Dünyada yapılan kapsamlı bir araştırma, 15 ila 24 yaş arasındaki gençlerin, önceki nesillere kıyasla belirgin şekilde daha az mutlu olduklarını ortaya koydu. Uzmanlara göre bunun en önemli nedenlerinden biri, sosyal medyanın gençlerin hayatındaki baskın rolü. ABD'li genel cerrah Dr. Vivek Murthy, araştırma sonuçlarını değerlendirirken Z kuşağının "erken bir orta yaş krizi" ile karşı karşıya olduğunu belirtti. Dr. Murthy, gençlerin sürekli sosyal medyaya maruz kalmasının ruhsal dengelerini olumsuz etkilediğini ve bunun "görmezden gelinemeyecek bir halk sağlığı krizi" haline geldiğini söyledi.
BENLİĞİ ZEDELİYOR
Murthy, sosyal medyanın gençler üzerindeki etkilerini "çocuklara güvenliği kanıtlanmamış bir ilaç vermeye" benzetti. Uzman, sosyal medya şirketlerinin platformlarını güvenli hale getirme konusunda yeterli adım atmadığını, hükümetlerin de bu konuda düzenleme getirmekte yavaş kaldığını vurguladı. Guardian'a konuşan Murthy, "Bu platformların gençler için güvenli olduğuna dair elimizde hâlâ somut bir veri yok. Aksine, kaygı, yalnızlık ve özgüven sorunlarının arttığına dair güçlü kanıtlar mevcut" dedi. Araştırmaya göre ABD'li gençler günde ortalama beş saatlerini sosyal medyada geçiriyor. Katılımcıların üçte biri ise hafta içi geceleri gece yarısına kadar cihaz başında kalıyor. Uzmanlara göre bu durum yalnızca uyku düzenini değil, ruhsal dengeyi ve akademik performansı da olumsuz etkiliyor. Dr. Murthy, "Sosyal medya, gençlerin karşılaştırma baskısı altında ezilmesine neden oluyor. Beğeni sayıları ve takipçi yarışları, özellikle ergenlik dönemindeki bireylerde benlik algısını zedeliyor" diye konuştu. Uzmanlar, sosyal medyanın gençler arasında "bağımlılık düzeyinde bir kullanım" haline geldiğini, bunun da sosyal ilişkilerden akademik başarılara kadar birçok alanda olumsuz sonuçlar doğurduğunu vurguluyor. Rapor, sosyal medyanın kontrolsüz kullanımının yalnızca bireysel değil, toplumsal ölçekte bir sorun haline geldiğini ortaya koyuyor. Dr. Murthy'ye göre, "Z kuşağının mutluluğu" artık sadece bireysel tercihlerle değil, dijital çağın dayattığı yaşam biçimiyle de şekilleniyor.

