82 yaşında olmasına rağmen spor yaparak formunu koruyan Yurdakul, "Moda; insanları kişilikleri, sosyallikleri, işleri ve yaşamları içinde giydirerek, onlara kişilik ve itibar kazandırmaktır. Yarı çıplak kadının giyindim demesi kadar gülünç bir şey olamaz. Aslında onların kabahati yok, kabahat onları giydirenlerde... Bugün, bırakın sökük dikmeyi, düğme bile dikemeyenler büyük paralar kazanıyor" dedi
OSMAN AKÇA / MUSTAFA SUİÇMEZ - MUĞLA
Türkiye'de ilk defa Atatürk kıyafetleri defilesi yapan, 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal için ilk kurşungeçirmez yeleği diken ve Zeki Müren, Emel Sayın gibi birçok ünlünün terzisi olan Naili Yurdakul, 11 yıl önce yerleştiği Muğla'nın Köyceğiz ilçesinde sakin bir yaşam sürüyor. 82 yaşında olmasına rağmen spor yaparak formunu koruyan Yurdakul, şimdiler de bir magazin dergisinin muhabirliğini yapıyor. "Parmaklarım hala çalışıyor. İğne tutamıyor ama deklanşöre basıyor" diyen 1970'li yılların 'Moda Kralı' Yurdakul, yeni modacılara ise sitemli: "Modacılığı onlar soyarak yapıyor, ben giydirerek yaptım."
NE YAŞAR NE YAŞAMAZ
Moda kralı Yurdakul ile Köyceğiz Gölü kıyısında adeta 70'li yıllara bir yolculuk yapma fırsatı bulduk.
Söyleşiye başlarken önce ünlü modacının, "82 yaşındayım ama 98 yaşındayım" sözleri üzerine 'nasıl?' sorusunu yöneltiyorum. Aldığım cevap; 'Yaşar ne yaşar, ne yaşamaz" dedirten cinsten. Ünlü modacı başlıyor anlatmaya:
"Ben aslında 14 Temmuz 1929 Kırıkkale-Keskin doğumluyum. 2 yıl önce 'nüfus cüzdanında yanlışlık var' deyip adımı Abdurrahman Naili Yurdakul, doğum tarihimi de 1913 olarak değiştirdiler. Düzeltilmesi için açtığım davayı kazandım. Ancak Yargıtay'dan ret kararı geldi. Tekrar düzeltilmesi için itiraz ettik. 187 lira para cezası aldım. Abdurrahman Naili Yurdakul olarak yaşayacağımı söylediler. Meğer ben Sultan Reşat döneminde doğmuşum. Araba kullanamıyorum, emlak alıp satamıyorum, umreye bile gidemiyorum. Madem nüfus bilgilerim yanlıştı, 80 yıl sonra mı haberleri oldu? Ben yıllarca yurtdışına çıktım, araba kullandım. İsmim kalsın ama hiç yoksa doğum tarihimi düzeltsinler."
Nasıl moda kralı oldunuz?
- 1951 yılında askerden döndükten sonra İstanbul'da terzi çıraklığı yaptım. Olgunlaşma Enstitüsünde tayyör öğretmenliği yaptım ve Ankara'ya döndüm. Burada ilk işyerimi açtım. Kısa sürede devlet büyükleri ve ünlü sanatçıların terzisi haline geldi. İsmet İnönü'nün eşi Mevhibe İnönü, Adnan Menderes, Cemal Gürsel, Suat Hayri Ürgüplü ve eşleri için kıyafetler diktim. Daha sonra ismimi gazete sayfalarında görmeye başladım. Boğaz köprüsünde, köyde, sinemada ilk kez defileler düzenledim. Türkiye'nin ilk manken okulunu ve kadın futbol takımını kurdum. 1966 yılında pazen kumaştan hazırladığım elbise Madrid'te Tekstil Fuarında birinci oldu. İspanya, Fransa, İsviçre ve Almanya'da şubeler açtım. Bir de baktım ki 'Moda Kralı' olarak anılıyorum."
- Atatürk Kıyafetleri defilesi yapmak nasıl bir duygu?
- Düzenlediğim ilginç defileler ile ilklere imza attım. Aklıma Atatürk'ün milli mücadele sırasında giydiği elbiseler geldi. 1965 Atatürk'ün bir elbisesini modernize ederek diktim. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bu elbiseyi çok beğendi ve 'Milli Mücadele Çaprazı' ismini verdi. Türkiye'de ilk Atatürk kıyafetleri defilesini ben yaptım. 10. yılda Atatürk'ü canlı dinledim. Müthiş bir duyguydu. 'Milli Mücadele Çaprazı' şu anda Tunus'ta bir müzede sergileniyor.
ÜNLÜLER SERGİSİ - Hangi ünlülerle çalıştınız?
- Halit Kıvanç'ı ilk kez eline mikrofon verip, defilemde ben sunucu yaptım. Bu defilede Emel Sayın'a gelinlik giydirdim, Bedri Koraman ve Sezer Güvenirgil bana mankenlik yaptılar. Filiz Akın, Kartal Tibet, Selma Güneri, Sezer Güvenirgil, Kazım Kartal ve aklıma gelmeyen birçok ünlüyü ilk kez sinemaya ben götürdüm. Ajda Pekkan, Ekrem Bora, Tijen Par, Nigar Uluerer, Haldun Dormen, Pervin Par, Türkan Şoray, Ayhan Işık, Orhan Günşıray, Semih Sergen, Sevim Tuna, Göksel Arsoy, Hülya Koçyiğit, Hüseyin Baraban, Yaşar Özel, Yaşar Kemal ve daha birçok ünlünün elbiselerini diktim. Ayrıca 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal için ilk kurşungeçirmez yeleği ben diktim.
- Mesleği neden bıraktınız?
- Mesleğim boyunca diplomatları, sosyeteyi, sanatçıları giydiren, birçok ilke imza atan moda kralı olarak ün yaptım. Yani kariyerimi tamamlamıştım. Bir sabah sol tarafım felç olarak uyandım. Rahatsızlığım dolayısıyla İstanbul'a taşındım ama burada da mesleğimi daha fazla yürütemeyeceğimi anlayıp bıraktım.
- Neden kendi memleketinize değil de Köyceğiz'e yerleştiniz?- Hastalığım sonrasında kariyerime nokta koydum ve sağlıklı, huzurlu yaşayabileceğim bir yer seçtim. O yer doğasıyla, gölüyle ve huzuruyla Türkiye'nin en güzel sahillerinin bulunduğu Muğla'nın Köyceğiz ilçesiydi. 11 yıldır burada huzur ve sağlık içinde yaşıyorum.
- Şimdiki modacılar hakkında ne düşünüyorsunuz?
- Ben mesleğimi en iyi şekilde yaptığımı ve başarılı olduğumu düşünüyorum. Ben bir terziyim. Şimdi adı modacı oldu. İstisnalar kaideyi bozmaz. Parmaklarımla sayabileceğim kadar az terzi dışında, bırakın sökük dikmeyi, düğme bile dikemeyenler büyük paralar kazanıyor. Biz giydirerek para kazandık.
- 'Giydirerek' dediniz, bu sözle ne ima ettiniz?
- Çıplaklık moda değildir. Moda; insanları kişilikleri, sosyallikleri, işleri ve yaşamları içinde giydirerek, onlara kişilik ve itibar kazandırmaktır. Yarı çıplak kadının giyindim demesi kadar gülünç bir şey olamaz. Aslında onların kabahati yok, kabahat onları giydirenlerde. Şovlar için yapılan dekolte kıyafetlere sözüm yok. Ama gece-gündüz, sokak-iş kıyafetleri, makyaj, kumaş ve aksesuarları o kadar yanlış kullanıyorlar ki, nerede nasıl giyineceklerini bilmiyorlar. Ben insanları giydirerek para kazandım. Şimdikiler ise soyarak para kazanıyorlar.
Resim çekmeyi çok seviyor - Emeklilik sıkıcı mı?
- Fotoğraf çekmeyi seven bir kişiyim. Ayrıca modacılık yıllarımda birçok ünlüyle çalışmam nedeniyle magazin gazeteciliğiyle ilgileniyordum. Emekli olunca evde oturamazdım. 'Ayışığı' isimli bir magazin dergisi çıkardım. Magazin bir yaşam biçimidir. Magazin insanların kişiliğini yansıtır. Kuşe renkli 70 sayfalık bir dergi. Amacım bu güzel ilçeyi tanıtmak ve insanların kaynaşmasına katkı sağlamak. 82 yaşındayım. Parmaklarımı hala kullanabiliyorum. İğne tutamıyorum ama deklanşöre basıyorum. 2001 yılında Yeni Asır Gazetesi için de magazin muhabirliği yaptım ve ödül aldım.
