Elveda 11 ayın sultanı

Bugün bizi orucun takvasıyla, iftarın sevinciyle, sahurun bereketiyle buluşturan şehirlerimizi, sofralarımızı ve gönüllerimizi bir ay boyunca zenginliği ve cömertliği ile donatan rahmet ayına bugün "Elveda"diyoruz. Rahmet ve mağfiretiyle gönüllerimizi Allah'a ulaştıran, fazilet ve bereketiyle ruhlarımızı coşturan bu eşsiz zaman diliminde oruç tuttuk. Her türlü arzu ve iştaha karşı "Ben oruçluyum" dedik. Sabır imtihanından geçtik. Kötülüklere karşı zihnimize, elimize, dilimize, hâsılı kendimize sahip çıktık. Oruç tuttukça şefkat ve merhameti kuşandık. Yoksulun, muhtacın halini bir kez daha anladık. Az ile yetinmenin değerini daha iyi kavradık. Gönüllere şifa veren, inananları iki dünyada huzura kavuşturan, hidayet rehberimiz Kur'an'ı okuduk; anlamaya ve yaşamaya çalıştık.

KÜSKÜNLÜKLERİ BIRAKALIM
Ramazan'da "Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer." [Ala/87, 14-15] âyeti gereği gece ve gündüz kıyamlara durduk. Acizliğimizin itirafı içerisinde miracımız olan namazlarımızla Rabbimizin huzuruna çıktık. Aynı gaye etrafında toplanarak, aynı şuur ile saf tutarak teravih namazları kıldık. İftar anındaki şükür ve dualarımızla, sahur vaktindeki tövbe ve istiğfarlarımızla günah yüklerinden arınmaya çalıştık. "Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda infak etmedikçe iyiliğe asla erişemezsiniz." [Al-i İmran, 3/92] âyetinin bilinciyle zekâtımızla, fitremizle, sadakalarımızla, iftar sofralarımızla yoksul ve muhtaç kardeşlerimize yardım eli uzattık. Komşumuza, yetimlere, kimsesizlere gönüllerimizi açtık. Paylaşmanın, dayanışmanın, Allah rızası için karşılıksız vermenin mutluluğunu yaşadık. Bugün bize düşen, bayramımızı hepimiz için bir umuda dönüştürmektir. Farklılıklarımızı ayrılık-gayrılık vesilesi değil, Rabbimizin bir âyeti olarak görmek ve birbirimize kenetlenmektir. Yüce Rabbimizin, "Topyekûn Allah'ın kitabına sımsıkı sarılın. Bölünüp parçalanmayın..." çağrısının gereğini yapmaktır. Peygamber Efendimiz (s.a.s)'in "Müminler, bir binanın yapı taşları gibidir. Onlar, birbirlerinin hayata tutunmasını temin ederler." mesajına uygun bir hayat sürmektir. Yüreklerimizin ağır yükü olan dargınlıkları, küskünlükleri, kin ve öfkeyi bir tarafa bırakalım. Af ve bağışlama yolunu tercih edelim.
HEPİMİZ KARDEŞ OLALIM
Gönlümüzü birbirimize açalım, muhabbetle kucaklaşalım ve bayramlaşalım. Varlık sebebimiz olan annebabalarımıza, hayatın çilesini birlikte omuzladığımız eşlerimize, evlerimizin canlı bayramları olan çocuklarımıza bayramın çoskusunu tattıralım. Gelin, bayramı, insanlık adına yaşayalım. Herkesin kardeşçe yaşadığı muhteşem bir medeniyetin mirasçıları olarak evvela ülkemizi gül gülistan edelim. Aynı sofrada sevindiğimiz, aynı kıblede buluştuğumuz, aynı Peygambere ümmet olduğumuz, aynı Kitab'a inandığımız bilinciyle kardeş olalım. Bizi birbirimize düşürmek isteyenlere fırsat vermeyelim, ayağımıza dolanan bütün tuzakları bozalım. Tüm dünyaya insanların hor görülmediği, kadınların ezilmediği, çocukların üzülmediği bir güzel medeniyet örneği olmaya devam edelim. Bizleri bir kez daha Ramazan bayramına ulaştıran Rabbimize sonsuz hamdü senalar olsun. Bayramımız mübarek olsun.
GÖNÜL DOSTLARI
EMIRSULTAN HAZRETLERI

OSMANLILARIN kuruluş devrinde yaşayan, tefsir, hadis, kelam alimi ve mutasavvıf. İsmi, Muhammed bin Ali el-Hüseyni el-Buhara olup, lakabı Şemsüddin'dir. 770 (m. 1368) senesinde Buhara'da doğdu. 833 (m. 1430) senesinde Bursa'da veba hastalığından vefat etmiştir. Türbesi, Bursa'da kendi ismiyle anılan caminin yanındadır. Türbesini ziyaret edenler, mübarek ruhundan feyz almaktadırlar. Seyyid olup, soyu Hazreti Hüseyn'e dayanır. Alim ve ilim menbaı olan ve Buhara'da yetişen Emir Sultan, ilim öğrenmek için Mekke ve Medine'ye gitti. Hac vazifesini yerine getirdikten sonra, niyeti Medine'ye yerleşmekti. Ancak orada gördüğü bir rüya üzerine, fikrini değiştirdi ve Bursa'ya yerleşti. Ona, Buhara'da doğduğu için Muhammed Buhari, Seyyid olduğu için "Emir Buhari", Yıldırım Bayezid Han'ın damadı olduktan sonra da "Emir Sultan" denilmiştir.
GÜNÜN MANİSİ
İşte geldi gidiyor, mutlu günler bitiyor, on bir ayın sultanı, bize veda ediyor.
BİR ŞİFA AYETİ
Allah göklerin ve yerin nûrudur. Onun nûrunun misali, içinde kandil bulunan bir kandilliktir. Kandil bir cam içindedir, cam inciyi andıran bir yıldızdır; (bu kandil) doğuya da batıya da ait olmayan, yağı neredeyse ateş dokunmasa bile ışık veren mübarek bir zeytin ağacından yakılır. Nûr üstüne nûr. Allah nûruna dilediğini kavuşturur. Allah insanlar için misaller veriyor, Allah her şeyi hakkıyla bilmektedir. (Nur/35)

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.