Zafer ŞAHİN/HABER ANALİZ
CHP'nin dün gerçekleşen İl Danışma Kurulu toplantısında adeta itiraf rüzgarları esti. Ben en çok Alaattin Yüksel'in "Benim adayım Aziz Kocaoğlu değildi, Kocaoğlu'nun adayı da kendisi değildi. Kocaoğlu'nu aday olmaya Kemal Kılıçdaroğlu zorladı" itirafını tuttum. Bütün samimiyetimle söylüyorum Yüksel çok zeki bir politikacı. Herkesin bildiği, nasıl işlediğine bizzat şahit olduğu bir süreci öyle bir anlatıyor ki, insan "Acaba gerçekten böyle mi olmuştu" diye düşünmeden edemiyor. Meğer, Kocaoğlu aday olmayı hiç istememiş, Kılıçdaroğlu zorlamasa köşesine çekilip emekliliğin tadını çıkaracakmış. Zaten, en yakın arkadaşı Alaattin Yüksel bile onun aday olmasını istemiyormuş!
Kılıçdaroğlu istemiyordu
Yüksel'in siyasi tarihe geçmeye aday itirafları bunlarla da sınırlı değil. Yerel seçim sürecinde Kocaoğlu, kimlerle çalışmayacağını genel merkeze iletmiş, hatta bazı belediye başkanlarının aday gösterilmeyeceğine dair söz almış. Buna rağmen MYK'dan öyle bir liste çıkmış ki, Alaattin Yüksel bile şaşırmış! Sonrasını zaten biliyoruz. MYK'dan çıkan o liste Parti Meclisi'nde neredeyse tamamen değişti.
Yüksel'in aslında bu itiraflarda bulunması gayet yerinde olmuş. Hepimizin hafızalarımızı tazelemesine yardımcı oldu. Benim de aklıma bizzat şahit olduğum, duyduğum bazı gerçekler geldi. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, kesinlikle ama kesinlikle Aziz Kocaoğlu'nun yeniden aday olmasını istemiyordu. İki aday adayına seçime 6 ay kala Büyükşehir için çalışma talimatı verdi. Hatta bir eski bakan, Kılıçdaroğlu'nun kendisine "Aziz Bey'e bir dostu artık çekilmesi gerektiğini uygun bir dille anlatsın" dediğini bir internet sitesindeki köşesinde yazdı.
Hedefte Güler vardı
CHP'nin İl Danışma Kurulu toplantısında söz alan hemen herkes yerel seçimde alınan sonucun başarısız olduğunu itiraf etti. Alaattin Yüksel'den Oğuz Oyan'a, Musa Çam'dan Ali Engin'e, Birol Soylu'dan Sabri Ergül'e kadar... Başarısızlığın ilk 3 nedeni ise; aday tespitindeki yanlışlar, parti içi tartışmalar ve Birgül Ayman Güler'in seçime bir hafta kala Hakan Tartan'a yaptığı ziyaret olarak sıralandı. Hiçbir konuda anlaşamayan CHP'lilerin Birgül Ayman Güler'le ilgili kullandığı ifadeler, ulusalcı vekilin partisiyle yol ayrımına geldiğinin de işareti gibi algılanabilir.
Sevgisizlik
Dünkü toplantının basına açık bölümünde Aziz Kocaoğlu'nun yaptığı konuşmada bir ayrıntı dikkatimi çekti. Aslında CHP'nin en temel sorununu dile getirdi Kocaoğlu. Başkan'ın, "Beni beğenmeyebilirsiniz, hatta sevmeyebilirsiniz ama birlik ve beraberliği sağlamaya ihtiyacımız var" sözleri CHP'nin neden bir türlü iktidar olamadığının cevabıdır. CHP'de çok yoğun bir sevgisizlik var. Sevginin olmadığı yerde başarı da olmaz. CHP Genel Başkan Yardımcısı Aytun Çıray'ın, "Yaşanan süreçte mutlaka hatalar olmuştur. Ama geçmişe takılmayıp, ileri bakmalıyız" sözlerinin de altını çizmek gerekiyor. CHP'de sen-ben kavgası, sevgisizlik varoldukça iktidar hep hayal olarak kalacaktır.
Cemaat eleştirisi
Toplantıda parti içi muhalifler İl Başkanı Ali Engin'e yerel seçimdeki cemaatle ilgili açıklamaları üzerinden yüklendi. Özellikle Birol Soylu'nun, "Cemaati ayakta alkışlayan bir CHP İl Başkanı olamaz" sözleri ilginçti. Soylu, kendilerinden öneri isteyen Ali Engin'e "Önerimiz bir an önce istifa etmesi" dedi. Engin'e bir eleştiri de selefi Tacettin Bayır'dan geldi. Bayır, halefini "CHP İl Başkanı her aklına geleni söyleyen adam değildir. Genel Başkanı temsil eder. Fethullah'ı övmez. Aklına esince 'Gerekirse 50 bin kişiyi partiden atarım' diyemez" sözleriyle eleştirdi. Bütün bu açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, CHP adeta kaynayan bir kazan gibi. Ağustos'taki Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra İzmir'de kesin ve büyük hesaplaşmanın yaşanacağı bir kongre kaçınılmaz görünüyor.
