Nimetlere karşı şükür gerekir

Allah'ın bu lütuflarının insana verdiği kıymetin derecesini gösterdiğini belirten Müftü Hakan Türe "Arzın halifesi olarak yaratılan insanın; yaşaması, yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve emaneti hakkıyla ifa etmesi için kendisi dışındaki her şey emrine verilmiştir. Allah'ın insana olan bu lütfu, ona verilen kıymetin derecesini göstermektedir" dedi.

Allah'ın yarattığı maddi ve manevi, soyut veya somut, hikmeti bilinen veya bilinmeyen her şeyin nimet olduğunu belirten Torbalı İlçe Müftüsü Hakan Türe şunları söyledi:

DİL İLE ŞÜKÜR YETMEZ
Sadece dil ile yapılan şükrün yeterli olmadığını bilmeliyiz. Her nimetin şükrünü kendi cinsinden yapmalıyız. Kendisine imtihan edilmek üzere emanet olarak mal, mülk ve servet verilen insan, bu nimetlerin şükrü olarak; zekât, infak, ikram etme, yoksullarla paylaşma vb. şekillerde şükrünü eda etmesi gerekmektedir. Kul, mükâfâtını âhirette almak üzere, Allah'ın fakir ve muhtaç kullarına yardım ederek Rabbine borç vermiş olur, Rahman'ın ifadesiyle; Allah'a güzel bir borç verirseniz O da bunu size fazlasıyla öder ve sizi bağışlar. Allah şükrün karşılığını bol bol verir, cezada ise acele etmez. (Teğabün, 64/17).

Sadece, Ya Rabbi bana verdiğin bunca nimetten, zenginlikten dolayı sana şükürler olsun demek yetmez, fiili olarakta vermek gerekir. Maddi nimetin şükrü madden, manevi nimetin şükrü manen olmalı. Akıl bir nimet, tefekkür etmek onun şükrüdür. İlim öğrenmek bir nimet, ilmin gereğince amel etmek ve ilmi başkalarına öğretmek şükürdür. Mal sahibi olmak bir nimet, zekât ve sadaka vermek ise onun şükrüdür. Göz bir nimet, mü'min kardeşinin ya da çevresindeki insanların kusurunu görmemek şükürdür.

İşitmek bir nimet, söylenilen kötü şeyleri duymamak şükürdür. Nimete şükredildiğinde hem eldeki nimet yok olmaktan kurtulur hem de yeni nimetlere kavuşma imkânı olur. İnsan, kelime-i şehadeti getirerek tevhid bilincini kuşanarak her türlü küfür ve şirkten uzak durarak sağlam bir imanla şükrüne başlar. Kur'an'da emredilen namaz, oruç, zekat, hac, iyilik, doğruluk, adalet gibi bütün emirleri bizzat uygulayarak, yaşayarak şükrünü devam ettirir.

ŞİRKTEN UZAK DURUN
Aynı şekilde küfür, şirk, nifak, içki, kumar, adam öldürme, zulüm, yalan, iftira, gıybet gibi bütün yasaklardan uzak durmaya çalışarak da şükrünü korumuş olur. Bizi varlık âlemine çıkarıp müslüman olarak yaratan, mükemmel bir nizam ve intizamla bize vücut veren, kainatı yoktan var ederek dizayn edip hizmetimize sunan; kısacası her şeyi bize verene, verdiklerinin bir kısmını vererek şükretmemiz gerekmez mi? En azından insan sahip olduğu organlarına bir değer biçebilir mi? Hani Rabb'iniz size şu bildiriyi yapmıştı: Eğer emirlerime boyun eğerek bana şükrederseniz, size verdiğim nîmetleri kat kat artıracağım; ama eğer nankörlük ederseniz, bilin ki benim azâbım çok çetindir! (İbrahim, 14/7)

Nimetlerin bereketlenmesi, kat kat artması için özellikle ahiret nimetlerine kavuşmak için şükretmeliyiz. Örneğimiz ve önderimiz Peygamberimizin şükrünü annemiz Hz. Âişe (ra) anlatıyor: Peygamber (sav), kimi zamanlar gece ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Kendisine: "Ya Rasulallah! Niçin böyle yapıyorsun. Kendini neden bu kadar yoruyorsun? Oysa senin geçmiş ve gelecek bütün hataların bağışlanmıştır, dedim." Bunun üzerine Peygamberimiz; "O hâlde, bana bunca nimetleri bahşeden ve böylesine lütufkâr davranan Rabb'ime şükreden bir kul olmayayım mı?" buyurdu. (Buhârî, Tefsir 324)