Dünya gündeminin en önemli maddesi sağlık olduğu için Ramazan sayfamızın konuğu olan Karşıyaka İlçe Müftümüz İsa Gürler ile insan sağlığının ne kadar büyük bir nimet olduğunu konuştuk. Birçok hadisi şerifte de insanın hastalanmadan önce sağlığının kıymetini bilmesi ve ona göre kuralları ve sınırları aşmadan yaşaması gerektiği buyrulmuştur. İnsanın yaşadığı sürede ihmal ettiği en büyük nimetlerin başında sağlığın geldiğini vurgulayan Gürler'in altın niteliğindeki tavsiyelerini sizlerle paylaşıyoruz. Buyrun şimdi İsa hocamıza kulak verelim. Sağlık en büyük nimetlerden biri. Bir hazine değerinde, küçük veya büyük her bir organımızın sağlıklı olması kadar değerli bir şey var mıdır? Ne yazık ki insanoğlu emek harcayarak kazanmadığı, hazır bulduğu nimetlerin değerini yeterince bilememekte. Çeşitli vesilelerle önemine sık sık değinilmesine rağmen sağlık, maalesef en çok ihmal edilen nimetlerin başında gelmekte.
SAĞLIK VE BOŞ VAKİT
Kıymetini idrak etmekte zorlandığımız, hayati nitelik taşıyan bu nimete dikkatimizi çeken Peygamberimiz; "İki nimet vardır ki, insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır. Bunlar; "sağlık ve boş vakit" buyurmuş. "Hasta olmadan sağlığın, meşguliyetten evvel boş vaktin, kıymetini biliniz" buyurmuş. Herşeyden önce sağlığın kıymetinin bilinmesini istemiş. Peygamberimizin, sağlıklı ve dengeli beslenmekten spora, el, ağız ve diş temizliğinden beden bakımına, yiyeceklerin, içeceklerin ve kaplarının temizliğinden çevre temizliğine kadar sağlığı korumaya yönelik tavsiyeleri olmuş. "Temizlik imanın yarısıdır", "Allah temizdir, temiz olanı sever", "Çevrenizi temiz tutunuz" buyurmuş. Vücut bakımına dikkat edilmesi gerektiğini bildiren Peygamberimiz, "Dişleri fırçalamak Allah'ı hoşnut eder" demiş. Zorunlu haller dışında, "Her yedi günde bir yıkanmak Allah'ın insan üzerindeki hakkıdır" buyurarak vücut temizliğinin kişisel tercihlerin ötesinde dini bir yükümlülük olduğuna dikkat çekmiş. Kur'an-ı Kerim'de de sağlıklı yaşamanın şartı olan temizliğin Allah'ın sevgisini kazanmanın yollarından biri olduğu belirtilmiş.
BEDENİN DE HAKKI VAR
Ayrıca Peygamberimiz, ibadet için dahi olsa beden sağlığını tehlikeye atmanın doğru bir davranış olmadığını ifade etmiş, "Senin üzerinde bedeninin de hakkı var" uyarısında bulunmuş. Hangi niyetle olursa olsun, bedene karşı olan görevlerin ihmal edilmemesi, sağlığa zarar verilmemesi gerektiğini vurgulamış. İnsan sağlığını bulaşıcı hastalıklardan koruma bağlamında özellikle öksürüldüğü ve hapşırıldığı zaman, ağızdan çıkan tükürük zerreciklerinin etrafa yayılmaması için ağzın kapatılmasını emretmiş Peygamberimiz. Bulaşıcı hastalıkların yayılmaması için, günümüzde karantina olarak bilinen yöntemi tavsiye etmiş; "Bulaşıcı hastalığın bir yerde çıktığını işittiğiniz zaman oraya girmeyiniz. Hastalık sizin bulunduğunuz yerde çıkmışsa ondan kaçmak için sakın oradan çıkmayınız" buyurmuş. Hayatı ve sağlığı korumak dini, insani bir görevdir. Kur'an'ın ifadesine göre, bir insanın hayatını kurtarmak, yaşamasına vesile olmak, bütün insanların hayatını kurtarmak, bütün insanların yaşamasına vesile olmak kadar önemli ve anlamlıdır. İnsanı tedavi edecek, insana hayat hakkı tanıyacak, insan hayatını kurtaracak her davranış önemli bir ibadettir. Salgın hastalık karşısında hem kendi sağlığımızı hem de çevremizdeki insanların sağlığını korumak için tedbirli davranalım. Uyulması gereken kurallara mutlaka uyalım. Yüce Allah bizleri, ülkemizi ve tüm insanlığı salgın hastalıklardan, felaket ve musibetlerden korusun. Sağlık ve esenlik dileklerimle...
SULTAN AHMET CAMİİ
Sultan Ahmet Camii, 1609-1617 yılları arasında Osmanlı Padişahı I. Ahmed tarafından İstanbul'daki tarihi yarımadada, Mimar Sedefkâr Mehmed Ağa'ya yaptırılmıştır. Cami mavi, yeşil ve beyaz renkli İznik çinileriyle bezendiği için ve yarım kubbeleri ve büyük kubbesinin içi de yine mavi ağırlıklı kalem işleri ile süslendiği için Avrupalılarca "Mavi Camii (Blue Mosque)" olarak adlandırılır. Ayasofya'nın 1935 yılında camiden müzeye dönüştürülmesiyle, İstanbul'un ana camii konumuna ulaşmıştır.