Konuk yazar Selahattin Gezer yazdı...
Hakikati söylemek güzeldir. Hakikati söylemek insanlığın bir gereğidir. Hele ki devlet başkanlarının gerçekleri dile getirmesi, onların en temel görevidir. İnançları veya dünya görüşleri ne olursa olsun, daima adaletten ve hakikatten yana olmalılardır! Hatta kişisel zaafları olsa bile, makamın ciddiyeti doğrudan yana olmayı gerektirir, zira devletleri ayakta tutan tek şey adalet ve hakikattir. Bugün insanlığın düştüğü çıkmazların kaynağı, gerçeklerin dile getirilmemesi ve adaletin göz ardı edilmesidir. Bu durumun oluşmasında, menfaatlerin gölgesi ve ikiyüzlülüğün etkisi büyüktür. Oysa menfaat bile hakikati söylemeyi gerektirir; hiç kimse hakikatten zarar görmez. Görünüşte zarar görmüş olsalar bile en azından dolaylı yoldan menfaat görürler; suçluyu bile gerçeğin ortaya çıkması vicdanın taarruzlarından kurtarır. Yalan, milletlerin ve devletlerin omuzunda ağır bir yüktür.
Yalanın üzerine hiçbir şey inşa edilemez; tıpkı insanı yıktığı gibi, devletleri de yıkar!
MERZ'İN FERİNİ KESTİ
İnsan yaradılış itibarıyla daima hakkı arıyor. Tarafkirlik ise hakikatin önünü kesiyor; kendi taraftarının yanında olmayı, yanlış da olsa onu savunmayı; karşı taraf mazlum da olsa onu hiçe saymayı alışkanlık ve hayat tarzı ettirir ki asıl zararı kendileri görürler. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Almanya Şansölyesi Friedrich Merz, geçen hafta iki devletin heyetleri arasındaki görüşmeye başkanlık etti. Benim için en önemli nokta, Erdoğan'ın Şansölye'ye İsrail'in zulmünü haykırması ve onurlu bir 'şan dersi' vermesidir. Türkiye ziyaretinde Ankara'da bir gazetecinin İsrail'in Gazze soykırımı hakkındaki sorusu karşısında, Merz'in rengi atmış, zalim İsrail'e sessiz kalmanın getirdiği suçluluk psikolojisiyle, dili zalimi hoş gören bir cevap vermiştir. "Gazze'de yaşanan soykırımı görmüyor musunuz?" diyen Erdoğan'ın bu çıkışı Friedrich Merz'in ferini kesti. Aslında, Merz'in bu tutumu İkinci Dünya Savaşı'nda katledilen Yahudilerin suçluluğu değil; bugünkü Siyonist Yahudilerin Batı'nın dizginlerini elinde tutmasındandır. Hitler'in öldürttüğü Yahudiler asla İsrail'in umrunda değil çünkü onlar hırs ve ihtiras yüzünden kendi insanını bile harcarlar.
BATI'NIN SESİ ÇIKMIYOR
Almanya ve tüm Batı, Siyonist İsrail'e o kadar teslim olmuş ki, sesleri sadece İsrail'e karşı kısılabiliyor. Siyonistler adeta göğüslerinde tepinmekte, bu durum iktidarlarını kısıtlamakta ve onları rahat nefes almaktan alıkoymaktadır. Gidip gariban Afrika ülkelerini, özellikle Sudan'ı karıştırmak yerine İsrail'i karıştırıp, dünyayı Siyonistlerden kurtarsalar ya! Almanya sağlıklı nefes alışverişi yapamıyor. 1945'lerden beri doğru nefes alamıyor. Sanki diyaframlarına Siyonist İsrail ve Amerika oturmuş; doğru duruşları bozulduğu için doğru nefes alma tekniklerini kaybetmiş durumdalar. İşte bunun için de İsrail'in Müslüman katliamına itiraz sesi yükseltemiyorlar. İnşallah, Şansölye'ye verilen bu şan dersi, henüz uyanmamış olan diğer Batı ülkelerinin liderlerini de uyandırır. Başta Gazze olmak üzere, Afrika'da, özellikle Sudan'da huzur tesis edilir ve böylece bu liderler geçmişin vebalinden bir nebze de olsa kurtulmuş olurlar. Allah, dünya liderlerine Erdoğan'ın bu şan dersi verme eylemini sürdürmesini nasip etsin. İstisnalar hariç, liderlerden yükselen sesler ne adaletli ne de sanatsaldır. Konuşulanlar o kadar sığ ve hakikatten uzak ki...

