'Romantik Komedi' adlı filmde 'Yiğit' karakterini canlandıran başarılı oyuncu Gürgen Öz, filmdeki replikleriyle özellikle gençlerden büyük ilgi gördü. Filmde kadın düşkünü bir fotoğrafrafçıyı oynayan ve filmin komedi yanını omuzlayan Öz rolünü ve erkeklerin seks merakını anlattı...
'Romantik Komedi'de canlandırdığınız karakter, kadın izleyicilerin "Bu kadar da olabilir mi?" demesine neden oluyor. Gerçekten böyle tipler var mı?
Olmaz olur mu, dolu. Çoğu erkek, çaktırmasa da, akşam eve gidince böyle düşünüyor ya da cinselliği, arkadaşlarıyla aralarında bu şekilde, hatta daha sert konuşuyor. Her yaştan böyle düşünebilen erkek var. Bu, tüm dünyada da aynı, inanın. 'Yiğit' karakteri ise, kısıtlı bir sürede bazı şeyleri çok daha net anlatabilmek için, bu düşüncenin esprili ve abartılı bir yorumu elbette...
Siz Türkiye'de bir erkeğin, filmdeki gibi bir kıza yaklaşıp, "Bu ayakkabıya mı verirdin, buna mı?" diye sorabileceğine inanıyor musunuz?
Elbette hayır. Ama çoğunun bu mantığı güttüğünü, içten içe böyle düşündüğünü biliyorum. Bu sahne, erkeklerin bu mantığının, esprili ve altı çizili bir dışavurumu. Seyirci, hiç beklemediği bir anda gelen bu duruma şaşırıyor ve yabancılaşıyor. Bu yabancılaşma, özellikle kadınlarda bu hissiyatı sorgulama isteği yaratıyor bence.
Kızlar, genelde, erkeklerin bu kadar seks peşinde koşuyor olabileceğine inanmak istemiyor. Hadi bir erkek olarak itiraf edin, gerçek bu kadar vahim ve komik mi?
Evet vahim. Özellikle de Türkiye'de... Bence hala cinselliği Avrupalılar gibi mi algılayacağız, yoksa bilinçaltımıza sıkı sıkıya yerleşmiş olan gelenekçi tabularla mı ele alacağız, bilemiyoruz. Çok büyük bir arada kalmışlık var. Her ne kadar modernleştiğimizi iddia etsek de, bence hala aşılamamış çok şey var cinsellik konusunda. Ya da aşabilenler, bunu dengeleyebilenler çok sınırlı bir kitle.
Sizce neden kızlar, erkeklerin bu kadar cinsellik peşinde koşabileceğine inanmak istemiyor?
Çünkü bu yaklaşım onlara hiç romantik gelmiyor. Kadınlar son derece duygusallar ve cinselliği öylesine farklı algılıyorlar ki, bir erkeğin böyle düşünebilmesi onlar için gerçekten yadırgatıcı. Fakat şu da bir gerçek; bir kadın cinselliği çok uzun süre yaşamadan durabilse de, bir erkeğin dayanma sınırı çoğu zaman en fazla bir aydır. Özellikle bizim ülkemizdeki gibi flörtlerin ve cinselliğin hala çok daha kapalı ve yargılanarak yaşandığı bir ortamda da, cinselliği yeterli oranda yaşayamayan erkeğin bu derece sert düşünmesi olağan kalıyor bence.
Bir erkek olarak sizin hiç böyle dönemleriniz oldu mu?
Elbette oldu... Ama bir oyuncu olarak size okulda ilk öğretilen şey; sürekli kendinizi, hislerinizi kurcalamanız ve kendi kendinizi anlamanızdır. Kendinizi kırmanızı isterler. Ben kendi geçirdiğim dönemleri bu anlamda çok rahat aşabildim. Türkiye'de erkeklik imajı bambaşka. Bir erkeğin gülmesi, dans etmesi bile çoğu zaman hafiflik olarak algılanıyor. Bu, karşı tarafla empati kurmanızı engellerken, sizde de sıkıntılı bir şeylerin birikmesine ve sonuç olarak da karşı tarafa dair bazı hislerinizi, isteklerinizi yanlış ifade etmenize yol açabiliyor. Böyle bir ortamda elbette ki yaptığınız her seks de bir zafer kutlamasına dönüşüyor. Çünkü size dayatılan erkek olma mantığı, ne yazık ki bundan ibaret.
Sizce özellikle kadın seyirciler, 'Yiğit' karakterine kızmak yerine neden bu kadar çok gülüyor?
Çünkü çok sempatik bir karakter. Kendiyle, yaptıklarıyla çok barışık ve dürüst. Ayrıca içinde cinselliğe dair fazlaca gerçeklik barındırıyor. Seyirci bununla yüzleşince gülüyor elbette. Bir arkadaşımın dediği gibi; bir erkeğin, sadece bir kadınla yatabilmek pahasına bu noktaya gelmesi; durum olarak fazlaca komik, hatta trajikomik.
En modern Türk erkeğinin bile söz konusu aldatılmak olunca çığırından çıkması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Kimse aldatmaya tepki vermeden duramaz bence ve bu dünyanın her yerinde böyle. Bizim sorunumuz, Amerikalı ya da Avrupalılar gibi çok cool gözükmeye çalışıp, sonra başımıza gelince bir anda içimizde sakladığımız kıskanç ve maço Türk erkeğini ortaya çıkartıyor olmamız. Olayı tirajikomik hale getiren bu. İki gün önce umursamaz, özgüvenli ve cool olan adam, bir anda çılgın bir maçoya dönüşebiliyor. Aslında bu kültürümüze dair çok sempatik, samimi bir şey ama dozunu ayarlayamıyoruz. Azı karar, çoğu zarar yani.
"Komedi akılda kalıcı bir şey"
Son dönemin en popüler iki erkek oyuncusu Cemal Hünal ve Engin Altan Düzyatan'la birlikte oynadınız. Ama internetteki forumlarda en çok siz konuşuluyorsunuz. Buna ne diyeceksiniz?
Biz bir ekip işi yaptık. Tüm oyuncular, kamera arkası, yapım grubu güzel bir sinerji yarattık ve herkesin filmde beğendiği şey farklı. Benim karakterimin özellikle internet ortamında, gençler arasında bu kadar çok konuşulması komedinin etkisinden olabilir. Komedi akılda kalıcı bir şey. Ayrıca bu karakter komedi yoluyla gerçekten seyirciyi erkeklere dair bir gerçekle yüzleştiriyor ve düşünmeye itiyor. Bu da önemli bir etken olabilir.
Özellikle internetteki sözlüklerde yapılan yorumlarda, 'Bu film, Gürgen Öz'ün geri dönüşü oldu' deniyor. Siz de bu filmi bir geri dönüş olarak görüyor musunuz?
Ben bir yere gitmemiştim ki zaten. Bilinçli olarak beklemek ve dinlenmek istedim. İyi bir rol, kaliteli ve insanlara keyif veren bir iş için beklemeyi tercih ettim. Çünkü krizin etkisiyle projeler durdu ve seveceğim özellikteki projelerin sayısı azaldı. Tabii bir de 'Makine' programındaki doğaçlamalardan sonra bana sürekli şovmenlik ya da talkshow teklifleri gelmeye başladı. Ben ise oyunculuk üzerinden kariyerime devam etmeye karar verdim. Hayalimde oynamak istediğim tonlarca film ve rol var. Ben oyuncuyum ve oyuncu olarak da son derece mutluyum. Eğlenceli bir iş yapmakta da hiçbir sorun yok. Özellikle ülkenin böylesine gergin, sıkıntılı dönemlerinde buna çok ihtiyacımız var. İş ki kaliteli olsun, estetiği gözetsin ve sektörü, seyirciyi hareketlendirsin.
