Zaferin sembolü özel bayrağın hikayesi

İzmir Hükümet Konağı’na 9 Eylül 1922 günü asılan ve Kurtuluş Mücadelesi’nin zaferle bittiğini sembolize eden Türk bayrağı, Konak Meydanı’nda toplanan kalabalığın içindeki bir kadının göğsünden çıktı. Teğmen Ali Rıza Akıncı tarafından balkondaki Yunan bayrağı çıkarılarak asılan bayrak, özel olarak hazırlanan sancak gelene kadar 3-4 dakika asılı kaldı. İşte o bayraklardan biri de Gazeteci Yazar Aksoy'da.

Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet Tarihi ve İzmir Kent Tarihi ile ilgili araştırmalarıyla tanınan Gazeteci - Yazar Yaşar Aksoy, İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşunun 99. yıldönümü nedeniyle Yeni Asır'a açıklamalarda bulundu. Türk bayrağının asılmasının tarihi bir an olduğunu belirten Aksoy, "Büyük Taarruz sonrası önlerine düşman ordusunu katarak İzmir'e ilerleyen birlikler içinde Konak Meydanı'na ilk ulaşan takımın kumandanı Teğmen Ali Rıza Akıncı, Hükümet Konağı önünde büyük bir kalabalıkla karşılaşır. Konağın balkonunda asılı bulunan düşman bayrağını gösteren kalabalık, göndere Türk bayrağı asılmasını istemektedir. Göndere asılması planlanan bayrağı taşıyan Yüzbaşı Şerafettin henüz gelmemiştir. Kalabalığın ısrarını kıramayan Akıncı, kalabalıktan bir bayrak ister. Yunan ordusunun işgal sırasında tüm evleri basarak Türk bayraklarını yakması nedeniyle ancak kadınların evlerinde elleriyle diktikleri bayraklar vardır. Bir kadın göğsünden çıkardığı bayrağı Üsteğmen Akıncı'ya verir. Askerleriyle kapıyı kıran Akıncı, balkona çıkar ve bu küçük bayrağı asar. Bu sırada Yüzbaşı Şerafettin de yetişir ve ünlü fotoğrafta yer alan asıl bayrak asılır" dedi.
DİRENİŞ VE BAĞIMSIZLIK
Araştırmacı Yazar Yaşar Aksoy'un İzmir'in kurtuluşu ile ilgili Ali Rıza Akıncı ile yaptığı görüşme sırasında dinlediği bu anı, Türkiye için kurtuluşun ne anlama geldiğini gösteren en ilginç ayrıntılardan biri olarak tarihe geçti. Milli Mücadele tarihi açısından çok önemli olan İzmir'in kurtuluşunun, Anadolu halkı için direnişin, bağımsızlık mücadelesinin ve istiklal aşkının sembolü olduğunu belirten Aksoy, Mustafa Kemal Atatürk'ün de bu bilinçle "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir" sözleriyle İzmir'i hedef gösterdiğini, Kurtuluş Savaşı boyunca orduların cephesinin sürekli İzmir'e dönük olduğunu ifade etti.

HALK, KONAK'TA SÜVARİLERİ BEKLEDİ
İzmir'in dünyada eşine rastlanmayan bir kadere sahip olduğunu belirten Aksoy, "Bir düşman ordusu tarafından işgal edilince Kurtuluş Savaşı başlatan ve düşmandan kurtulunca bu savaşı sona erdiren dünyada başka kent yok. İzmir, kurtuluşun ve umudun coğrafyasıdır. İstiklal Savaşı boyunca yakılan türkülerde İzmir'in kurtuluş özlemi geçer" dedi.


GELEN İLK BİRLİKLER
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğindeki Büyük Taarruz sonrası Yunan ordusunun hızla İzmir'e kaçtığını, Orgeneral Fahrettin Altay Paşa komutasındaki 5. Süvari Kolordusu'nun 30 Ağustos'tan 9 Eylül'e kadar tüm Batı Anadolu kentlerini kurtardığını anlatan Aksoy, bu kolordu içinde ise 1, 2 ve 14'üncü süvari tümenlerinin düşmana en yakın hatlarda yer aldığını ve İzmir'e ilk giren birlikler olduğunu söyledi.
ANAHTARLA KAÇTILAR
Süvarilerin girdikleri İzmir semtlerinde sembol binaların üzerine Türk bayraklarını çekmeye başladığını, 9 Eylül sabahı Teğmen Besim Kunter'in Kadifekale'ye, Menemen üzerinden Karşıyaka'ya giren kuvvetler içinde bulunan Teğmen Zühtü Işıl, Üsteğmen Zekai Kavur ve milis kumandanı Bombacı Ali Çavuş'un Karşıyaka'daki belediye binası ve hükümet konağına, Üsteğmen Selahattin Selışık'ın Kordon'daki paket postanesine bayrak diktiğini anlatan Aksoy, Konak Meydanı'na ilk varan birlikler arasında yer alan Üsteğmen Zeki Doğan, Üsteğmen Fikret Yüzaklı ve Abdurrahman Özgen'in ise Sarıkışla'ya Türk bayrağını çektiğini kaydetti. Aksoy, sözlerini şöyle sürdürdü: "Ama simge yer Hükümet Konağı'dır. Hükümet Konağı'nda sabahın erken saatlerinde Yunan Bayrağı dalgalanmaktadır. Yunanlılar kapıyı kilitleyip anahtarları da yanlarına alarak kaçmışlar. Onbinlerce Müslüman, Konak Meydanı'nı doldurmuş Türk süvarilerini beklemektedir. Bir süre önce Halkapınar'da 4 şehit veren Teğmen Ali Rıza Akıncı'nın takımı, Konak'ta büyük bir kalabalıkla karşılaşır. Kalabalık oradan Yunan bayrağının indirilip Türk Bayrağı'nın göndere çekilmesini ister. Ama teğmenin üzerinde bayrak yoktur. Bayrak çekme görevi Yüzbaşı Şerafettin'e verilmiştir. Alay sancağını beline dolayan Yüzbaşı Şerafettin epey arkalarda olduğu için henüz Konak Meydanı'na varamamıştır. Ancak halkın ısrarı üzerine Teğmen Ali Rıza Akıncı, kalabalığa seslenerek bir bayrak verilmesini ister.
KENDİ ELLERİYLE DİKTİ
Bu sırada bir kadın, göğsüne sakladığı, kendi elleriyle diktiği küçük bir Türk bayrağını verir. Çünkü işgal zamanında Yunan ordusu tüm evlere girerek Türk bayraklarını toplamış ve meydanlarda yakmıştır. Türk ordusunun gelişi öncesi kadınlar, masa örtülerinden, kızlarının elbiselerinden, perdelerden söktükleri kırmızı kumaşlara beyaz patiskadan ay yıldızlar dikmiş bu bayraklar cami minarelerine, balkonlara, cumbalara asılmıştır. Teğmen, kadının verdiği bayrağı alıp Hükümet Konağı'nın kapısını kırdırıp içeriye girer. Balkona çıkar ve bu sırada Yüzbaşı Şerafettin de yetişmiştir. Ancak balkondaki göndere asılan ilk bayrak Ali Rıza Akıncı'nın bir Türk kadınından aldığı küçük bayrak olmuştur. 3-4 dakika dalgalanan bu bayrak yerini, Yüzbaşı Şerafettin, Teğmen Hamdi ve Teğmen Ali Rıza Akıncı tarafından asılan ve ünlü fotoğraftaki büyük işlemeli Türk bayrağına bırakır." Kurtuluş Günü öncesi kadınların evlerinde diktiği Türk bayraklarından bir örneğin de kendisinde olduğunu söyleyen Aksoy, 8 Eylül günü Namazgah semtinde oturan Sırriye Hanım'ın dikiş makinesinde diktiği Türk bayrağının Kurtuluş Günü'nün yadigarı olduğunu ifade etti. Bayrağın Sırriye Hanım'ın oğlu edebiyatçı Turgay Gönenç tarafından vasiyet olarak kendisine teslim edildiğini belirten Aksoy, bayrağı her eline aldığında üç kez öpüp alnına koyduğunu dile getirdi.

GEMİLER ASKERLERİ ALMADI
9 Eylül'ün Türkler için coşkulu anılar taşıdığını düşman askerleri için ise acı olaylara sahne olduğuna dikkat çeken Aksoy, Çeşme'ye doğru çekilen Yunan ordusuna yetişemeyen bazı düşman birliklerinin açıklarda demirli İtilaf Devletleri'ne ait gemilere sığınmak amacıyla denize atladığını, "düşmanın denize dökülmesi" sözlerinin bu olaydan kaynaklandığını anlattı. ABD, İngiliz, Fransız ve İtalyan gemilerinin bu askerleri kabul etmediğini belirten Aksoy, "İzmir'i Paris Konferansı'yla Yunan ordusuna hediye eden İtilaf Devletleri'ne ait donanmalar, denize atlayanları kabul etmemişler, küpeştelere uzanan elleri kılıçlarla kesmişlerdir" dedi.



Kurtuluş Savaşı, Cumhuriyet ve İzmir kent tarihiyle ilgili araştırmalarıyla tanınan Yaşar Aksoy, birçok cephede çarpışan Fahrettin Altay Paşa'nın 94 yıllık ömrü boyunca ülkesi ve milleti için hizmet eden büyük bir vatanperver olduğunu söyledi. Fahrettin Altay'ın Kurtuluş Savaşı'nın en büyük kumandanları arasında yer aldığına dikkati çeken Aksoy, "Fahrettin Altay, Yunan ordusunu çeviren, kıskaca sokan, Büyük Taarruz'da onu mahveden, Yunan ordusu İzmir'e doğru kaçarken tüm Ege'yi kurtaran öncü birliklerin, 5. Süvari Kolordusu'nun kumandanıdır. Şanlı kolordudur, çünkü tümenleri Yunan kaçarken adım adım takip etmiş, kasabaları, Uşak, Manisa, Salihli, Akhisar'ı yakarken, o yaktığı şehri terk ettiği anda süvariler girmiş, son Yunan kalıntılarını temizleyip göndere Türk bayraklarını çekmişlerdir" dedi.
UNUTULMAZ İKRAM
Aksoy, 5. Süvari Kolordusu'nun üç tümeninin İzmir'i kurtardıktan sonra Kadifekale, Alsancak Kordon ve Menemen üzerinden Karşıyaka'ya girerek Türk bayraklarını çektiğini belirterek son derece ilginç bir anıyı şöyle nakletti: "Fahrettin Altay Paşa İzmir'e girdiğinde, gelincik tarlası gibi halkın evlere çektikleri bayrakları da gördükten sonra yüreği cayır cayır yanmaya başlamış, anasını özlediğini hissetmiştir. Tüm savaş süresince görmediği anası Hayriye Hanım, Karşıyaka'da yaşıyordu. Atını birliğiyle birlikte Karşıyaka'ya sürmüş, büyük eğlence içinde olan davul, zurna ve bayraklarla coşan Karşıyaka halkının arasından geçerek sahilde anasıyla kucaklaşmıştır. Bu sahneyi görenlerle konuştum, ailesi anlattı. 'İçim yanıyor ana' demiştir. Gözyaşlarıyla anasının elini öptükten sonra 'Bana bir şey ver, açım' demiştir. Hayriye Hanım koşmuş, sahildeki evden bir şeyler kapıp getirmiş, kaptığı şey de bir dilim ekmek, üstüne de yeşil biber salçası. 'Oğlum, başka bir şeyimiz yok, bunu al' demiştir. Fahrettin Altay Paşa da halkın alkışları altında, anasının yani vatanının, halkının verdiği salçalı ekmeği yemiştir."


Süvari Kolordusu Komutanı Fahrettin Altay Paşa ve Kurmay Subayları.


KADINLAR ELLERİYLE DİKTİ
Yaşar Aksoy, Yunan ordusunun, işgal yıllarında bastıkları evlerden topladıkları bayrakları yaktıklarını anlatarak, "Türk ordusu İzmir'e doğru yaklaşırken bayrakları olmayan analar, kızlarının kırmızı etekliğini, gelinliklerini, çarşaflarını bozmuşlar, tüm o kırmızı kumaşların üstüne beyaz patiskalardan ay yıldızlar dikmişler. Böylece Türk ordusu İzmir'e girerken analarımızın, halkın yaptığı bayraklar, Türk evlerinin damları, çatıları, direkleri ve cumbalarında sallanmıştır" diye konuştu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.