ÇANKAYA SANCILARI / EROL MARAŞLI'NI KALEMİNDEN
İşte bu yazı dizisi bu sancıların ve savaşların hikayesidir. Ankara'nın Çankaya'sı daima cumhurbaşkanlığı ile anılmış ve özdeşleşmiştir.
Cumhuriyetimizin 12'nci cumhurbaşkanını seçmeye hazırlandığımız şu günlerden geriye dönüp baktığımızda on bir cumhurbaşkanımızın 6'sı asker kökenlidir: Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay, Fahri Korutürk, Kenan Evren. İkisi darbe sonrası ele geçirdikleri Devlet başkanlığı koltuğundan Çankaya'ya cumhurbaşkanlığı köşküne gitmişler, Gürsel Paşa ile Evren Paşalar... İlk sivil kökenli cumhurbaşkanı Mahmut Celal Bayar'dır; O'da bir askeri darbeyle devrilip, idamla yargılandı. Diğerler siviller ise; Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer ve Abdullah Gül'dür!
M. Kemal Atatürk ve İsmet İnönü/Paşa'nın rakipsiz oluşları tercihleri kolaylaştırmış, onların tarihi kişiliği ve cumhuriyeti kuran kadro'nun içinde yer almaları, devlet erkini elinde tutan bu iki ismi tartışma ortamına götürmeden adeta seçimden öte atamayı andıran bir tarzla Çankaya'ya oturtmuştur.
DÖRTLÜ TAKRİR
CHP'nin dünyadaki gelişmelere kapalı yapısı ve uyguladığı despot siyasetinden memnun olmayan CHP milletvekilleri Ali Adnan Menderes, Prof.Dr. Mehmet Fuat Köprülü eleştirileri ve gazetelere yazdıkları yazılar sebebiyle CHP'den ihraç edilirler. Arkasından Bekir Refik Koraltan da partiden kovulur. Atatürk'ün son başbakanı Mahmut Celal Bayar da istifa ederek bir takrir yayınlarlar: bu tarihimize dörtlü takrir olarak geçer! Ortalık ayağa kalkar; halk kitleleri beklenti içine girerler. CHP'den ayrılan; İzmir milletvekili Mahmut Celal Bayar, Aydın milletvekili Ali Adnan Menderes, İstanbul milletvekili Ord.Prof. Dr. M. Fuat Köprülü, İçel/Mersin milletvekili Bekir Refik Koraltan'ın kurduğu Demokrat Parti/DP; çok partili hayata geçişten sonraki, 1950'de yapılan ilk şaibesiz ve demokratik seçimde tek başına iktidar olur. Demokrat Parti/DP yüzde 52.67 oy oranı ve 415 milletvekili ile sandıktan birinci çıktı.
Milli Şef İsmet İnönü/Paşa'nın partisi CHP ise 487 sandalyeli meclise ancak 69 milletvekili ile girebildi.
Seçimden sonra Aydın Milletvekili Adnan Menderes; DP Genel Başkanı Celal Bayar'ın genel merkezdeki makam odasının kapısını çalar ve aralarında seçim analizi yapıldıktan sonra Menderes sözü cumhurreisliği/ cumhurbaşkanlığı seçimine getirerek;
"Efendim partimiz cumhurreisliğine sizi tensip ettiler/ uygun gördüler." dedi.
Menderes bu sözü söylerken hissiyatını değil, milletvekilleri ile yaptığı görüşmelerden ve kurucu dört üyenin görüşünü aldıktan donra teklifi götürüyordu.
Celal Bayar gülerek teşekkür eder.
Menderes'in bir de ricası vardır;
" Efendim! bir de maruzatım/yüksek mevkideki birine arz etmek/ var!"
Celal Bayar; Menderes'in bakanlık talebinde bulunacağını sanarak,
"Buyurun Adnan beğ!" der.
" Efendim! tensip buyurursanız/uygun görürseniz/, Fuat Köprülü hocayı da başvekil/ başbakan olarak görmek istiyoruz..."
Celal Bayar yine gülümseyerek,
" Hayır Adnan beğ! Başvekil siz olacaksınız!" diye yanıt verince, Menderes yerinden kalkamaz. Sonra sevinç ve tereddüt ile karışık bir duygu ile ayrılır.
Celal Bayar; TBMM'nin 22. Mayıs 1950 tarihinde yapılan oturumuna katılan 453 milletvekilinin 387 oyuyla 1.nci turda cumhurbaşkanı seçildi.
Üçüncü iktidar dönemini yaşayan DP iktidarı, 27 Mayıs 1960 ihtilali ile alaşağı edildi. Darbeyi yapan subayların kurduğu Milli Birlik Komitesi; ihtilalin liderliğine getirdikleri Kara Kuvvetler Komutanı orgeneral Cemal Gürsel'i devlet başkanı olarak ilan ettiler. Bir süre böyle idare edildi. Gürsel Paşa ilk konuşmasında verdiği sözü tutarak 1961 yılında siyasi partilerin kurulmasına izin verdi ve partiler kuruldu. 15 Ekim 1961 tarihinde yapılan genel seçimde ihtilalden sonra kapatılan DP'nin devamı olduğunu dillendiren Adalet Partisi/AP yüzde 34.78 oy oranı ile 158 milletvekili, yine DP seçmenine göz kırpan Yeni Türkiye Partisi/DP yüzde 13.72 oy oranı ile 65 milletvekili, Osman Bölükbaşı'nın CKMP'si yüzde 13.95 oy oranı ile 54 milletvekili, İsmet İnönü'nün CHP'si ise beklediğini alamadı ve yüzde 36.72 lik oy oranı ile 175 milletvekili çıkartabilmişti. Seçimden önce hazırlanan Anayasaya göre ikinci bir meclis daha kuruluyordu: bunun adı SENATO idi. 150 üyeli senatoda AP 71, CHP 36, YTP 27, CKMP ise 16 kişi ile temsil ediliyordu.
1960 İHTİLALİNİN GETİRDİKLERİ
Bu tablo İsmet Paşa'yı memnun etmediği gibi askerleri de memnun etmedi. Daha sonra darbe teşebbüslerinde adı sıkça duyulacak olan Kur. Alb. Emin Aytekin anlatıyor: "Seçim neticeleri gelmeye başladığı zaman şoke olmaya başladık. Gece yarısına doğru artık neticeler belli olmaya yüz tutmuştu. Ordu kumandanı beni aradı 'ne oluyoruz, nereye, ne neticeye gidiyoruz' diye sordu. O da çok üzgündü. Bu bir karşı ihtilal olarak nitelendiriliyordu." Evet! darbeyi yapan irade Demokratik bir seçim sonucunu "karşı ihtilal olarak" kabul ediyordu.. Etseler de etmeseler de meclis teşekkül ettiğine göre ilk iş cumhurbaşkanı seçimiydi. Acaba cumhurbaşkanı kim olacaktı?
İhtilalciler Gürsel Paşa'yı istiyordu
Gürsel Paşa'nın anlatımıyla "İsmet Paşa gerdeğe girmeye hazır bir gelin" gibiydi. İhtilalciler ise; Gürsel Paşa'yı istiyorlardı. Gürsel Paşa'nın da bu makamı kimseye kaptırmaya niyeti yoktu. AP genel başkanı /eski genel kurmay başk. Em. org./ Ragıp Gümüşpala da sayısal üstünlüğüne güvenerek kendisi Çankaya'yı düşünüyordu. Ama ordu içindeki darbe yanlısı cuntalar iktidarı teslim etmemek için yeni bir darbe peşindeydiler. Hatta seçimleri bile iptal ettirmek istiyorlardı. Gürsel ve İsmet Paşa'nın dik durmasıyla ve bazı tavizlerle olay; 21 Ekim protokol'u ile aşıldı.
Cumhurbaşkanlığı kulisi başladı: İsmet Paşa, Gürsel'in adaylığı karşısında geri adım atarak başbakanlığa razı oldu. Tam bu sırada AP listesinden bağımsız senatör seçilen anayasa hukuku Prof'u Ali Fuat Başgil; eski demokratlar, Adalet Partisi, Yeni Türkiye Partisi ve Cumhuriyetci Köylü Millet Partisi tabanında sevilen ve saygı duyulan bir isimdi: Yassıada mahkemelerinde yargılanmış ve aklanmıştı. Yazılarıyla DP'li kitlelerini yüreklendiriyor, 27 Mayıs İhtilali'ne ve ihtilalcilere karşı kamuoyu oluşturuyordu... Bunlardan gelen yoğun istek üzerine o sırada bulunduğu İsviçre'de adaylığını ilan etti. Sağ kesim gazeteleri kendisine olağanüstü destek veriyorlardı. Son Havadis gazetesinde başyazarlık yapan ünlü romancı Peyami Safa başta olmak üzere gazete yöneticileri Gökhan Evliyaoğlu ve Hami Tezkan bu işin silahşorluğuna soyunmuşlardı: yazdıkları yazılar ve gazetedeki yayınlarıyla Başgil'i AP, YTP, CKMP milletvekillerine ve senatörlerine, ısındırmaya, oylamanın firesiz geçmesine gayret ediyorlardı. Yapılan hesaplara göre Meclis'te yapılacak bir oylamada Cemal Gürsel Paşa'nın cumhurbaşkanı seçilmesi imkansız gibiydi... Başgil hoca hemen Ankara'ya gelmek üzere yola çıktığında adaylığın elinden kaçtığını göre AP genel başkanı Gümüşpala Başgil aleyhine yoğun bir kampanya başlattı: Başgil ve taraftarları için "bunlar hala şeriat peşindeler. Laiklik ile de ilgileri yoktur. İslam devleti kurmak istiyorlar. Memleketi çağdışı bırakacaklar, karanlığa götürecekler dedikodusu yayıldı. Buna rağmen AP meclis grubu Başgil'i aday gösterdi.
YARIN: ZİNDE KUVVETLER DEVREDE
