SİNAN DOĞAN (HABER MERKEZİ)
Bazı şehirler vardır, uçsuz bucaksız bozkırın ortasında yer alır. Bazı şehirler de vardır ki bütün sokakları denize açılır. Deniz, kokusu ve rüzgarıyla sokakların arasından süzülüp evlerin içini doldurur. Hayat deniz kıyısında akıp gider. Tıpkı İzmir gibi...
İzmir, iskeleleri, vapurları, deniz kenarındaki balıkçı lokantaları, yürüyüş yolları, limanı ile uzun süre sırtını döndüğü deniz ile yeniden buluşma çabasında. Tarihe yapılan kısa bir yolculuk bile kentin belleğinde denizin nasıl güçlü şekilde var olduğunu gösterir. İzmir'de ticaret hayatı rıhtımda, sosyal hayat ise Kordonboyu'nda akardı... İzmir Ticaret Odası'nın Kültür Sanat Yayınları'ndan çıkan 'İzmir Rıhtımında Ticaret, Kordon Boyu'nda Yaşam-1610-1940' kitabında anlatıldığı gibi.
ESKİYE ÖZLEM
Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Öğretim Üyesi Prof.Dr. Çınar Atay'ın yazdığı, editörlüğünü İzmir Ticaret Odası Basın Danışmanı Mert İlkutluğ'un yaptığı 300 sayfalık kitap, İzmir'in 1610'dan 1940'a uzanan 330 yıllık tarihinin deniz kıyısında şekillendiğini bol resimlerle ve kolay okunan yazılarla anlatıyor.
İzmir rıhtımı, Sancak Kale, Saint Pierre Kalesi, Smyrna Bankası, Sarı Kışla, İngiliz Sivil Hastanesi, Kışla-ı Hümayün, Kadife Kale,Konak Meydanı, İzmir Limanı, Kraemer Palace ve diğer oteller, Avcılar Kulübü, diğer spor kulüpleri, postaneler, cafeler gibi kentin simgeleri, denizle bütünleşmiş eserler.
GELECEĞE İPUCU
Levanten tüccarların, Rum ve Yahudi simsarların, Müslüman işçilerin İzmir'ini bir araya getiren kentin rıhtımı ve limanı, deve kervanları, mavnalar, gümrük depoları ve tramwaylar ile kentin ekonomik kalbinin attığı yer. Hemen yanında uzanan Kordon Boyu ise konsolosluklar, çeşitli uluslara ait posta büroları, spor kulüpleri ve güzel giyimli Levanten kadınları ile kentteki sosyal hayatın merkezi. Çınar Atay'ın kitabını okurken geride kalan bir İzmir'e derin bir özlem duyuyor insan.
İzmir Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, Çınar Atay'ın İzmir'in rıhtımı ve en güzel yeri Kordon Boyu'nun 330 yılda yaşadığı değişimi, rıhtımın doğuşunu, Kordon'daki hayatı, sadece kartpostallarda veya siyah-beyaz fotoğraflarda kalmış bir dönemin simge eserlerini anlattığını belirtiyor. "Kitabı eline alan her İzmir aşığının cumbalı evlere, güzelim binalara, tramwaya bakınca yüreğinin acımamasına, gözünün dolmamasına imkan yok" diyen Demirtaş, "Amacımız sadece kuru bir nostalji yaşamak ve yaşatmak değil. Bir zamanlar sahip olduğumuz güzelliklere bakarak, kentimizi daha da güzelleştirmenin doğru yollarını bulmak isteyenlere ipucu sunmak" şeklinde konuşuyor.
DENİZE YÜRÜYEN KENT
Prof.Dr. Çınar Atay ise denizin İzmir için her zaman vazgeçilmez bir unsur olduğunu, İzmir'in hep denize doğru yöneldiğini belirtiyor. Rıhtım ve Kordon Boyu'nun iki farklı imaj ve iki farklı bölgeye işaret ettiğini dile getiren Çınar, "Şehir denizi o kadar seviyordu ki her dolgu ile onu bağrına basıyor, bir annenin çocuğuna duyduğu sevgi ile onu içine alıyordu. 19. yüzyılın sonlarında kıyı yeniden dolduruldu ve İzmir rıhtım sözü ile tanıştı" diyor. İzmir'in 330 yılda dinamik bir gelişim gösterdiğine dikkat çeken Atay, bu dönemi anlatmanın en iyi yolunun gravür ve resimler ile mümkün olduğunu belirtiyor. Atay, kitapta yayınlanan pek çok fotoğrafın özgün ve nadir olduğunu da vurguluyor.
1610 yılının İzmir'in Avrupa tarafından resmen tanındığı ve konsoloslukların açıldığı tarih olduğunu vurgulayan Atay, kitabı günümüzdeki Fevzipaşa Bulvarı'nın açılıp kentin durgunlaştığı 1940'ta kitabı noktaladığını belirtiyor.
