Siyasi partilerin temsilcileri, başörtüsü sorununun çözümü için Meclis'te ön görüşmelere başladığı saatlerde Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya 5 sayfalık bir açıklama yaparak, "Yükseköğretim kurumlarındaki öğrencilerin giyimlerini düzenlerken türban kullanımına dinsel inanç nedeniyle geçerlilik tanımak, kamu hukuku alanındaki bir düzenlemeyi dinsel esaslara dayandırma suretiyle laiklik ilkesine aykırılık oluşturur" uyarısında bulundu. Siyasi partilerin faaliyetlerini denetleme görevi bulunduğunu ve bu yetkisini anayasadan aldığını hatırlatan Başsavcı'nın, açıklamasının sonundaki, "Bundan sonraki siyasi, toplumsal, kurumsal, ekonomik ve hukuki sorumluluk tüm siyasi partilere aittir" cümlesi "kapatma davası uyarısı" olarak yorumlandı. Anayasa Mahkemesi, Danıştay ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarından örnekler veren Yalçınkaya'nın kritik cümlesi açıklamaya şöyle yansıdı:
"Belirtilen ilke ve kararlar ışığında, bir hukuk devletinde bu konudaki düzenlemelerin, yargı kararlarına aykırı olarak gerçekleştirilemeyeceği ve özellikle 2547 sayılı Yükseköğretim Yasası'yla bu Yasa'ya dayanılarak çıkarılacak düzenlemelerde yüksek yargı organlarının kararları ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına uygunluk gözetilmesi gerektiği gibi yürürlüğe konulacak yeni kuralların da bu metinlere aykırı olamayacağı, bundan sonraki siyasi, toplumsal, kurumsal, ekonomik ve hukuki sorumlulukların tüm siyasi partilere ait olacağı, üstün değerler taşıyan, objektif ve tarafsız düşünen, hukuk devletine bağlı yüce Türk Milletinin bilgisi dahilindedir."
ANINDA YANIT
Yalçınkaya'nın açıklamasına AK Parti Grup Başkanlığı da yazılı açıklama ile yanıt verdi. AK Parti'nin açıklamasında, "TBMM'de görüşmelerin içeriğini hedef alan ve kuvvetler ayrılığını yok sayan açıklama parlamenter demokratik rejime açık bir müdahale niteliğindedir. Hiçbir kişi, organ ve makam TBMM'ye emir ve talimat veremez" denildi.
Yargı yetkisini kullananların görevinin kanun koymak değil TBMM tarafından kabul edilen yasaları uygulamak olduğunun vurgulandığı açıklamada, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı önleyici bir yargısal yetkiye sahip değildir. Yüksek yargıda güçlü pozisyonlara aday konumunda bulunanların kendilerine destek sağlamak üzere TBMM'yi ve siyaset kurumunu hedef alan açıklamalar yapmaları kabul edilemez. Hiçbir kişi, organ veya makam TBMM'ye emir ve talimat veremez" görüşü dile getirildi.
