Atatürk araştırmacısı Eriş Ülger, "K.Atatürk" imzasının, Ata'nın manevi kızı Sabiha Gökçen'in dizaynı olduğunu ileri sürdü
Atatürk araştırmacısı ve "Zaferin Gölgesinde Latife Hanım" gibi pek çok esere imzasını atan Eriş Ülger, Gazi Mustafa Kemal'in, "K.Atatürk" imzasıyla ilgili 76 yıldır perde arkasında kalan önemli bir ayrıntıyı ortaya çıkardı. Ülger'in o dönemle ilgili kayıtlara ve özel notlara göre, "K.Atatürk" imzasının mimarı manevi evlat Sabiha Gökçen.
Ülger'n verdiği bilgelere göre imzaya götüren yol, bir devrimle başlıyor. 24 Kasım 1934'te kabul edilen ve 27 Kasım 1934'te de Resmi Gazete'de yayınlanarak yürürlüğe giren Soyadı Kanunu ile Gazi Mustafa Kemal Paşa 'Atatürk' soyadını alıyor. Yazar Eriş Ülger, imza olayını şöyle aktardı:
SABİHA GÖKÇEN SOFRADA: Atatürk, soyadını aldığının ertesi akşamı Başbakan İsmet (İnönü) Paşa'yı, Genel Kurmay Başkanı Mareşal Fevzi (Çakmak) Paşa'yı, Meclis Başkanı Kazım (Özalp), Salih (Bozok), Falih Rıfkı (Atay), Ruşen Eşref (Ünaydın) beyleri ve birkaç arkadaşını da Çankaya Köşkü'ne akşam yemeğine davet ediyor. Gazi, sofrada soluna İsmet, sağına da Fevzi paşaları alarak hem yemeğe hem de gecenin sohbetine başlıyor. Gazi'nin çok sevdiği manevi kızı Sabiha (Gökçen) Hanım da sofrada Ata'nın tam karşısındaki sandalyede yerini alıyor.
DENEME ÇALIŞMASI
İSMET İNÖNÜ'DEN İMZA SORUSU: İnönü, Atatürk'e dönüyor ve "Ben adımın arkasına sadece İnönü'yü ilave edeceğim, siz imza konusunda ne düşünüyorsunuz?" diye soruyor. Atatürk, bu soru üzerine gözlerini oturduğu yerden konuşmaları dikkatle dinleyen Sabiha Hanım'a çeviriyor.
BİNLERCE DENEME: Sabiha Hanım, Gazi'ye Atatürk soyadının verileceğini duyduğu günden beri gece gündüz Atatürk imzası ile ilgili olarak çalışıyor. Binlerce Atatürk imzası denedikten sonra beğendiklerini de özenle bir beyaz kağıtlara yazarak dosyasına koyuyor. Atatürk, bu çalışmaya gönderme yaparak Sabiha Hanım'a soruyor:
ÇOÇUK HAZIRLADIĞIN SÜRPRİZ NE: "Çocuk kaç gündür elinde kağıt kalem durmadan dinlenmeden bir şeyler yazıyordun, neydi onlar. Hem sofraya inmeden önce bana bir sürprizin olduğunu söylemiştin. Şimdi söyle bakalım o karaladığın şeyler ve sürprizin neydi?"
TERLERE BOĞULUYOR. Sabiha Hanım hem heyecanından, hem de mutluluğundan alnında beliren terleri elindeki peçete ile silerken, Gazi'nin müsaadesini alarak mahcup bir ses tonu ile şöyle diyor: "Sevgili Paşam, haddim değil ama sizden müsaade almadan yaklaşık bir haftadır, Türk ulusunun size armağan ettiği Atatürk soyadını kağıtlara dökerek imza numuneleri hazırladım belki çok çocukça ama kendime göre beğendiklerimi de dosyama koydum."
MEMNUN KALIYOR
KIZIMIN ÇALIŞTIĞI İMZALAR: "Peki çocuk, ver bakalım o dosyayı neler yazmış neler çizmişsin görelim. Kim bilir içinden belki de birini beğeniriz. Arkadaşlar sizler ne diyorsunuz? Kızımın çalıştığı Atatürk imzalarına bir göz atalım mı?" diyor.
ATA'NIN HAYRETİ: Atatürk, beyaz kağıtlar üzerine yazılmış olan imza sirkülerini inceledikçe yüzündeki sevecen ifade tebessüme, tebessüm hayrete, hayret mutluluğa dönüyor. Saatler gibi geçen dakikalardan sonra Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Sabiha Hanım'ı yanına çağırıyor. Parmağını sadece Sabiha Hanım'ın görebileceği bir tarzda imzalardan birisinin üzerine koyduktan sonra şöyle der: "Bak çocuk. Misafirlerimiz gittikten sonra bu imza üzerinde bu gece beraberce çalışalım, ondan sonra kararımızı veririz. Ne dersin?" Gerçekten o gece, Gazi ve Sabiha Hanım beraber sabaha kadar imza ile ilgili olarak çalışırlar ve sabah tan yeri ağarırken, Mustafa Kemal Paşa'nın "K.Atatürk" imzası da güneşle birlikte doğar.
'Atatürk'ün imzasını Çerçiyan tasarladı' iddiası çok tartışılmıştı
Atatürk'ün imzası ile ilgili tartışmalar bundan önce de yaşanmıştı. Atatürk'ün imzasının tasarımını yapan kişinin Robert Koleji'nde öğretmenlik yapan ve tam adı Hagop Vahram Çerçiyan olduğu iddia edilmişti. Çerçiyan, Türkçe'ye yaptığı katkılardan dolayı Atatürk tarafından kendisine "Dilaçar" soyadı verilmişti. Agop Dilaçar olarak da tanınan Çerçiyan ile ilgili tartışmayı ilk başlatan da ünlü yazar Aziz Nesin'di. Nesin, yazdığı bir yazıda, "Atatürk'ün imzasını başkasından kopya etmesine bozuluyorum. Atatürk imzasını bir başkasına attırır, ondan kopya eder, bir Ermeni imzasıdır" demişti. Hayat Mecmuası'nın 25 Kasım 1971 tarihli sayısında Ertuğrul Zorlutunan'ın, "Atatürk İmzasını Nasıl Seçti ?" adlı yazısında da şöyle deniyordu: "Atatürk, yeni harflerin kabulünden sonra Çerçiyan adındaki bir Ermeni yurttaşımızın 5 imza örneği arasından kendi denemelerine en uygun olanını beğendi."
