Takvimler 30 Ekim 2020'yi gösterirken İzmir büyük bir felaketle karşı karşıya kaldı. Pek çok acı yaşandı ama benim için özel biri var ki hiç tanımadığım halde ailemin içine girdi... O felaket günlerinden sonra yazmıştım bu satırlarda Laika teyzeyi. Türkiye'nin ilk tsunami kurbanı Sığacık'ın sığınacak yer bulamamış cennet çiçeği... Tsunami felaketinin ardından geçtiğimiz hafta ilk kez gittim Sığacık'a. Yine Laika teyze için. Onun sukulentleri bizim evde ve benim tanıdığım pek çok kişinin evinde yaşıyordu zaten Laika adıyla ama artık bir yerde daha yaşıyor. Artık o ve çiçekleri bir marka.
YOLU DÜŞEN BİR ÇİÇEK ALSIN
İstanbullu Kazım Eryaşar, Sığacık'a yolu düşüp de bir daha ayrılamayanlardan. Kale içinde aldığı eski bir evi restore ettirip 4 odalı şirin mi şirin bir butik otele dönüştürmüş. İsmini ne koyalım diye düşünürken cennet çiçeği Laika teyze geliyor aklına... Laika hikayesiyle birlikte artık konuklarını ağırlıyor. Çiçekleri ise her konukla birlikte yayılıyor Türkiye'nin dört bir yanına. Kazım Bey, otelin ismini koyduktan sonra yazımı görüp benimle tanışmak, hikayelerimizi buluşturmak isteyince ailece düşüyoruz yola. Sofrada Laika teyzenin oğlu Mehmet ve gelini Sevda da var. Yine hiç tanımadığımız halde sıkı sıkı sarılıyoruz hepsiyle. Laika teyze de gökyüzündeki yıldızların arasından seyrediyor bizi. O melun günü konuşuyoruz. Öğreniyorum ki Laika teyzenin en büyük korkusuymuş boğulmak, yıkanırken bile 3 kişi olsun istermiş başında. Hüzünleniyoruz, bir anda sessizlik çöküyor masaya. Ama diyoruz, "onun bir misyonu varmış: Bu çiçeklerin annesi olmak". Sonra Laika'da bir gece geçiriyoruz. Tam bir Sığacık evi... Onun mahallesinde olmak, hikayesinin karşıladığı otelde kalmak, evlatlarıyla tanışmak iyi geliyor. Ertesi gün Pazar... Bin bir çeşit el işi hediyelik ve Ege yemeklerinin süslediği sokaklarda Laika teyzeyi ilk gördüğümüz sokaktaki evine gidiyoruz. Diğer gelini karşılıyor bizi. Onu anlatıyor... Sokağın sonundaki masmavi denize bakarak bir kez daha şaşırıyorum böyle bir güzellik nasıl olur da alır Laika teyzenin canını... İçimi yine bir hüzün kaplıyor. Ama hayat devam ediyor. Sığacık tüm güzelliğiyle kucaklıyor misafirlerini. Laika ise huzurlu bir gece vadediyor. Laika'ya yolunuz düşerse konaklamasanız bile çalın kapısını, bir kahvesini için. Bir dal çiçek istemeyi de unutmayın. Alın ki Laika teyze her eve girsin, parça parça çoğalsın...
BURCU ILGIN YAZDI