BURCU İLE HAYATA KATIL
Son olarak atv'de yayınlanan Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz adlı dizide Ateş karakterini canlandıran oyuncu Erkan Bektaş ile Rönesans Ajans'ta buluştuk. Bektaş, Akif Örük'ün daveti ve teklifi ile salı ve çarşamba günleri İzmirli gençlere oyunculuk dersleri veriyor. Ben de şansımı denemeye karar verdim. Tabii ki oyunculuk yapma gibi bir niyetim yok. Ama oyunculuk eğitimi nasıl oluyor merak ettim doğrusu. Minik bir özel ders aldım. En azından sesleri çıkarmaya ve diyaframı kullanmaya yönelik.
SİZDE OLMAYAN BİR DUYGU
Bir de empati kurma yöntemini öğrendim. Elim kesilmemişken elim kesilmiş hissini verebilmeyi denedim.
Nasıl mı oluyormuş? En yakın zamanda yaşadığınız bir kesiği hatırlayarak.
Peki hiç elimiz kesilmediyse ne olacak? Eli kesilmiş birisini izleyeceksiniz.
Ya da eli kesilmiş birinin anlattıklarını dinleyeceksiniz. Ya da eli kesilen birinin yazdıklarını... Sizde olmayan bir duyguyu empati kurarak hissedeceksiniz...
İşin yüzde ellisi bu... Geri kalan yüzde elli ise teknik. Nefes tekniği, diyafram hareketleri vs.... Çok minik giriş dersinden anladıklarım bunlar...
Kamera karşısında duruş kısmına hiç geçmedik. 2 ay kadar canlı yayın deneyimim var. Bence dünyanın en zor işi kameraya konuşmak.
Bu yüzden oyunculuk hiç bana göre değil. Ben kamera arkasını çok seviyorum ve orada kalmalıyım. Daha çok ayrıntı merak edenler için Erkan Bektaş'a oyunculuğun püf noktalarını ve İzmir'de verdiği eğitimi sordum...
KAMERA KARŞISINDA DURMA
Ne kadar zamandır İzmir'de bu oyunculuk atölyelelerini yapıyorsunuz?
Yeni başladı sayılır. Zaten sürekli burada olamadığım için salı ve çarşamba günleri 2'şer saat. Ama bazen uzatıyoruz
Amaç ne? Oyuncu yetiştirmek mi?
Amaç oyunculuk eğitimi almış insanlara kamera teknikleri öğretmek.
Aslında oyunu kadraja sığdırmak gibi bir çalışma. Oyunculuk eğitimi almış adam zaten oyunu oynar kamera karşısında da oynar ama tekniği bilmeyince biraz zorlanıyorsunuz. Kendi adıma söyleyeyim, ben tiyatro oyuncusuyum.
İlk kamerayla karşılaştığımda nerede duracağımı, nasıl oynayacağımı şaşırmıştım. Eğer kamera sizi sadece yüz kadrajında alıyorsa yaptığınız her mimik o kadar büyük oluyor ve çirkinleşiyor ama tiyatroda öyle değil seyirciyle aranızda bir mesafe var ve o mesafeden bütün bedeninizi görüyor.
Abartılı yaptığınız o mimikler çok normal oluyor.
KADRAJA GÖRE MİMİK
Kadraja göre mimiklerinizi değiştiriyor musunuz?
Evet gerektiğinde minimalize ediyor gerektiğinde yine büyütüyoruz.
Kadraj tüm sokağı alıyorsa sen orada yine küçücük kalıyorsun ve ona göre oynuyorsun. Amacımız buydu ama buraya gelen arkadaşlarla temel oyunculuktan başlamak zorunda kaldık.
Nefesle, bedenle başladık. Sonra bir parça nasıl çalışılır, bir ritim nasıl çalışılır, nasıl okunur, nasıl incelenir, nasıl oynanır buradan başladık.
Var mı ışık
Var. Zaten genelde konservatuvarda bile iki tane üç tane ışıklı insan çıkar ve onlar bu işte yürür. Burası için de aynı.
Bir oyuncu adayında olması gereken en büyük özellik nedir?
Kesinlikle okumak. Bir dönem dizisinde oynuyorsanız ve gözlem yapma şansınız yoktur. Tek çareniz o dönemi anlatan kitapları okumaktır en basitinden.
ÇALIŞAN HERKES YAPABİLİR
Diyelim ki ben oyuncu olmak istedim. Yeteneğim de yok. Benden oyuncu çıkarabilir miyiz?
Şu toplumda yüz kişiye mikrofon tutup "Oyuncu olmak ister misiniz?" diye sorsanız herhalde kırkı istiyordur.
Fakat bunun için bir şey yapan var mı? Çok az. Gerçekten istiyorsanız çalışarak oyuncu olabilirsiniz. Tabii doğal yetenekler de var.
Televizyon mu, tiyatro mu daha kolay?
Tiyatronun prova dönemi çok zor, çok eziyetli. Ama sonrası daha konforlu.
Sonuç olarak salonda oynuyoruz. Ama dizi çekimlerinde dondurucu soğukta tiril tiril gömlekle dış çekim yapıyoruz. Bazen 40 derece sıcakta takım elbise giymek zorunda kalıyoruz. Gece, gündüz dış mekan çekimleri yapılıyor. Yani koşullar televizyonda daha zor.
Oyuncunun en büyük malzemesi nedir?
Bedeni ve aklı. Bu bedende, bu akılda olmayan şeyleri ise okuyarak, empati kurarak elde etmeye çalışıyoruz.
Örneğin babası ölen bir adamı oynayacaksam ve benim babam ölmediyse o hissi nerden bulacağım.
Babası ölen biriyle empati kuracağım.
Bunu yapabilmem için de o hissi iyi tanımam, o kişinin ne hissettiğini çok iyi algılamam lazım. Yani temel malzemelerden biri de empati. Aslında empati duygusu olmadan hiç bişey yapamıyoruz. Empati yeteneğiniz yoksa bir sürü başka meslek yapabilirsiniz.
Örneğin bir taksi şoförünün yolcuyla empati kurması gerekmez saygı duyması yeter.
TEKNİK DE ÇOK ÖNEMLİ
Peki teknik?
Her şey soluğa bağlı. Sesin güçlü olması doğru duyguyu verebilmek bazen fısıltıyla konuşup 300 kişiye sesini duyurabilmek gerek. Birinin kulağına bir şey söyler gibi konuşacaksın ama 300 kişi duyacak. Nasıl olur bu? Sadece o fısıltıyı güçlendirmek gerekiyor. O da doğru nefesle oluyor. Nefesiniz yoksa güçlendiremezsiniz.
Bir insan duygulanmadan, bir şey hatırlamadan sadece teknikle ağlayabilir, gülebilir.
Sadece empati değil teknik de önemli yani
Çok önemli. O yüzden önce bunlar öğreniliyor. Gülmek ağlamaktan daha zor.
Neden?
Teknik olarak daha zor. Çoğu insan oyunculuğunun ilk yıllarında kahkaha sahnelerini beceremez mesela. Çünkü diyaframı zıplatmak gerekiyor. Diyaframı zıplatamıyorsan kahkaha atamıyorsun.
İlk kural sesleri doğru çıkarmak
Bana oyunculuk eğitimi vermek isteseniz nereden başlarsınız?
Sesleri doğru yerden çıkarmak çok önemli. "Se" harfini söylerken diliniz nerede?
- Altta
Altta tam nerde?
- Tam ortada
Dişin arka tarafı ile dişin birleştiği yerde değil mi?
- Evet Evet siz doğru vuruyorsunuz.
Birçok insan "S" yi yukardan vuruyor. O yüzden de "S" leri tıslıyor.
Fonotipte bunların hepsinin yeri belli aslında ama insanlar yanlış yere vurunca yanlış sesler çıkarıyorlar. Birçok insan kendini peltek sanıyor ama sesi doğru yerden çıkarmaya başladığınızda düzenliyor. Ege Bölgesi'nde "K" ve "A" yan yana geldiğinde sorun oluyor. Kağat diyor birçok kişi. Öğrencilerim arasında 3 tane var şu anda. Geçen gün birisiyle 1 saat "imkan" üzerinde çalıştık.
En sonunda doğru söylemeyi başardığı için çok şaşırdı ve sevindi.
"S" ile "Z" aynı yerden çıkıyor.
Hiç ağız oynatmaya dil oynatmaya gerek yok. "S" nefes "Z" ses. "SS" ses çıkmıyor ordan sadece nefesin titreşimi. "SS" "ZZ" "SS ZZ SS ZZ" deyip nefes alıyoruz. Her seferinde diyaframın oynadığını hissediyoruz.
Rahat bırakıyoruz.Bundan önce diyaframı fark etmek üzerine çalışmalar yapıyoruz. Evet bunu yaptığınızda karnınız kaslarınız acıyor ve aslında diyafram kası yapıyorsunuz. Bunu çok yaparsanız tüm karın çalışıyor. Sporcular burundan nefes alır. Bu doğru değil. Ağzı açtığınızda iki taraftan daha çok soluk giriyor.
OYUNCU MERAKLI, HASSAS VE METANETLİ OLMALI
Karakteri nasıl olmalı başarılı olması için?
Çok meraklı olmalı. Merak ve hassasiyet en önemli şey. Ama hassasiyetin yanında acayip metanetli de olmalı. Çünkü iki yıl işsiz kalabiliyorsunuz.
O sırada çökmemeli dimdik ayakta kalabilmeli.
Oyuncu olmak konusunda ne düşünüyorsunuz?
Gençlerin birçoğu ünlü olmak istiyor.
Bu kadar pembe bir dünya mı?
Yüzlerce kişinin arasından konservatuvara girmek için çabalıyorsun. Sonra bitiriyor bir rol kapmak için binlerce kişiyle yarışıyorsun.
Sürekli kendinizi geliştirmek kendinize bir şeyler katmak zorundasınız. Güzel kadın yakışıklı adam olmak da yetmiyor.