Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ''Türkiye
olarak bizim PKK terör örgütüyle PYD'nin oradaki (Suriye'nin kuzeyi) işbirliğine
tabii ki sıcak bakmamız mümkün değil. Buradaki yapılanma, oradaki Kürtlerin bir
yapılanması olarak değerlendirilemez. PKK terör örgütüyle PYD'nin bir
yapılanmasıdır ki bu tabii hassas dengelerimiz arasında yer alacaktır ve şu anda
da yer almaktadır. Bunun değerlendirmesini yapmak durumundayız. Burada kalkıp da
bu oluşuma 'eyvallah' edecek halimiz yok'' dedi.
Başbakan Erdoğan, bir televizyon kanalının ''Sansürsüz Özel'' isimli programına konuk oldu.
Canlı yayında gazetecilerin gündemdeki konulara ilişkin sorularını cevaplayan Erdoğan, Suriye'deki son gelişmelere ilişkin bir soru üzerine, Beşşar Esed'le yakın zamana kadar yakın ilişki içinde olduklarını hatırlattı. Esed yönetimini, ''Göreve geldiğimiz andan itibaren ailece hukuk geliştirdiğimiz bir yönetim'' olarak nitelendiren Erdoğan, Arap Baharı sürecinin başlamasıyla birlikte Beşşar Esed'e uyarılarda bulunduğunu kaydetti. Asi Nehri üzerindeki dostluk barajının temel atma töreninde kendisine Arap Baharı'nın Suriye'ye olası yansımaları üzerine uyarılarda bulunduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, ''2011'in yılbaşında. Kendileriyle üç-üç buçuk saatlik baş başa görüşmemiz oldu ki bu gelişmeleri orada zaten görüyorduk yani Suriye için de olumsuz bir gelişmenin başı olabilir diye. Kendileri de buna hak vermiyor değildiler, hak veriyorlardı. Ne yapabiliriz bunları da kendileriyle konuştuk'' diye konuştu.
"PYD'NİN ORADAKİ İŞBİNLİĞİNE SICAK BAKMIYORUZ"
''Şu anda gelinen nokta itibariyle Esed artık bu işin hakimiyetini,
yönetimini tamamen kaybetmiş durumda'' diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
''Şu anda muhalif güçler duruma hakim. Türkiye'de de ne yazık ki malum
medya özellikle Esed'in oradaki Kürtlere bırakarak terk ettiği yerleri, adeta
'orada da bir Kürdistan devleti kuruldu ve kuzeyde bir Kürt devleti' filan gibi
yazmaya başladılar, hemen böyle bir adım atıyorlar. Yapıya baktığımız zaman orada
çok ilginç bir durum söz konusu. Özellikle de Afrin'e kadar bölge Kamışlı'dan o
bölgede... Kobani bölgesi falan tabii buralar hassas fakat Türkiye olarak bizim
PKK terör örgütüyle PYD'nin oradaki işbirliğine tabii ki sıcak bakmamız mümkün
değil. Buradaki yapılanma, oradaki Kürtlerin bir yapılanması olarak
değerlendirilemez. PKK terör örgütüyle PYD'nin bir yapılanmasıdır ki bu tabii
hassas dengelerimiz arasında yer alacaktır ve şu anda da yer almaktadır. Bunun
değerlendirmesini yapmak durumundayız. Burada kalkıp da bu oluşuma 'eyvallah'
edecek halimiz yok.''
"BÖLÜNME MEZHEPLER ÇATIŞMASI GETİREBİLİR" Erdoğan, daha önce söylediği ''Suriye'de bir kadastro çalışması
yaptırmayız'' sözünün hatırlatılması ve Suriye'nin bölünmesine yönelik
senaryoların sık sık gündeme gelmeye başladığının anımsatılması üzerine, şöyle
konuştu :
''Bizim bu konudaki hassasiyetimiz; Suriye'nin bölünmesini gerçekten arzu
etmiyoruz. Böyle bir şeyi istemiyoruz. Bunu Irak için de söyledik. Eğer Suriye
bir bölünmeye giderse bu yarın orada bir mezhepler çatışmasını getirebilir. Bu
mezhepler arasında hangisi daha güçlüdür o ayrı bir konu ama böyle bir mezhepler
çatışması yarın etnik çatışmadan farklı bir şekilde gelişir ki Suriye'nin
geleceği açısından şu anda ifade edilemeyecek zorlukları ortaya koyar böyle bir
şeyi de arzu etmeyiz.''
Başbakan Erdoğan, ''Kuzey'de oluşacak bir yapılanma bizim için bir terör yapılanmasıdır. Böyle bir terör yapılanmasına da sıcak bakmamız mümkün değildir'' dedi. Erdoğan, ''sıcak bakmamak ne demek, yani ne yapılabilir?'' sorusu üzerine, ''Bu konuyla ilgili olarak şu anda bizde 45 bine yakın göçmen var. Bu konuda atılacak adımlarda değerlendirmelerde, şu anda muhalif güçler Kuzey'de bir yapılanmaya sıcak bakmadıkları gibi biz orada muhalif güçlerin bu yaklaşımını destekleriz. Olacak olan budur'' karşılığını verdi.
"PATRONAJ DERDİMİZ YOK"
Başbakan Erdoğan, İran, Suriye, Irak'taki Kürt varlığının hatırlatılması ve ''Bu üç ülkedeki Kürt varlığı bizim için can sıkıcı bir hal alabilir mi?'' sorusunun yönetilmesi üzerine şu değerlendirmeyi yaptı : ''Türkiye'nin patronajında ifadesini paylaşamam. Böyle bir patronaj derdimiz yok ama Türkiye'nin şu anda kendi bünyesinde sıkıntı oluşturacak bir terör eyleminin eğer bir yeri kaşıyan yapısı bir yerde oluşuyorsa oraya da tabii ki müdahale etmek bizim en tabi en doğal hakkımızdır. Çünkü sonunda kendi iç bünyemizi, iç huzurumuzu tehdit eden bir adım olur ki böyle bir adıma bizim 'eyvallah' dememiz mümkün değil. Şu anda attığımız ve atmakta olduğumuz adımlar buna yöneliktir. Örneğin ben önümüzdeki hafta Dışişleri Bakanımı Kuzey Irak'a gönderiyorum. Gidip orada bu durumları onlarla en üst düzeyde görüşmek suretiyle bu hassasiyeti kendileriyle daha önce de görüştük ancak durum şu anda çok farklı bir noktaya gelmiştir. Bu konudaki hassasiyetler, verilen sözler veyahut da yol haritası istikametinde yürümesinin gereğini onlarla paylaşmak...
Eğer bu böyle paylaşılırsa bölge o zaman bir huzur bölgesi olur ama aksi takdirde 'Kürt varlığı yok edilsin, Kürt varlığına tahammül edemiyoruz' Türkiye olarak asla bizim böyle bir endişemiz, sorunumuz yok. Kürt halkı da Türk halkıyla kardeştir. Şu ana kadar iç bünyemizde olan bu kadar benim Kürt kardeşim var vatandaşım var. Bunlarla bizim aramızda yaşanan bir sıkıntı yok ki terör örgütünün dışında. Terör örgütü de zaten bunu iyi bildiği için sürekli dikkat ederseniz, terör örgütünü sahiplenemediği için terör örgütünün temsilcisi konumunda olan parti Kürtlerin temsilcisi olduğunu söylemek gibi bir adımla ortaya çıkıyor. Veya terör örgütü bunlar ortaya çıkıyor.'' Değerlendirmesinin devamında ''Suriyeli teröristler'' konusuna değinen Erdoğan, şunları kaydetti: ''Suriyeli teröristler, işte şu anda ortada. Şu anda Suriye'ye gönderilen teröristler, ağırlıklı olarak Suriyeli teröristler ve bu Suriyeli teröristler de Kuzey Suriye'ye gelmiş durumda. Son olarak söylenen şu ifade çok daha çirkin; 'Biz Kuzey Irak'ta bunlara eğitim verdik ve bu eğitim neticesinde şimdi onları geri gönderiyoruz' yaklaşımları bu işin çok daha farklı boyutlara doğru gittiğini gösteriyor. Buraya da seyirci kalmak mümkün değil.''