Konuk yazar Selahattin Gezer yazdı...
İnsan, zihninde hayali yolculuklar yaparak hem çok uzaklara hem de en yakın yerlere anında ulaşabilir. Ama aslında en uzun mesafeli yolculuk, insanın kendi iç dünyasında yaptığıdır. Ortalama 70-80 kiloluk bir bedende, öyle büyük bir evren taşır ki insan, inanılmaz bir hızla geçmişine gidip gelir. Çocukluğuna, gençliğine, öğrencilik veya askerlik yıllarına, evliliğinin ilk anlarına, çocuklarının doğduğu güne, gurbette ilk izlediği gün batımına ve dostlarla yaptığı unutulmaz sohbetlere saniyeler içinde gidip gelir. Bütün bunlar, Allah'ın ne kadar büyük bir güce, ilme ve iradeye sahip olduğunu gösterir.
Kainatta yeni yıldızlar doğarken, insanın hayal galaksilerinde de yeni duygular ve düşünceler filizlenir. İnsan, dış dünyayı, yani görünen evreni tam olarak anlamadan kendi iç evrenini anlayamaz. Her an, adeta yıldızlararası seyahatler gibi düşünceler arasında yolculuk yapar. Bazen olumsuz düşüncelerin kara deliklerine düşer, bazen de huzur veren düşüncelerin güneşiyle aydınlanır. Bu yolculuklar sırasında, ne kadar büyük bir alemin içinde olduğunu tam olarak kavrayamaz.
GÖNÜL GALAKSİSİ
Görünen alemin ötesindeki mutlak kudret sahibini ve ilim sahibini anlamak gerekir ki, insan kendi ruh ve düşünce galaksisinde gezerken Allah'ın büyüklüğünü fark edebilsin. Küçücük bir kafada, küçücük bir kalpte ve gönülde bu kadar çok düşünce ve duygunun olması insana "Fesubhanallah" dedirtir. Maalesef, yaşadığımız bu anların değerini çoğu zaman bilemiyoruz. Oysa insan tek başına kaldığında bile bütün alemleri gezer, düşüncelerin verdiği hazla adeta sarhoş olur. Bu yolculuklar ona hayranlık verse de, bazen sahip olduklarının kıymetini unutturabilir. Düşünmeden yapılan hatalar da bunun bir sonucudur.
Hayal galaksisinde yolculuk yaparken özel bir uzay kıyafetine, rokete veya uzay aracına ihtiyacınız yoktur. Tek gereken, güzel şeyler düşünmeyi ve tefekkür etmeyi bilmektir. İnsana verilen bu yetenek, tevhid yolculukları yapması içindir. Bu yolculuklarda, bize güç verecek ve ruhumuzu besleyecek olan, kulluk roketleridir. Bu roketlerle, hiçbir çaba harcamadan hayal ve tefekkür yıldızlarına doğru seyahat ederiz. Bütün bu yolculuklar, Allah'ın kudreti sayesinde gerçekleşir. Çünkü basit bir et parçasının içinde böylesine olağanüstü bir faaliyet olması mümkün değildir.
İÇ ALEMDE YOLCULUK
İnsan, olgunlaşmak için kendi iç dünyasında yolculuklar yapmalıdır. Bu yolculukları yapanlar, hayatta daha güçlü ve olgun olurlar. Olaylar karşısında nasıl durmaları gerektiğini daha iyi anlarlar ve geçmişte yaptıkları hataları fark ederek tövbe etme fırsatı bulurlar. Bir bakıma, iç dünyamızdaki bu seyahatler, dış hayatımızı, ailemizi ve toplumsal ilişkilerimizi denetleyen bir müfettiş gibidir.
Gürültülü insanların, yani iç dünyası gürültülü olanların, dış dünyaları da gürültülüdür. Bu kişiler asla iç galaksilerinde yıldızlararası seyahat yapmamışlardır. İç dünyası sessiz olanın dili de ölçülüdür. Bu yüzden, konuşmadan önce tefekkür dilini konuşturmak gerekir. Ancak o zaman insan, nerede neyi konuşacağını öğrenir.
Dünyayı gezmeden önce iç seyyahı olmak gerekir. İç dünyasına yolculuk yapmayanlar, dünyayı yaşanmaz kılıyor. Dökülen kanlar, gözyaşları ve yanan yürekler hep bu düşüncesizliğin, yani iç aleminde seyahat etmemiş insanların eseridir. Çünkü kişisel tefekkür ve seyahat, aynı zamanda kendini hesaba çekmektir.

