Din ıstılahında ise namaz, "Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in (s.a.v.) uyguladığı şekilde yerine getirilen, kalp, dil ve bedenle birlikte yapılan bir ibadettir. "Namaz, tekbir ile başlayıp selâm ile son bulan, Allah'a karşı tesbîh, ta'zîm ve şükrün ifadesidir." Namaz, Kur'an'da doksandan fazla ayette zikredilir.
HER MÜSLÜMAN İÇİN FARZ
Namaz ergenlik çağına gelmiş, akıllı her Müslümanın üzerine farzdır.
Yüce Allah'a karşı en önemli ibadet görevimiz günde beş defa kıldığımız namazlarımızdır. Yüce Allah, ilk insan ve ilk peygamber Adem (a.s.)'den itibaren bütün insanları "namaz" ibadeti ile sorumlu tutmuştur. Kitabımız Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde, "namazı kılınız ve zekâtı veriniz" buyurulur.
"Bütün namazları ve orta namazı muhafaza edin" Bakara, 2/238.
"Şüphesiz namaz, müminlere, vakitle belirlenmiş olarak farz kılınmıştır" Nisa, 4/103. "Namazı kılın, zekâtı verin ve Allah'a samimiyetle bağlanın.
O, sizin mevlânızdır. O, ne güzel Mevlâ ve ne güzel yardımcıdır" Hacc, 22/78.
İSLAMIN 5 TEMELİ
Bir hadisi şerif de "İbn Ömer (r.a)'den rivayet edildiğine göre, Hz. Peygamber (s.a.s) şöyle buyurmuştur:
"İslâm beş temel üzerine kurulmuştur: Allah'tan başka bir ilâh bulunmadığına inanmak, Hz.
Muhammed'in Allah'ın elçisi olduğuna şehadet etmek, namaz kılmak, zekât vermek, haccetmek ve Ramazan orucunu tutmaktır."(Müslim, İman, 19-22; Buhari, İman, 1-2) Namaz, bizi yaratan, yaşatan, sayısız nimetleri veren yüce Allah'a karşı bir kulluk görevimizdir. Namaz kılanlar, Allah'ın emrini yerine getirmiş, kulluk borçlarını ödemiş ve Allah'ın hoşnutluğunu kazanmış, dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşmuş olurlar. İslam inancına göre Yüce Yaratıcı, her türlü eksiklikten uzaktır. Her şey ona muhtaçtır. O, hiçbir şeye muhtaç değildir. Varlığı kendindendir. Hâlbuki onun dışındaki bütün varlıkların varlığı O'na bağlıdır.
İşte insan, kendisini var eden Yaratıcıyla irtibatını devam ettirebilmek için Allah'a ibadet etmeye muhtaçtır. Müslümanın Yaratıcıyla irtibatını sürekli canlı tutan namazdır.
Namaz konusunda gevşeklik göstermemek gerekir. Ancak namaz şekilden ibaret kalmamalı, bir zevk haline dönüştürülmelidir.
İHSAN MERTEBESİ
Buna göre namaz, irade, akıl, duygu ve bunun sonucu olarak iman sahibi bir kişi için, istemeye istemeye yerine getirmek zorunda kaldığı bir külfet değil; tam tersine, tıpkı bir âşığın, mâşukuna karşı duygularını anlatmak için can atması gibi zevkle ve büyük bir arzuyla yerine getirmek isteyeceği bir ibadettir. Kamil manadaki bir ibadetin gereği budur.
Namaz kılan Müslüman, ibadetinde "İhsan" mertebesini; Allah'ı görüyor gibi ibadet etmek hedefini gerçekleştirmelidir.
İnsan, ömrü boyunca kıldığı namazlarında bu hedefe ulaşmaya çalışmalıdır. Allah'a bu şekilde yönelen ve O'nu bütün varlığıyla seven insan O'nun rızasına uygun bir şekilde yaşayabilmek için elinden geleni yapar. Namaz, mü'minin hayatına çekidüzen verir. Peygamberimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Beş vakit namaz ve Cuma namazı diğer Cuma namazına kadar, Ramazan, diğer Ramazana kadar büyük günahlardan kaçınıldığı takdirde aralarında işlenen küçük günahlara kefarettirler."