BURCU ILGIN
Kuzey Ege deyince akıllara efsaneler, mitolojik kahramanlar, güzellik ve aşk uğruna yapılmış savaşlar, bol oksijenli hava, zeytin, zeytin yağı ve tabii ki ot yemekleri geliyor. Güneşin kendini bir gösterip bir sakladığı bir bahar günü Prontotour'un davetlisi olarak Kazdağları'na doğru yola koyulduk.
Herkeste bir heyecan acaba yağmur yağacak mı yağmayacak mı? Yağdı ama bize bir sürprizi vardı yağmurun. Kuzu göbeği mantarı...
YAĞMURLU BAHAR GÜNÜ
Kazdağları her mevsim çok güzel ama baharda bir başka güzel.
Doğa ana cömertliğini ortaya sererken hem yemelere hem gezmelere hem de anlatılan efsaneleri dinlemelere doyamıyorsunuz.
Yağmur yağsa da hiçbir şey eksilmiyor güzelliğinden tam tersi sürprizler sunuyor. Tüm güzelliklerine bir de termal sularını eklerseniz hem kendi güzelliğinize hem de tatilinizin güzelliğine güzellik katabilirsiniz.
Biz yörenin yerlisi Öngen ailesine ait ödüllü otel Kaz Dağları Ramada'da kaldık. Yağmurlu bir bahar gününde asla aktivitesiz kalmıyorsunuz.
Termal havuz sonrası güzel bir masaj... Akşamına Ege otlarıyla ve adını aldığı kazların etinin sunulduğu bir yemek... Bir bakmışsınız gece olmuş. Yağmur biraz sakinlemiş ve ateşin etrafına toplanan seyahat severlerle seyat dolu bir muhabbettir başlamış.
ANIT AĞAÇLARIN GÖLGESİNDE
Ertesi gün yine yağmurlu, ama olsun kararlıyız şelaleleri Ege'nin taş evlerle bezeli köylerini göreceğiz.
Giyiyoruz yağmurluklarımızı ve sisli dağların zirvesine doğru oksijeni içimize çeke çeke yola koyulduk.
Sütüven Şelalesi hiç görmediğim kadar çılgın akıyordu. Yalnızlığını büyük bir grupla bozduk ama hiç şikayetçi olmadı çağladıkça çağladı.
Bir bardak sıcak çay eşliğinde suyun sesini dinledik bir süre.
Sonra doğru bin yıllık zeytin ağaçlarının gölgesindeki Zeytinli köyüne.
Bir de küçük bir kültür turu yaptık. Küçük diyorum çünkü bu bölgeyi sakin sakin gezmek için en az bir hafta gerekiyor. Biz Sarıkız Etnografya Galerisi ve Antandros Antik Şehri ile sınırlı kaldık. Ancak buraya bir daha gelinecek o belli...
KUZEY EGE MUTFAĞI'NIN EN GÜZEL LEZZETLERİ
Akşam yemeğimiz Edremit'teki Lokanta Bahar. Sahibi Ekrem Yanbolluoğlu Edremitli.
Yıllarca İstanbul'da yaşamış ve çeşitli dergi ve gazetelerde gastronomi editörlüğü yapmış. Hem bir gazeteci hem de bir Edremitli ev sahibi olarak ağırladı bizi.
Menüde yok yoktu. Bu arada bu yemekler bize özel değilmiş.
Lokantanın menüsü her gün böyle şenlikliymiş. Kuzu etli ve çağlalı enginardan tutun keşkeğe, vişneli yaprak sarmasına, düğün yemeği olarak bilinen iç pilavla doldurulmuş suraya ve tilkişen olarak bilinen yumurtalı arapsaçına kadar her şey vardı sofrada. Tabii gecenin sürprizi kuzu göbeği mantarı oldu. İlk defa yedim bu mantarı ama gerçekten efsane. Sırf bu mantar için bile yağmurlu havada Kazdağları'na gidilir.
SARIKIZ ETNOGRAFYA GALERİSİ
Bölgeyi çok güzel özetleyen küçük bir galeri... Ancak antik şehirlerinden efsanelerine ünlü yazarlarından sanatçılarına yörenin özelliğini taşıyan küçük hediyeliklere kadar bir çok şey sığdırılmış.
Uluslararası bir şirkette yönetici olan Murat Bostancıoğlu, kardeşi Uğur Bostancıoğlu'yla bir araya gelerek Babaları Ali Bostancıoğlu anısına hayata geçirdikleri küçük ama çok faydalı müzeye mutlaka uğramanızı tavsiye ederim.