Elveda 11 Ayın Sultanı

Bizi ve mevcudatı yoktan var eden, varlığından haberdar eden, bizlere sayısız nimetler lütfeden Rabbimize sonsuz hamdüsenalar olsun ki bir mübarek Ramazan Bayramı'na daha ulaştık. Bugün arefe yarın bayramdır inşallah. Buca İlçe Müftüsü Kemal Demirel, Ramazan Bayramı hakkındaki duygu ve düşüncelerini Yeni Asır ile paylaştı.

NEFSİMİZİ TERBİYE ETTİK
Demirel, "Bir ay boyunca nefse hâkim olma ve ruhumuzu yüceltme adına, zahmetlerine katlanarak, sabrederek, bedenî hazları muvakkaten terk ederek oruç tuttuk, namazlarımızı kıldık, zekât ve fitrelerimizi verdik, hayır hasenat yaptık. Bu şekilde hem nefsimizi terbiye ve ıslah ettik hem de Rabbimizin bizlere verdiği nimetlerin ne kadar kıymetli ve ne kadar değerli olduğunu idrak ettik. Bizlere verdiği nimetler dolayısı ile binlerce şükürler olsun Rabbimize. Yorgunluktan sonra dinlenmek güzel, açlıktan sonra yemek güzeldir. Biz de şimdi inşallah bir aylık bu oruç ve yoğun olarak yaşadığımız ibadet mevsiminden sonra mükâfatı olarak bayram yapacağız. Ramazan ayında bu yoğunluğu yaşamayan, yaşayamayan insanlar bayramın sevincini ve mutluluğunu yüreklerinde tam olarak hissedemezler. Nasıl her gün oruç tutunca akşam iftar sevinci yaşıyorsak şimdi de bir aylık Ramazan orucunun iftarı anlamında bayram sevinci yaşıyoruz. Ama asıl bayramı Rabbimizle mülaki olduğumuz gün sonsuzluk âleminde yaşayacağız. Sevgili Peygamberimiz bize bu müjdeyi verir. "Oruçlunun iki sevinç anı vardır, birisi iftar ettiği, diğeri de Rabbiyle mülaki olduğu anki sevincidir". (Buharî, Savm 9;) Bu iki sevinci doya doya yaşamayı Rabbim bizlere nasip eylesin" dedi.

İZMİR SALEPÇİOĞLU CAMİİ

İzmir'in Konak ilçesinde bulunan Salepçioğlu Camii, 19. yüzyıl sonunda Salepçizade Hacı Mehmet Efendi oğlu Hacı Ahmet Efendi tarafından, Gürcü Emin Efendi nezaretinde mektep ve medrese ile birlikte yaptırıldı. Caminin dış duvarları mermer ve yeşil renkte taşlarla kaplanmıştır. Caminin minaresi oldukça zarif ve ince bir görünümdedir.

MUTLULUĞU PAYLAŞMA GÜNÜ
Bayramların Müslümanların, Hakk'a inananların ve kulluğu şeref sayanların bayramı olduğunu belirten Demirel, "Üzüntüler nasıl paylaşıldıkça azalıyorsa mutluluklar da paylaşıldıkça çoğalır. İşte bayram günleri de sevincimizi, neşe ve mutluluğumuzu paylaşma günleridir. Bugün yaşadığımız salgın hastalık dolayısı ile belki doya doya bayram yapamayacağız; Allah'a nimetinden dolayı şükretmek, bayram sevincimizi paylaşmak üzere bir mabette toplanamayacağız, bayram namazı kılamayacağız. Sevincimizi diğer insanlarla bir araya gelerek, büyüklerimizin ellerini öperek, çocukları sevindirerek bir bayram sevinci yaşayamayacağız. Ancak gelecekten ümitliyiz. Bu bayramı maskeli ve mesafeli geçirelim ki daha sonra nice bayramlar görebilelim. En azından günümüz teknolojik imkânlarını kullanarak görüntülü telefonlarla uzaktan da olsa yakınlarımızın bayramını kutlayacağız, iyi dileklerimizi ileteceğiz. Bir de üzerinde yaşadığımız yerkürenin bu salgın hastalıktan bir an evvel kurtulması için dua edeceğiz. Afetleri ayet olarak anladığımızda bu tür hastalıkların da bir anlamı, bir gaye-si, bir hikmeti vardır elbet. Bu açıdan baktığımızda afetler, yaratılışımızın hik-metini bize hatırlatan birer ilahi ihtar-dır. Afetler aslında sadece birer ilahi ihtar da değil, bazı kullar için de rahmet-tir. Bazen afetler masumları daha büyük musibetlerden korumak içindir" dedi.
MANEVİ SALGINDAN KORUNMAK
Salgın hastalıklardan korunmak için hangi hassasiyetleri gösteriyorsak aslında günahlarla oluşan manevi salgınlardan korunmak için daha büyük hasssasiyet göstermemiz gerektiğini belirten Demirel, "Zira birisi dünyamızı tehdit ederken diğeri sonsuz hayatımızı tehdit etmektedir. İşte Ramazan ayı bu afetlerden korunma için önümüze konulmuş bir fırsatlar mevsimiydi. Evet bizler bugün bir yandan sevinirken diğer yandan mahzunuz, üzüntülüyüz. Ramazan ayına veda etmenin burukluğu içerisindeyiz. Ramazan sayesinde bir ay boyunca evimiz bereketle doldu. Her türlü kötü hareketlerimizi bu sayede frenlemeye çalıştık. Allah adına, O'nun rızasını kazandıracak, rahmet ve mağfiretine mazhar kılacak ne varsa hepsini yapmaya çalıştık. Müslüman olmanın şuuruna erdik. Midemiz dinlendi, ruhumuz huzurla doldu. Ramazan ve oruç sayesinde hem kendimizi hem de nice mahrumiyet içinde kıvranan insanların dertlerini, kederlerini, ızdıraplarını anlamaya çalıştık. Ramazan bir takva mektebi, bayram da onun diploması derler büyüklerimiz. Dünya hayatının kısa bir mevsim olduğunu ve hakiki bayramın Rabbimizin bizlere rahmet ve mağfiret nazarıyla bakacağı ahiret günü olduğunu unutmamalıyız" dedi.