ÖZKAN BİNOL
"Ton Farkı" single ile Yonca Lodi müzikteki farkını hemen ortaya koydu. Daha çok slow şarkılarıyla tanıdığımız sanatçı aslında bildiğiniz o cool kadın değil. Neşeli mi neşeli birisi ama, birincilikle girdiği konservatuvarı başarıyla bitiren, 5 oktavlık sesiyle operacılarla yarışabilen Yonca, bunun reklamını yapmayacak kadar da mütevazi. Sevgili Yonca Lodi dün Manisa'daydı, bugün de bizim sayfalarımızda.
- Sevgili Yonca, ilk günden beri sanat dünyasında farklı bir duruşunu var. Müziğe başladığında hedefin neydi?
İlk şarkı söylemeyi istediğimi keşfettiğim zaman kendimle ve geleceğimle ilgili ilk sözüm; şarkı söylemek istiyorum ve bu işi iyi yapmak istiyorum oldu. Galiba hala o amatör ruhu taşıyorum. İyi şeyler yapmak adına, gerçekten müziği müzik gibi algılayıp yansıtmakla ilgiliyim hep. Müziği para için, birtakım etiketler için, şan, şöhret için değil, gerçekten müzik olduğu için yapıyorum ve bundan sonra da yapacağım.
- Pop müzik bugün ne durumda?
Aslında her kör alıcının bir kör satıcısı vardır. Bir mağazada her beğeniye uygun bir kıyafet, her beğeniye uygun bir yiyecek, her bünye için farklı seçenekler varsa, müzik için de bu söz konusu. Müzik tek bir şekle bürünemez, evrensel ve çok büyük bir şeyden bahsediyoruz, sanat dalından bahsediyoruz. Öyle çok basite indirgenemez. Market müziği, manav müziği dediğiniz şey de olacak, biraz daha zarif diye düşündüğünüz elitist müzik de olacak, içinde arabesk öğeler barındıran pop müzik de olacak. Bu bir yelpaze, bir de öyle bir ülkede yaşıyoruz ki biz bütün bu zenginliği bu ortadaki köprü durumunu, tabi ki sanatımızın her dalında; resmimizde, sinemamızda, müziğimizde görmemiz kadar doğal bir şey olamaz. O yüzden ben o sınıflandırmaların çok doğru olduğunu düşünmüyorum. Müzik müziktir, her müziğin de kendi alıcısı vardır.
- Klasik müzik eğitimi aldığınız için rahatlıkla çıkıp opera da okuyabilirsiniz değil mi? Ama siz bunu hiç başkaları gibi reklam malzemesi yapmadınız.
Evet, yapmadım. Ben bu işin reklam malzemesi yapılmasından çok haz eden bir insan değilim. Ben yaptığım işi iyi yapmaya çalışıyorum ama o ambalajlar bana boş geliyor. Benim operada birlikte okuduğum arkadaşlarımdan başrole çıkan da var, çok zor şartlarda Anadolu'da mesleğini icra etmeye çalışanlar da var. Ben şimdi çıkıp opera okudum, şu kadar oktavım var dersem onlara haksızlık etmiş olurum. Ben bu işi yapmıyorum, ben pop müzik söylüyorum. Benim vicdanım rahatsız olur. Bence sesin 6 oktav, 7 oktav, 3 oktav olmasının da bir önemi yok. Önemli olan şarkı söyleyebilmek. Ben eğitimdeyken neredeyse 5 oktava yakın sesin var derdi öğretmenim ama bu bir şey ifade etmiyor bence. Önemli olan 1 oktavla bile olsa duyguyu aktarabilmekse eğer; denizin ne kadar büyük olduğu değildir sizi ilgilendiren, girdiğinizde size verdiği histir.
- Kimler dinliyor seni?
Çok fazla üniversite konserine, çok fazla gençlik festivaline, gençlik konserlerine gidiyorum. Bu yüzden de genç bir kesim var beni dinleyen. Üniversite gençliği, liseliler, biz senle büyüdük diyenler var. Biraz hafif bozuluyorum ama güzel bir şey onlara yetişmiş olmak. Genelde 25- 30 yaş üstü diyebilirim. Albümlerimi alıp arabasında evinde dinleyen, arşivleyen, bu tip alışkanlıkları olan kesim beni dinleyen kesim daha çok. Genellemek de istemiyorum. Ben 70 yaşında bir kadının da imza gününde boynuma sarılıp seni çok seviyorum dediğini biliyorum. Seni dinliyorum çok mutlu ediyorsun beni diyen, oğlum askerde, şu şarkını ona gönderdim diyen de var. 30 yaş üstünün müzikal algısının bana daha yakın olduğunu düşünüyorum.
- Hangi tarz şarkıları daha çok seviyorsun?
Duygusu bana hitap eden hareketli şarklıları ve duygusal şarkıları yani her şeyi söylemeyi seviyorum. Sahne de çok hareketliyimdir, neşeliyimdir; bir dakika yerimde durmam. Aslında benim ruhuma hüzünlü şarkılardan çok hareketli şarkılar daha uygun. Onu özel hayatımda bana yakın olanlar daha iyi biliyorlar ama sahnede çok hareketli ve hiperaktif bir repertuarım var. Sınıflandırmayı sevmiyorum, ben sevdiğim şeyi söylemeyi seviyorum.
- Öyleyse şimdi sen "Aslında ben o tanıdığınız cool kadın değilim" mi diyorsun?
O başka, bu başka bir şey. Cool kadın olmak güzel bir şey, öyle görünüyorsa dışarıdan. Peki öyle bir cool kadın durumum var ama; o dostlarımla, bana çok yakınlarla beraberken değil, sahnedeyken de değil. Cool ama bizden biri, neşeli kadını daha çok seviyorum. Hem cool hem neşeli olmayı başarınca güzel oluyor.
- Popçular için Sezen Aksu bir uğur mudur?
Çok seviyorum onu, şahsiyetini de ayrıca çok severim. Ara ara şarkı istediğim zamanlar oldu, denk gelmedik. Nasıl bir şarkı istediğimle ilgili konuşuruz kendisiyle. Sezen Hanım, "Aman sen ne söylersen olur" demiştir. Çok saygı duyduğum bir isim her şeyden önce, özellikle aman Sezen Aksu'dan bir şey olsun diye değil, okuduğum şarkıları benim uyarlamak istediğim ve söylemek istediklerim olduğu için CD'lerime aldım. Yani benim Sezen Aksu şarkısı yorumlamam bununla alakalı. Yoksa o etiketlere çok inanmıyorum ben.
- Aslında siz popüler olmaya inanmıyorsunuz. Çünkü bu sesle çok daha popüler olabilirsiniz. Gerçi o oyunun da başka kuralları var.
Popüler olmak yalan bir şey aslında. Şimdi ben albüm çıkarıyorum, 3 ay çok popüler bir dönem yaşıyorum, televizyonlarda oluyorum ama o kadar. Sürekli popüler olmak diye bir şey olamaz. Sürekli popüler olmak zararlı bir şey. O çıtayı sürekli orada tutmak, suyu sürekli sıcak tutmaya çalışmak çok yorucu bir şey. Benim kamp dönemlerim olmasa ben ne sahneye doğru dürüst vakit ayırabilirim, ne stüdyoya kapanıp çalışabilirim.
- Peki sahne çalışmaları, konserler nasıl gidiyor?
İstanbul'da gece kulübünde çalıştım, çok keyifliydi ama İstanbul'da eskisi gibi mekan kalmadı. İsterdim sürekli çalışmayı, çünkü ben gece kulübü şarkıcılığından gelmeyim. Albümlerden önce orkestra solistiydim. Sonra albümler oldu. Geçmişimde olan bir şey ama benim o dönem yaptığım iş gibi maalesef o tip yerler kalmadı; canlı akustik müzik dinlenecek yerler...
- Sohbete bir de "Ton Farkı" katsak...
Albüme hazırlanırken bu şarkı geldi ve Ton Farkı ismiyle single çıktık. Bahar geldi, kuşlar, böcekler, aylardır stüdyodayım yeter kulağım duymuyor dedim ve sonuç olarak single çıkalım, baharı karşılayalım hem de albüm habercisi olsun dedik. Soner Sarıkabadayı bestesi. Çok keyifli, çok severek söyledim, çok da sevildi. Güzel gidiyor...
- Kimler etkiledi seni müziğe başlarken?
Ben Türkçe müzik dinlemeyen bir çocuktum ve Türkçe müzik dinlemeyen bir genç kız oldum. Türkçe müziğin ne demek olduğunu bana anlatan isim Livaneli'dir. Sonra Bülent Ortaçgil dinledim. Başka türlü müzik yapmak ruhuma sinmiyor olabilir. Leman Abla'yı çok severim ki Leman Sam'ın o dönem çıkardığı bir Livaneli Şarkıları albümü vardı. O albümün saniye saniyesini bilirim.
Rock müzikle ilgili düşüncem var - Yorumculuğunun yanı sıra besteciliğin ve söz yazarlığın da var. Yeni albümde de devam ediyor musun bu kadar üretken olmaya?
Devam ediyorum tabi. Bu albüm içinde yaptıklarım var, geçen albüm içinde de vardı. Onun keyfi çok fazla. Üretebildiğim ve ürettiğimden tatmin olduğum sürece her zaman olacak.
- Var mı bir rakibin?
Şunu geçmeliyim gibi bir duygum olmadı. Bu rakibim yok anlamına da gelmesin. Benim öyle bir duygum olmadı o anlamda. At gözlüğü var bende; o ne yapmış, bu ne yapmış bakmadım. Ben hep önüme baktım. Çok umurumda değil, böyle keyfim yerinde.
- Popun iki büyük ismi, Fatih Erkoç ve Sertap Erener Türk Sanat Müziği albümü yaptı. Sence pop müzik dünyasında yeterli düzeyde yeni besteler üretilemediği için mi böyle bir arayışa girdiler?
Bu albümlerin başarılı birer ara proje olduğunu düşünüyorum. Keyif aldıkları için yaptılar bence. Çünkü bizlerin onlu yirmili yıllardan sonra artık böyle lükslerimiz olmalı.
- Var mı böyle bir düşünceniz?
Benim rock müzikle ilgili bir düşüncem vardı ama hayata geçireceğim zaman başka bir proje çıktı. Onu biraz erteledim. Şimdi farklı bir şeyler düşünüyorum.
Ege'yi, insanlarını, türkülerini çok seviyorum - Yavuz Bingöl'le düet yapmıştın. Başka bir isim daha var mı düet yapmak isteyeceğin?
Kesinlikle Zeki Müren ile şarkı söylemek isterdim. Zeki Müren'e, "Hocam bir kelimesini ben söyleyebilir miyim" derdim. Frank Sinatra ile de şarkı söylemek isterdim. Çok isim var düşününce. Ben mesela iki kadın düeti istiyorum, iki kadın düeti yok bizde.
- Egeliler ile aranız nasıl?
Çok seviyorum. Tatillerimi de Ege'de yapıyorum. Giremiyorum başka denize diye şikayet ediyorum. Ege çok başka bir yer. Ege türkülerini çok seviyorum, söylemeyi de... İnsanını çok seviyorum.
