Tire Belediyesi Kent Müzesi'nde, koleksiyoncu Haluk Perk tarafından açılan 'Ata Yadigarı Kahve Kültürü' sergisi ziyaretçilerini geçmişe götürüyor. Kahve kültürünün tüm detayları ile paylaşıldığı sergi, yaklaşık 6 ay süreyle ziyaretçilerini ağırlayacak. Kahvenin, Türk toplumu için vazgeçilmez olduğunu kaydeden Perk, 'Osmanlı'ya ait objelerle kahvenin Türklere ait olduğunun anlatılması açısından çok önemli bir sergi açtık. Konseptimizde, sadece Osmanlı usulü kahve kültürünü anlatmaya çalıştık. Arap, Avrupa ya da daha değişik unsurları ele almadık. Amacımız, geleneksel Türk kahve kültürünü daha iyi tanıtabilmek" dedi.
SERVİS 16.'NCI YÜZYILDA BAŞLADI
Mis gibi kahve kokularının hissedildiği bu güzel sergiden yola çıkarak geleneksel kahve kültürümüzü daha yakından tanımaya ne dersiniz? Hemen belirtelim ki, Türk kahvesi kültürü ve geleneği, kahvenin İstanbul'da kahvehanelerde servis edilmeye başlandığı 16. yüzyıla kadar uzanmaktadır. Unutmamak lazım, Türk kahvesinin, özel hazırlama teknikleri vardır ve yıllar öncesine dayanan bu teknikler günümüzde hala kullanılmaktadır. Geleneksel yöntemler, sanatsal değeri olan, cezve, fincan, havanlar gibi özel araçların ve gümüş takımlarının gelişimine yol açmıştır. Zaman gerektiren hazırlama teknikleri sayesinde, Türk kahvesi damağınızda uzun süre tadını ve tazeliğini bırakır. Türk kahvesi, diğer kahvelerden daha yumuşak, aromalı ve yoğundur. Kendine özgü olan aroması, telvesi ve köpüğüyle diğer kahvelerden kolayca ayrılır.
KIRK YIL HATIRI VAR
İstanbul'da, dikkat çeken dekorasyonlarıyla, ilk kahvehanelerin açılması bu konuda milat sayılmaktadır. Kahvehaneler o zamanlarda insanların kahve içtiği, sohbet ettiği, haber paylaştığı, kitap okuduğu ve sosyalleştiği yerlerdir. Kahve geleneği başlı başına misafirperverlik, arkadaşlık, nezaket ve eğlence sembolüdür. Tüm bunlar, 'Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır' atasözü ile daha da anlam kazanmıştır. Kahvenin hazırlanma şekli aslında başlı başına yetenek gerektirir. Öncelikle, taze kavrulmuş kaliteli kahve çekirdekleri toz haline gelene kadar, havan veya öğütücü içinde öğütülür. Sonra, isteğe bağlı olarak kahve, soğuk su ve şeker cezveye koyulur. Kahve ocağın üzerine yerleştirilip, yüzeyde köpük oluşacak şekilde pişirilir.
Son olarak, bir bardak su ve Türk lokumuyla servis edilir. Güzel bir tada ulaşmak, kahvenin kavrulma şekli ve derecesi gibi bazı yetenekler gerektirir. Bütün kahve çekirdeklerini eşit bir şekilde kavurup biraz beklemek çok önemlidir. Türk kahvesi hazırlama usulü, genel tüketimin ve kültürel değerin işareti olan, belirli bir tanıtım stratejisi olmadan, aileler ve kahvehaneler tarafından öğrenilir ve sürdürülür. Türk kahvesi, misafirperverlik ve arkadaşlığın işareti olarak sosyal hayatımızda merkezi bir rol oynar. Özel konuklara, saygılarını göstermek için, daha özenli fincanlarla kahve sevisi yapılır. 'Gönül ne kahve ister ne kahvehane, gönül sohbet ister kahve bahane' özdeyişi sosyalleşme açısından toplumda kahvenin önemini açıkça ifade eder. Kahve falı da Türk toplumu için bir eğlence aracıdır.
UNESCO TESCİL ETTİ
Türk kahvesi, nişanlanma törenleri, tatiller, sosyalleşme toplantıları gibi bazı sosyal olayların her zaman vazgeçilmez bir parçasıdır. Yokluk dönemlerinde ise kahve çekirdeğinin yerini nohut, yabani fıstık, tohum gibi sahte tahıl türleri almıştır. Kahve, edebiyattan, şiire, minyatür el sanatlarına, şarkılara ve resimlere kadar sanat hayatımızda da kendine hak ettiği yeri bulmuştur. Hemen belirtelim, Türk kahvesi kültürü ve geleneği 2013 yılı itibariyle ülkemiz adına UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesine kaydedilmiştir.