Zeytine "tutkuyla bağlı" 80 yıllık bir şirket olan Kristal Yağları'nın Genel Müdürü Christopher Dologh... Yolda yürürken gördüğü zeytin ağacından kopardığı zeytini heyecanla koklayıp, yeni yatırım hayalleri kuran; çıtayı yükseltmeyi hedefleyen, ama bunu yaparken de 80 yıllık bir "kaliteyi" korumak için çabalayan biri... Dologh ile birlikte, İzmir'den Ayvalık'a uzanan bir zeytin hasadı yolculuğuna çıktık. Yolculuğun ilk durağı, şirketin Bornova'daki fabrikası...
Önce bir zeytinyağı tadımı yapıyor, ardından da hasat için Ayvalık'ın yolunu tutuyoruz.
SEN NE GÜZEL AĞAÇSIN!
Tarihçi Saffet Emre Tonguç'un rehberliğinde Cunda sokaklarını geziyor, geçmişin izlerini sürerek, zeytin bahçesine gidiyoruz. Bizi güzel bir ağaç karşılıyor. Neden mi güzel? Bir ağacın dallarında isminizi görürseniz, o ağaç size diğerlerinden daha güzel gelir tabii! Hasata katılanlara böyle bir sürpriz yapılmış. Ağacımızın karşısına geçiyor ve onu "keyifle" seyrediyoruz.
HASAT YARIŞI...
Peki zeytinleri nasıl toplayacağız?
Kent merkezinde, ağaçların yanından geçip gidiyoruz, üzerlerindeki meyveleri toplamayı öğreten olmadı!
Zaten şehrin beton yığınlarının ortasında, üzerinde toplanacak meyve olan ağacı kim kaybetmiş ki biz bulalım, değil mi ama! Bu işi nasıl yapacağımızı gösteren görevliyi dikkatle seyrediyoruz.
En çok zeytini toplayana küçük bir ödül verileceği, hatta, topladığımız zeytinlerin sıkılıp, zeytinyağına dönüştürülüp, bize armağan edileceği söyleniyor.
(Vallahi yaptılar bile.
Üzerinde fotoğrafımın ve ismimin yazılı olduğu bir zeytinyağı şişem var.
Kullanmaya nasıl kıyacağım bilmiyorum!) Başlıyoruz yarışa. Sonunda Arkas Holding Kurumsal İletişim Direktörü Berna Kumaş Sipahi'nin "Yarışma tamamlandı" sözüyle, sepetleri teslim ediyoruz. Bu arada unutmadan, Arkas Holding, 2007 yılında Kristal Yağları'na ortak oluyor.
İşin ekonomi tarafını detaylandıracağız ama şimdilik hasatın keyfini çıkarmayı sürdürelim.
DÜNYAYA DÖNÜŞ...
Sepet sepet zeytinler toplanıp, Ayvalık'taki fabrikaya yollanıyor.
Ve biz, ertesi gün fabrikaya gidiyoruz.
Herkesin sepeti tartılıyor. Birinci açıklanıyor ve mucize başlıyor.
Topladığımız zeytinlerin, fabrikanın üretim bandına gidişini görüyoruz.
Zeytinler, yapraklarından ayıklanıyor, yıkanıyor, kırılıyor, eziliyor veee buyursunlar doğanın mucizesi zeytinyağı... Küçük bir nehrin kaynağı gibi akan zeytinyağını hemen bardaklarımıza koyuyor ve fabrikanın ortasında içiyoruz. Zeytinyağının mucizesini "içinde" yaşayarak görmenin heyecanını tadarken yavaş yavaş gerçek dünyaya dönüyoruz.
Peki zeytinyağı sektöründe neler oluyor? Bu tağşiş sorunu nasıl çözülecek? 80 yıllık İzmirli bir firmanın yeni hedefleri neler olacak?
Hasadın tadı damağımızda kalırken, tüm bunları Christopher Dologh ile konuştuk... Evet şimdi gelelim işin ekonomi kısmına...
ONU KABUL EDECEKSİN...
Aile şirketlerinin uzun yıllar aynı çizgide faaliyet göstermesine alışkın değiliz. Mutlaka sorun patlak veriyor. Sizin ailenin farkı nedir?
- Farkı, zeytinyağına gönülden bağlı olması. Belli bir kültürle yoğurulduğunda, çok hırslı olmadığında, zeytinyağının felsefesini anladığında her şey farklılaşıyor. Zeytinyağına kanaatkar olacaksın...
Nasıl bir kanaatkarlık bu?
- Ağaç ne veriyorsa, senin yapabileceğin de o... Zeytinyağı sürprizlerle dolu. Bir sene bakıyorsun ürün çok güzel, diğer sene kötü... Bunu kabul etmeyi öğreniyorsun. Biz, hırslı değil; zeytinyağını olduğu gibi seven, kabul eden bir aileyiz.
İspanya'yı konuşalım...Valencia'da nasıl bir yatırım yaptınız?
- Bir ofis açtık.
Neden Valencia?
- Dünya zeytinyağı toplamına bakalım. İspanya bu toplamın yüzde 50'sini üreten ülke. Sonra İtalya, Yunanistan geliyor. Türkiye ve Tunus ise, "zeytinin var/yok senesi" nedeniyle, her yıl değişiyor.
Gerek finansal, gerek üretim, gerek insan kaynakları kapasitesiyle, içeride artacak olan tüketime göre satışını, alışını, kapasitesini, hızla yükseltebilecek bir pozisyondayız.
Böyle bir potansiyelin önünü açmalıyız.
Arkas'ın Valencia'da ofisi var.
Arkas'ın da gücünü alarak ofis kurduk.
Valencia'da 50 senelik bir üretici firma bulduk. Bizim markamızla üretim yapıyorlar.
Bir Türk markasıyla, en büyük rakibimizin bahçesine mi girdik?
- Aynen öyle. En büyük zeytinyağı üreticisinin ülkesinde, ofisimizi açtık. Ben de ailemle birlikte Valencia'ya taşındım. Orada kendi kalitemizi oturtmalıyız. Onu da üretimin başında olarak sağlıyoruz. Ürettiğimiz ürünü seçiyoruz. Numuneler geliyor. Analiz ediliyor, seçiliyor ve ondan sonra üretiliyor. Türkiye'de de İspanya'da da aynı ürün standardını veriyoruz. Lezzetler birbirine çok yakın. Yağın tadına bakıyoruz.
"Bu olmaz, şöyle yap" diyoruz.
"Chris, bu ikisi arasında çok ince bir fark var" diyor. "Ama bizi farklı yapan bu" diyorum. Türkiye'deki hassasiyetimizi, İspanya'da devam ettiriyoruz.
Valencia'daki yatırım ile en büyük hedef ne?
- Dünya şirketi olmak. Dünyanın her yerine yağlarımızı gönderiyoruz, raflarda satılıyor ama bakış açımızın global seviyeye gelmesi lazım. Zeytinyağımızı, kayda değer zeytinyağı tüketen ülkelerin hepsinde, tüketicilerin ulaşabileceği raflara koymayı hedefledik.
Temmuz'da şirket kuruldu. 5 konteyner, yani 300-350 bin Euro'luk üretim yapıldı. Bu ürünler, Avrupa Birliği ülkelerine yollandı. İspanya'da hedef ülkelerimiz, Brezilya, Çin, Rusya, Florida, İskandinav, Avrupa Birliği ülkeleri...
Cunda'da yürürken, bir bahçede gördüğünüz ağaçtan zeytin koparıp, onu kokladınız. Ve o an çok mutlu gözüküyordunuz...
- Bütün sene hasadı bekliyoruz. Balkonunuzdaki bitkinin çiçek açmasını beklemek gibi. O zeytini ezip kokladığımda aklıma yeni umutlar getiriyor. Bir şeyleri tetikliyor aklımda.
Ürünleri nerelere göndereceğimi, neler yapacağımı düşünüyorum.
O koku ve tat, hayallerimi gerçeğe dönüştürüyor.
Yemekte de sizin tabağınız zeytinyağından gözükmüyordu. Günde ne kadar zeytinyağı tüketiyorsunuz?
- (Gülüyor) Söyleyemem. Mali İşler Müdürü'nden fırça yerim! Çok tüketiyorum çook...
HAYDUTLUK YAPIYORLAR
Peki tağşiş?
- Cezalar yetersiz. Kanunlar mutlaka değişmeli. Zeytinyağına karıştırılan pamuk yağı gibi maddeler, insan sağlığına zararsız olarak değerlendirildiği için az ceza veriliyor.
Kazanacağından daha büyük ceza verilirse tağşiş yapmaz.
İkinci defa yaptığında üretimden men edilecek. Yine yaparsa, 'Bu azgın bir haydut' diyerek içeri atacaksın.
İnsanın cebinden çalıyor bu parayı. Zeytin kutsal kitaplarda geçiyor. Ve zeytinyağında sahtekarlık yapan, er geç duvara tosluyor.
NİL KUYUMCU