Hicret yıllarında Kuba, küçük bir köyden ibaretti.
Mekke'den Medine'ye hicret eden ilk muhacirler Kuba'ya vardıklarında orada Amr B. Avfoğulları'nın hurma kurutma yerini tesviye ederek, namaz kılmaya başladılar.
İçlerinde Hz. Ömer'in (r.a.) de bulunduğu bu ilk muhacirlere en güzel Kur'an okuyanları olan Ebu Huzeyfe'nin azadlısı Salim imamlık yapıyordu. Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a.v.), Kuba'ya Rebiulevvel ayının ortalarında bir pazartesi günü ulaştı. Orada, Amr B. Avfoğulları'nın yurdunda onların himayesinde bulunan Külsüm B. Hidm'in evinde bir müddet misafir oldu.
MESCİDİ BİNA ETTİ
Peygamber Efendimiz (s.a.v.), ilk muhacirlerin namaz kıldığı Külsüm B. Hidm'in hurma harmanındaki sahayı genişleterek Kuba Mescidi'ni bina etti. Mescid kare şeklindeydi. Hz. Muhammed (s.a.v.), Kubalılardan taş getirmelerini istemiş, onlardan birini alıp kıble tarafına koyarak, Hz. Ebû Bekir (r.a.) ve Hz. Ömer'in (r.a.) de aynı şekilde sırayla taş koymalarını emir buyurmuştu. Hz. Osman (r.a.)'ın Kuba'da bulunduğu ve Allah Rasûlü'nün onun da temele taş koymasını emretti.
Mescid'in yapımında en büyük gayreti Ammar B. Yasir göstermiştir.
Bu bakımdan kendisi için "İslam'da ilk mescid bina edendir" denilmiştir.
Kuba Mescidi Hz. Osman ve Ömer b. Abdülaziz tarafından genişletildi. Daha sonra birçok defa tamirat görüp yenilendi. 1245 (1829) yılında Sultan II. Mahmud tarafından imar edilen tek minareli ve düz tavanlı Mescid, Suudi Arabistan hükümeti tarafından yıkılıp yeni bir planla tekrar inşa edildi. Mescidin sahası eskisine göre beş kat genişletildi ve 10 binden fazla insanın aynı anda ibadet edebileceği şekilde büyütüldü.
UMRE SEVABI
Kuba Mescidi Peygamber Efendimizin (s.a.v), düzenli olarak Cumartesi günleri, zaman zaman da Pazartesi günleri ziyaret etmeyi adet haline getirdiği bir mesciddi.
Oraya bazen binekle olarak, bazen de yaya olarak gider ve namaz kılardı. Bir hadis-i şeriflerinde bunu Müslümanlara da tavsiye ederek şöyle buyururlar:
"Kim güzel bir şekilde abdest alır, sonra Kuba Mescidine gelir ve orada namaz kılarsa onun için umre sevabı vardır" (ibn Mace, ikame, 198;
Tirmizi, Salat, 242).