TURGAY NOYAN
Denizci, köşe yazarı, müzisyen, yazar ve oyun yazarı gibi pek çok kimliğe sahip Turgay Noyan'ın yeni kitabı "Meyhaneci- Kadehlerin Ardındaki Dünya" adlı kitabı raflardaki yerini aldı. 'Denizden Gelen Adam' (2007) ve 'Denizden Gelen Kadın' (2010) adlı eserlerinin ardından, ilk kez konu olarak denizcilik dışında bir kitapla okuyucuyla buluşan Noyan, eserinde eğlence hayatına dair anılarını paylaşıyor.
Noyan, kitabın amacının sadece eğlenceli hikayeler anlatmak olmadığının altını önemle çiziyor. Çünkü ona göre Meyhaneci'nin sosyolojik bir tarafı da var. Öğrenci olayları, 12 Eylül ve 27 Mayıs gibi kritik zamanların öncesinde ve sonrasında yaşanan toplumsal hayata dair ayrıntılar da kitapta yer alıyor. 1961-1993 yılları arasında Turgay Noyan'ın, "müzisyen, tavernacı, gazeteci" bir vatandaş olarak gördükleri ve yaşadıklarını anlatan Meyhaneci, yaklaşık 30 yıllık mini bir panorama özelliği taşıyor.
GASKONYALI TOMA ANISINA
Turgay Noyan'ın yıllarca işlettiği ve orkestra şefliğini yaptığı İstanbul Bostancı'daki Turgay'ın Tavernası Derya, 1970-80'li yıllarda Türkiye'nin en önemli eğlence mekanlarından biriydi. Ve o yıllarda yazar, birçok anı biriktirdi. Mekanın konukları ve sanatçıları dışında polisinden maliyecisine, askerinden belediyecisine kadar pek çok farklı insanla muhatap olduğunu belirten Noyan, "Hatıralarımın bir kısmı tatlı, bir kısmı ise acı ve ibret alınacağını düşündüğüm olaylardan oluşuyor" diyor. Yazar, Meyhaneci için yaklaşık 30 başlık altında hikayeler kaleme almış. Bazı hikayelerin kahramanları, rencide edilmemek amacıyla farklı isimlerle tanıtılmış. Eski fotoğraflarla okuyucuyu anılarda bir yolculuğa çıkartan ve kadehlerin ardında yaşanan dünyayı anlatan bu kitabını Turgay Noyan, "dostum, ağabeyim, ustam, iyi insan" dediği Gaskonyalı Toma'ya ithaf ediyor.
Altınbaş rakılı cenaze töreni
Şahin Baba'yı, Gaskonyalı Toma ile çalışırken tanışmıştım. 1968 yazında Toma ile Ankara Bizim Sokak'tan Bostancı Saksonyalılara gelmiştik. Her akşam tavernaya gelen bir müşteri çok dikkatimi çekiyordu. Yaz olmasına rağmen çok şık giyiniyordu. Daha sonra Turgay'ın tavernası Derya'yı açtığımızda bu kişiyle tanışıklığımız dostluğa dönüştü. Asıl adı Benon Şahinyan olan Şahin Baba, Kayserili bir Ermeni'ydi. Kısacık boyuyla, kafası dimdik, elleri ardında pistin ortasına kadar ilerler, kendisine ayrılan masaya giderdi. Onu, iki üç adım peşinden çarpık bacaklarının üzerinde bir sağa bir sola sallanarak karısı Madam Mari izlerdi. Sonra Madam Mari çantasından kristal bir karafaki çıkarırdı. Rakı, asla şişeden değil bu karafakiden servis edilirdi. Şahin Baba için rakı, kendi şivesiyle 'arahı'ydı.
...Bir gün beni masaya çağırdı.
- Turgay biz burayı çoh sevdik. Her akşam gelmeh isteriz. Adam başı kaç para alıyon?
- 40 lira Şahin Baba.
- Çoh, biz bu parayı vermeyik.
- Canın sağolsun Şahin Baba, istersen hiç verme.
- Yoh, bu da bize ayıp olur.
- Nasıl yapalım?
- Biz senin gohmuş mezelerinden yimezik. Bize bi küçük arahı vericen, beyaz pendir, söğüş salata, kavun, pilaki filan yeter. Adam başı da 30 kaat veririk.
- Canın sağolsun" dedim. Zamanla dost olduk. Birkaç kez de evlerine gittik.
...Bir gün yemek müziği çalıyoruz. Garsonlardan Recep Esen geldi. "Abi, Madam Mari telefonda, seni çağırıyor" dedi. Alo der demez kıyamet koptu; - Turgayyyyyy, Turgayyyyyy... Şahin Baba öldü Turgayyyy. Babanız gitti Turgayyyyy...
- Nasıl üzgün olduğumu anlatamam Madam, hemen size geliyorum.
- Gelme, önce benim istediğimi yapacaksın. Gitarcın bana Cani Gitar'ı çalacak.
Johnny Guitar, Şahin Baba'nın en sevdiği parçaymış meğer. Sahneye koştum, gitarcıya "Gitarını al, benimle gel" dedim.
Ahizeyi dayadık gitara, çaldık. Bittiğinde telefonu tekrar elime aldım.
- Sağol evladım, sağol kardeşim. Şahin Babanızın ruhuna gitmiştir şimdi bu şarkı" dedi.
Ertesi gün Şahin Baba'nın evine gittik. Herkes toplanmış. Madam Mari, "Hiçbir şeye üzülmüyorum, gençliğine doyamadan gitti" demez mi... Selim'le göz göze geldik. Şahin Baba bildiğimiz kadarıyla 80'e yakın. Gençlik nerede, adam ihtiyarlığına bile doymuş neredeyse...
...Şahin Baba'yı gömmeye gittik. Madam Mari, çantasını açtı, içinden Şahin Baba'nın kristal karafakisi ile kadehini çıkardı. Derken asıl bomba patladı. Çantadan bu kez 70'lik Altınbaş çıktı. Madam, rakıyı cenazenin başından ayağına kadar döktü. Şahin Baba son yolculuğuna başından ayağına kadar yıkanmış olarak gidiyordu...