİ ENSTİTÜSÜ FIRSATI
İZMİR'İN açık bir şehir haline gelmesi, 30 yıllık bir başka rüyanın da gerçekleşmesini sağlayacak ve kentin aslında mukayeseli üstünlüklerinden biri olan, ülkenin ilk ve tek Yüksek Teknoloji Enstitüsü, dünya çapında uluslararası bir araştırma ve geliştirme bölgesine dönüşebilecektir.
Ülkenin geleceğini planlayan tüm siyasiler ve teknokratlara buradan bir kez daha sesleniyorum, bu fırsat bu kent için değil, ülkemiz için büyük bir fırsattır. 15 yıldır derinleştirme ve özelleştirmede geç kalmamızdan ötürü, Kıbrıs Rum Kesimi ve Yunanistan'ın Pire Limanı, İzmir Limanı'na karşı büyük bir üstünlük kazanmıştır. Asya-Pasifik Ticari İşbirliği ve Çin'in meşhur İpek Yolu projesi mutlaka Akdeniz sahillerinde kendine bir terminal kent arayacak.
Bu kent İzmir olmalıdır.