Singapur Nehri'nin iki yanına kurulmuş kafe ve barlardan oluşan Clarke Quey'de her çeşit yemek bulunuyor. Maraş dondurması bile var! Sentosa adasında dev akvaryumu gezmek, turistik gösterileri izlemek, teleferiğe binmek ve Pasifik Okyanusu'nun sularında yüzmek mümkün

Grupta bazı arkadaşlar daha önce Singapur'a gelmişler. Onların da tavsiyesi ile akşam yemeği için Clarke Quay'a gitmeye karar veriyoruz. Clarke denilen yer Singapur Nehri'nin iki yanına doluşmuş kafe, bar, restoranların bulunduğu bir bölge. Gerçekten cıvıl cıvıl. Hatta Clarke'da bir de Maraş Dondurmacısı var. Uzun süre dolaşıyoruz nerede oturalım diye. Sonunda deniz ürünleri restoranında karar kılıyoruz. İşte sıkıntı; "Ne yiyeceğiz?" Seçenekler bir hayli fazla. Ne varki biz bu yemekleri tanımıyoruz. Sonunda birçok bilmedik yemeğin arasında karides ızgara, deniz ürünlü makarna ve acılı salata ısmarlıyorum.
Singapur'daki gece hayatının da bir hayli hareketli olduğu söyleniyor. Özellikle Raffles ve Orchard bölgelerinde hayatın gündüz olduğu gibi gece de çok hızlı olduğunu öğreniyoruz. Biz geceye Clarke'da devam etmeye kararlıyız. Clarke'tan otele dönmenin birçok yolu var. Taksi bir seçenek ama inanmayacaksınız takside bile kuyruk olabilir. Çünkü gündüz bunu yaşadık. Orchard Road'da taksiye binmek için yaklaşık 15 kişilik bir kuyruğa girmiştik. Bu nedenle gece vakti kuyruğa girmek yerine nehir kıyısında yaklaşık 30 dakikalık yürüyüş ile otele varıyoruz.
Sabah kalkar kalmaz Milli Orkide Parkı'nda alıyoruz soluğu. Yol boyunca iki yana dikilmiş ağaçlardan oluşan bir güzergahla varıyoruz orkideler diyarına. Orkidenin değerli bir çiçek olduğunu biliyorum aslında ama bu kadar çok çeşidi olduğu aklıma gelmezdi doğrusu. Milli Orkide Parkı bir yamaca kurulmuş. İçinde sular akan küçük bir çağlayan bile var. Herkes elinde makinesi bu doyumsuz çiçekleri görüntülüyor. Hatta burayı 'plato' olarak kullanan profesyoneller bile var. Buraya kadar gelmişken bir fotomodel ile 'hatıra fotoğrafı' da çektirmeyi ihmal etmiyoruz.
BİNLERCE ORKİDE
Milli Orkide Parkı'nda belki inanmayacaksınız yaklaşık 600 çeşit orkide bulunduğu belirtiliyor. Her bir orkidenin farklı isimleri mevcut. Bunlardan birçoğuna da her halde burayı ziyaret edenlerden olacak ünlülerin isimleri verilmiş. Başta da dediğimiz gibi park, yamaca kurulu olduğu için dolaşması biraz yorucu oluyor. Parkın içinde son derece şık bir nikah salonu da var. Burada evlenmek bir ayrıcalık olsa gerek. Singapur, yılboyu sıcak bir ülke olmasına rağmen Milli Orkide Parkı dörtmevsim teması işlenerek hayata geçirilmiş. Havanın serin olduğu kapalı bir bölgesi de var. Parktaki Singapur'a özgü ürünlerin satıldığı bir hediyelik eşya mağazasını geziyoruz. Burada yanılmıyorsam metal ancak altın kaplama orkideler satılıyor. Ben almıyorum ve İzmir'e dönüşte eşimden okkalı bir fırça yiyorum. Tam bir renk cümbüşünü andıran orkide bahçesinde ayrılıyoruz.
Sentosa Adası kent merkesine köprü ile bağlanmış. Eskiden cüzzamlıların gönderildiği bir adayken bugün artık tamamen turistik amaçlı olarak kullanılıyor. Biz karayolu yerine teleferiği tercih ediyoruz. Büyük bir binanın tepesinde bir de ara istasyonu bulunan teleferik yolculuğumuz yaklaşık 20 dakika kadar sürüyor ve sadece tek yön gidişin 20 dolar civarında olduğu söyleniyor. Teleferik yolculuğunu herkese tavsiye ederim, Singapur'un zenginliğini teleferik manzarasıyla daha da iyi anlıyoruz. Bir yanda dev binalar, diğer tarafta yüzlerce gemiyi barındıran dünyanın belki de en büyük limanı. Teleferik kruvaziyer gemilerinin üzerinden yol alırken, sürekli deklanşöre basıyoruz.
OKYANUSA KARŞI
Öğrendiğimiz kadarıyla adada özel araçların dolaşması yasak. Adaya ait otobüs ve traktör gibi toplu taşım araçları var. Üstelik ücretsiz. Önce fastfood restoranların olduğu bölgede karnımızı doyurup sonra başlıyoruz gezmeye. İlk durağımız plajlar bölgesi. Prensip olarak son 3-4 yıldır yaptığım gibi farklı bir bölgenin denizine girdiğim için bu yıl da geleneği bozmuyorum. 2008'de Akdeniz (Sardunya Adası), 2009'da Adriyatik (Hırvatistan), 2010 Hint Okyanusu (Mozambik) derken bu sene de kısmette Pasifik Okyanusu varmış... Manzara gerçekten müthiş, filmlerdeki gibi. Gerçi açıktaki gemiler biraz durumu bozuyor ama varsın olsun. Sigapur Limanı yüzünden denizin fazla temiz olmadığını öğreniyoruz ama pes etmek yok. Yüzmesek bile, dize kadar olsa suya giriyorum. Hava kapalı ancak bir hayli sıcak. Pasifik'i izleyeceğimiz kuleye çıkıyoruz, fotoğraf çektiriyoruz. Sonra okyanus manzarasıyla çaylarımızı yudumluyoruz.
Bugün son günümüz ve gitmemiz gereken bir iki yer daha var. Plajdan ayrılıp 'Underwater World'e yani dev akvaryuma gidiyoruz. İlk girişte özel havuzlarda dev kaplumbağalar ve hayatınızda görmediğimiz büyüklükte vatozlar karşılıyor bizi. Yaklaşık 5 yıl önce bu hayvanlardan birinin sokup ölüme yolaçtığı Timsah avcısı Steve Irwin geliyor aklıma ve fazla sokulmuyorum havuza. Öğrendiğimiz kadarıyla bu parkta yunus gösterileri de yapılıyormuş ama bize denk gelmedi. Merdivenle alt kata iniyoruz. Burası gerçekten müthiş bir akvaryum. Şöyle söyliyeyim, bir akvaryum tünelinin içine giriyorsunuz. Yürümenize gerek yok. Çünkü içeride yürüyen bir yol var. Yüzlerce belki binlerce balık var akvaryumda. Sadece balık değil bilimum deniz mahlukatı mevcut. Gerçekten görsel bir şölen...
DENİZİN ŞARKISI
Artık hava kararmak üzere ve hem Santosa hem de Singapur gezimizin sonuna yaklaşıyoruz. "Songs of the sea" gösterisi için adanın başka bir bölgesinden deniz kıyısına iniyoruz. Suyun içine ayaklar üzerine yerleştirilmiş ahşap kulübeler koymuşlar. Plaj boydan boya tribün ve yaklaşık 7-8 bin seyirci bu gösteriyi izlemek için buraya koşmuş. Derken kız ve erkeklerden oluşan dört kişilik bir grup çıkıyor ortaya, müzik başlıyor. Ardından kulübeler ışıklarla renkleniyor ve önünde sudan bir perde oluşuyor. Öyle bir kombinasyon ki, kıyıdaki çocuklar, denizde su perdesine vuran film, masalsı görsel bir ziyafet sunuyor. Yanılmıyorsam 1 saat kadar sürüyor gösteri. Doğadaki 4 element olan hava, su, ateş ve toprak temasının işlendiği gösteride kumlar arasındaki patlamalar ve gökyüzüne fışkıran alevler heyecanla izleniyor.
SICAK DOSTLUKLAR
Güneydoğu Asya seyahatimizin artık sonuna geldik. Endonezya'nın Jakarta Adası ile başlayan, Malezya ile devam eden ve Singapur'da son bulan 10 günlük seyatimizde bizden binlerde kilometre uzakta yaşayan insanlarla tanışma ve dost olma fırsatı yakaladık. Bazıları Türkiye'nin nerede olduğunu bile bilmedikleri halde bizlere inanılmaz sevgi ve saygı gösterdiler. Kısacası bu sıcak coğrafyanın insanları da çok sıcak. Her yıl olduğu gibi bu yıl da gazetelerdeki turların pek götürmediği dünyanın bir köşesindeydik. Bakalım gelecek sene randevumuz nerede olacak...
