ERCAN AKGÜN
İzmir ve Kuşadası gecelerinin başarılı işletmecilerinden Tibet Özer, 21 yıllık mesleki serüveninde çok sayıda mekanı hayata geçirdi. Çalıştırdığı eğlence merkezlerinde her zaman için başarıyı yakalayan Özer, "Açtığım işletmeler benim çocuğum gibi. Ama bugüne kadar kaç tane çocuğum oldu bilmiyorum" diyor. Dürüst olmaya her zaman özen gösteren ve yanında çalışan kişilere de bunu aşılayan Özer, "Kul hakkı yemek benim prensibim değil" diyor.
Tibet Bey, eğlence dünyası ile ne zaman ve nerede tanıştınız?
İlk olarak 1989'da Kuşadası'nda The Bar'ı açtım. Sonra ardından yine Kuşadası'nda 1993 yılında Temple Club'u hayata geçirdik.
HEP ÖNCÜ BİZ OLDUK İzmir'e hangi yılda geldiniz?
1995-96 yıllarında Alsancak'a SF Temple Club'u açtık. Sonra sırasıyla 1999'da Cece, 2001'de Nicci, 2002'de de Jade Club hayata geçti. 2004'ün yazında Kuşadası Jade'i faaliyete geçirdik. 2005 senesinde Alsancak Velox, eğlence dünyasına gözlerini açtı. Velox'u Çeşme'de sürdürelim istedik ve 2007'de Ayayorgi Koyu'nda yazlık şubesini açtık. Aynı sene Bostanlı'da Gily Kafe Bar'ı açmıştık. Bugünkü Mischka Live ve Mischka Club'ları 2008'de İzmir'e kazandırdık. Son olarak da 2009'da hem Mia Cafe hem de Marche Cabaret'nin kışlık yerini açtık. Bu arada Kuşadası'nda adını saymadığım birkaç işletmem daha oldu. Hepsi çocuğum gibi ama sayısını hatırlamıyorum.
2010 yazı için planlar var mı?
Yaza nasipse Kuşadası Jade Cabare'yi açacağız. Orası bayağı iyi gidiyor.
Önümüzdeki yıl için de Mischka Live ve Club'u yenileyeceğiz.
Çok mekan açtınız, peki sizi pişman eden, keşke hiç açamasaydım
dediğiniz yer oldu mu?
Çok şükür olmadı. Hepsi de yüzümü güldürdü. Beni büyük zararlara sokan bir mekanım yok.
Şu anki işletmelerden söz etsek.
Mischka Live'ı konser durumuna göre cuma veya cumartesileri açıyoruz. Marche Cabaret ve Mischka Club ise her çarşamba, cuma ve cumartesi geç saatlere kadar açık. Eğlenmek isteyene fazlasını veriyor.
Sizin camianızda örnek aldığınız kişiler oldu mu?
Tam aksine. İnsanların bugün yapmaya çalıştıklarını biz 20 sene önce yaptık. Ukalalık olarak algılanmasın ama pek çoğuna biz örnek olduk.
Başarınızı neye borçlusunuz?
Öncelikle işimize saygı. Devamlılık ilkemiz. Bazı işletmecilerin yaptığı gibi geçici değil kalıcı ve beğenilir yerler açmaya özen gösteririm. Mimari yapıya önem veririm. Personel seçimi ve disiplinli olmamız da başarımızı etkiliyor. Kul hakkı yemeyi sevmem. Resmi makamlarla ilişkilerimize dikkat ederim. İşimle ilgili bütün detayları incelerim. Yöneticilik, kendinizden daha çok etrafınızdakileri ve çalışanlarınızı mutlu etmeyi gerektirir.
YENİLİKLER ÇOK ÖNEMLİ İşletmelerinizde ortak çalıştığınız kişi oldu mu?
Tabiiki de. Eski dostum ve şu anki ortağım Feza Özdönmez ile 2002'de tanıştım. O zamandan beri işleri beraber yürütürüz. Bir de yeğenim Mert Altınkaya var. Kendisi şu anda Marche Cabaret'in işletmecisi. İlk 2007'de Bostanlı Gily'nin işletme müdürlüğünü yaptı. Sonra da Kuşadası Jade'de. Şimdi de dayısından Marche Cabaret'in işletmeciliğini aldı.
Eğlence sektörünü nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sektör yeniliklere her zaman gebe. Mimari yapınızdan, iç dekorunuza, çaldığınız müzikten, eğlence konseptinize kadar sürekli yeniliklere açık olmanız gerekiyor. Çünkü İzmir'de çok fazla mekan var. Müşteri farklı olana ilgi duyuyor. Hep aynı kafayla gidemiyorsunuz.
ÖNGÖRÜ KAZANDIM Yeğeniniz Mert Altınkaya'ya ilk öğrettiğiniz bilgiler nelerdi?
En başta dürüst olmasını, her sektörde olduğu gibi çalışkan olmasını ve tabii ki de yenilikçi olmasını öğrettim. Bu üçü bir arada olduğu sürece, başarı da beraberinde geliyor.
Personel seçerken en çok neye dikkat edersiniz?
Her zamanki gibi dürüst olmasına, temiz ve çalışkan olmasına dikkat ederim. Bir de deneyimli olmasına.
Bugüne kadar açtığınız işletmelerde sahnenize misafir etmek istediğiniz sanatçı ya da müzisyenler oldu mu?
Olmadı. Çünkü müzik dünyasının devleri Tarkan, Sezen Aksu, Kenan Doğulu, Tiesto, David Vendetta daha adını sayamadığım birçok kişiyi sahnemize taşıdık. Hep zirveyi yaşadık.
Meslek hayatınızda unutamadığınız bir anınız olmuştur mutlaka.
Olmaz mı. 1995'in yazında Kuşadası Temple Disko'da üç gün üst üste yaptığımız Tarkan konserlerinde 9 bin kişiye hizmet vermiştik. O konseri unutamam.
Bu iş hayatı size neler öğretti?
En başta hoşgörülü ve sabırlı olmayı. Güler yüzlü, prensipli ve öngörülü olabilmeyi öğretti. Mekanların iç tasarımını kendim yaptığım için mimari yönden de gelişmemi sağladı.
"İzmir, farklılığı seviyor" İzmir'in eğlence dünyası sizce diğer illere kıyasla nasıl?
İzmirliler farklı eğlencelere cevap veriyor. Bunu hep gördüm. Sıradan olmadığınız sürece karşılığını mutlaka alıyorsunuz. Marche Cabaret'de bunu gerçekleştirdik. İşimiz hem kulağa hem de göze hitap ettiği için görsel şovlarla hizmet verdiğinizde müşteriyi de çekiyorsunuz. Her gün daha çok talep görüyor.
Eğlence alanında İstanbul'u İzmir'den önde kılan nedir?
Psikolojik olarak insanlar oraya gittiğinde kendisini gezip dolaşmaya ve eğlenceye yönlendiriyor. 15 milyon nüfusu olan, günde 3 milyon kişiyi ağırlayan ve hem yerli hem yabancı turisti misafir edebilen koca bir megapol İstanbul. İzmir bu yönden geride kalıyor.
"Kızım Duru bütün yorgunluğumu alıyor" Tibet Özer boş zamanlarında neler yapıyor?
Spor, film izlemek, seyahat ve balık tutmak en büyük zevklerim. Bir de 3,5 yaşındaki dünyalar güzeli kızımla vakit geçirmek. O hepsinden önce geliyor. Her gün kızım Duru ile beraberim. Onunlayken bütün yorgunluğumu, iş stresimi unutuyorum. O benim hayatım ve neşe kaynağım.
Mesleğinizi ne zamana kadar yapmayı düşünüyorsunuz?
Mesleğimi zirvedeyken bırakmak isterim. Bu en büyük hayalim ama zamanını bilemem.
