Her kişinin hayata bir çıkış noktası vardır. Cumhur Kaplan'ın da öyle... Kaplan'ın hayat mücadelesi bayan kuaförlüğüyle başladı. Yıllardır Karşıyaka'da başarılı bir kuaförlük yaşamı olan Cumhur Kaplan, bir taraftan magazin dünyasıyla kurduğu dostluk sonucu hem bir dergide magazin müdürlüğü, köşe yazarlığı hem de Karşıyaka'da çeşitli Türk Sanat Müziği gruplarında görev aldı. Müzik aşkına, özellikle Türk Sanat Müziği sevdasına yeni halkalar ekledi. Hayalinde hep sahneye çıkmak vardı, onu da başardı. Bir süredir Karşıyaka'nın seçkin müzik kulüplerinde sahne aldı. Şimdi ise Alsancak Kordon'un seçkin mekanlarından biri olan Can Karizma restoranda sahneye çıkıyor.
OKUMAMI İSTEDİLER - Cumhur Bey müzik sevdanız nereden geliyor? Ailenizin bu konuda tutumu nasıldı?
Ben Gaziantepliyim, ailem de öyle.. Ailem benim bayan kuaförü olmamamı kesinlikle istemiyordu, hele sahneye çıkmamı asla... Oysa ben müziği seviyor, onlar ise okumamı istiyorlardı. İleriyi düşünerek gündüz mesleğimde çalışarak gece de akşam okuluna giderek tahsilimi tamladım. Sonuçta ailemin de benim de istediğim olmuştu.
- Genç yaşta evlilik yapmışsınız, bunun geleceğinizde nasıl bir etkisi oldu?
O dönemlerde gençlik var, cesaret desen en üst seviyede. Hal böyle olunca da başa gelen çekiliyor. Aşık oldum ve evlendim. 19 yaşında dünyanın en güzel duygusunu yaşadım. Baba oldum. Askerden sonra ikinci çocuğum, oğlum dünyaya geldi. Fakat onunla mutluluğumuz çok fazla uzun sürmedi. 9 aylıkken vefat etti. Hayatımın en büyük acısıydı. Allah kimseyi parasız ve çaresiz bırakmasın. Oğlumun mezarı başında yemin etim bir daha parasızlıktan çocuğum ölmeyecek diye... Yaşadığım her kötü olaydan her zaman bir ders çıkarmışımdır. Oğlumun vefatından sonra yas bile tutamadan çok az uyku ile günde üç işte çalışıyordum. Her zaman Allah'ımın büyüklüğüne inanmışımdır o ne verirse hayırlısını verir bu nedenle isyankar değilim, hiçbir zaman da olmadım. Allah'ım bana ölen oğlumun yerine dünya tatlısı iki kız çocuğu nasip etti. Şimdi üç kızım ve bir torumla dünyanın bahşettiği güzellikleri yaşıyoruz.
İZMİR ŞANSIMI AÇTI - İzmir size ne ifade ediyor?
Gaziantep bana dar geliyordu, apar topar Ankara'ya yerleştim. Burada iş düzenim istediğim gibi gitmedi. İnişleri ve çıkışları çok fazla yormuştu. Eğer Ankara'da biraz daha fazla kalsaydım sil baştan her şeye yeniden başlayacak ve sıfırlanacaktım. Hiç vakit kaybetmeden bir gecede karar vererek İzmir'e taşındım. Karşıyaka'da kurduğum kuaför salonuyla mütevazı, durağan ve tek düze hayatıma devam ediyordum. İzmir benim şansımı açtığı gibi çıkış noktam oldu. 2001 yılında fuar döneminde Neşe Erberk ajansıyla ortak çalışmamız olan "Saç show", o dönem Yeni TV'de naklen yayınlandı. Hoş ve güzel bir çalışmaya imza atmış olmalıyız ki, taleplar ard arda geldi. İzmir'in tanınmış kanallarında yıllarca görev yaptım. Bir gün olsun programlarımı aksatmadım.
- Demek ki televizyon, size farklı bir dünyanın kapılarını açtı?
Evet kesinlikle... O günlerde kafamın içinde bir gazete köşesinde mesleğim için yazı yazıp insanları bu yönde aydınlatmak ve mesleğimle ilgili tüm bilgilerimi baylaşmak vardı. Kapısını çalmadığım gazete kapısı kalmamıştı. Hepsi anlaşmış gibi bizim gazetede böyle bir format yok dedi. Yılmadım. Elbet bir gazete bu şansı bana verecek diye düşündüm. Bir yerel gazetede köşe yazmaya başladım. Burada da bir süre mesleğimde ilgili deneyimlerimi paylaştım, kurumun çıkardığı dergide Türkiye'ye mal olmuş birçok ünlü isimlerle yapmış olduğum çeşitli röportajlarım yayınlanıyor. Bu arada her hafta Pazar günü saat 22.30-23.45 arası SKY tv de yayınlanan "Cumhur kaplan ile Baştacı" adlı programın yapımcı ve sunuculuğunu devam ettiriyorum...
FARKLI BİR DÜNYA - DJ'lik yaptığınızı duyduk?
İnsanlar bazen doyumsuz olabiliyor ki ben bunlardan biriyim. Bu kadar iş arasında gelen bütün tekliflere açık olup genelde olumlu şekilde değerlendiriyorum. Ata Radyo'daki Dj'liğim de bunlardan bir tanesi. Ne televizyonculuğa ne köşe yazarlığına ne de magazin muhabirliğine hele ki kuaförlüğe hiç benzemiyor. Radyoculuk ayrı bir dünya, ayrı bir kültür. Bunları bilmek için bu deneyimi yaşamak lazım. İnsan bir kere radyoculuğa bulaşmasın kopamıyor. Bu kadar işin arasında nasıl yaptım bilmiyorum ama 650 sayfalık bir kitap yazdım. Allah nasip ederse "Adını Siz Koyun" ismi ile kitap fuarındaki raflarda yer alacak.
- Peki müzik hayatınızın neresinde var?
Her şey bir kenara müzikle uğraşmak, müziğin içinde olmak apayrı bir şey. Müziğe ilk sevgili Hocam, TRT Sanatçısı Turgay Kızıltuğ ile başladım. Hocamın şefliğini yaptığı Karsav derneğinin TSM topluluğunun koro elemanlarından biriydim, şimdi ise solistlerinden biriyim. Beni yaz konserinde ilk sahneyle tanıştıran kişi Mehmet Şafak, devamında Turgay Kızıltuğ. Ben bir işe el attığımda muhakkak sonunu getirmeliyim düşüncesiyle başlarım. Müzik de bunlardan biridir. Tüm yaz döneminde sevgili Hayri Barmanbek sayesinde birçok eksiğimi kurmuş olduğu müzik stüdyosuna alarak gidermeye çalıştım. Bu sırada hiç farkında olmadan 25 şarkılık demo albüm sahibi oldum. Burada eksik olan bir şey vardı o da sahne tecrübesi idi. Onu da herhangi bir müzikholde sahne alarak eksiklerimi gidermeliydim. E insanın kalbi temiz olunca istediği her şeye sahip olabiliyor. Gelene gidene demo albümümü dinletiyor bundan da inanılmaz keyif alıyordum. Bir gün yine müzikle uğraşan ve sahne yapan bir müşterime dinlettim albümü. O da çalıştığı gazinoda sahne verdireceğini söyler de ben durur muyum? Hiç vakit geçirmeden görüşmeye gittim. Sonuçta Lion'da her hafta çarşamba akşamları sahneye çıkmaya başladım. Oradan yine Karşıyaka'da bulunan Löwe barda sahne aldım şimdi ise Alsancak Kordon'un seçkin mekanlarından biri olan Can Karizma Restoran'da sahneye çıkıyorum.
- 'Kapak Olsun' isimli albümünüz ve 'Adını Siz Koyun' adlı kitabınız çıktı beklentilerinizi buldunuz mu?
Ben her iki çalışmayı da bir beklenti içinde yapmadım. Günümüzde yüzlerce albüm yapılıyor. Bunların arasından sivrilmek ünü şöhreti yakalamak çok zor. Ben bunları bile bile girdim bu albüm işine sadece egomu tatmin etmekti, getirisi ise kar kalacak. Birçok tv kanalı ve gazete bizim gibi 'no name' solistlere fırsat vermiyorlar, isimli solistlerle çalışmayı tercih ediyorlar. Albüm yapmak bu işin en kolay kısmı, ondan sonrası çok önemli. Promosyon bölümü en zor kısmı başarabilen az da olsa bir yerlere geliyor. Bu arada bu albüm beklentimin üzerinde başarı getirdi diyebilirim. Kitabı tamamiyle ticari amaç düşünülmeden piyasaya çıkardık. Çünkü gelirinin çoğu, bir kuruma bağışlanıyor. İlk baskısı Türkiye genelinde bittiği için ikinci basıma hazırlanıyor.
- Sizi Kuşum Aydın'a benzetiyorlar, buna ne diyorsunuz?..
Bu benzetilmek durumundan hiç rahatsız değilim. Sonuçta hasbel kader de olsa tanınmış ve Türkiye'ye mal olmuş bir solist. Biliyorum ki sahnem, sesim ve görüntüm Kuşum Aydın'dan daha iyi. Sanırım benim piyasaya çıkmamdan dolayı Kuşum Aydın rahatsız olacak. İnanın kendimi rakip olarak görmüyorum
- Bunca yaptığınız işlerden dolayı kazancınız nasıl?
Kazanmam gerektiği kadar kazanır, harcamam gerektiği kadar harcar, geri kalanını yaşlılığım ve çocuklarımın geleceği için yatırım yaparım. Maddiyata hiçbir zaman önem vermem. Benim için pinti diyorlar, asla pinti değilim. Hatta sahneden kazandığım paraları hayır için harcıyorum desem doğru olur. Geçenlerde bir okulun Atatürk köşesini yaptırdım. Şimdi ise yine bir okulun spor salonun düzenlemesini yaptırıyorum. Hayatta bir felsefem vardır, içinde rakam olan hiçbir şeyi dert ve tasa etmem. Önemli olan manevi kayıplardır.
- İzmir'de en beğendiğiniz sanatçı kim desek?
Kimse yanlış anlamsın am, İzmir'de sanatçı yok denecek kadar az. Ben sanatçı denildiğinde yoktan var eden üreten ve sunan kişidir diye düşünüyorum. Zaman zaman bana da sanatçı dediklerinde ben kabul etmiyor, solistim diyerek düzeltiyorum. Ben de dahil olmak üzere İzmir'de sahne alan tüm arkadaşlarım birer solisttir. İşin özü bu zamanda masası olan sanatçı oluyor.
