Ankara'ya yaklaşık yüz kilometre mesafede olması burayı hafta sonu kaçamakları için ideal bir yer haline getiriyor İlçe sıcak insanları ve 3500 yıllık tarihi ahşap evleri, konakları, el sanatları, saray tarzı mutfağı ve havucu ile ünlü
Osmanlı Devleti'nin toprak rejimi ve askeri sisteminin bel kemiğini oluşturan tımarlı sipahi merkezlerinden birisi olan Beypazarı, yöredeki sipahi beyine ve ticari, ekonomik hayatın yoğunluğuna istinaden Beğ Bazarı diye adlandırılmış.
Beypazarı, Roma döneminde, İstanbul'u Ankara ve Bağdat'a bağlayan önemli büyük tarihi geçit yolları üzerinde bulunmaktaydı. Bilinen ilk adı "kaya doruğu ülkesi" anlamına gelen Lagania idi ve Bizans İmparatorluğu'nun piskoposluk merkeziydi. M.S. 491- 518 yılları arasında hüküm süren Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Anastasios'un ziyaretine atfen şehrin adı, Lagania- Anastasiopolis (Anastasios Kenti) olarak değiştirildi.
Anadolu'nun her karışı gibi Beypazarı toprakları da çok eski toprakların yaşayışlarına sahne oldu. İlk yerleşimi işaret eden net bilgiler bulunmamakla beraber yerleşim yeri olarak kullanılmasının eski çağlara dayandığını gösteren bulgular var. Bu yüzden üzerinden değişik hakimiyetler gelip geçen Beypazarı topraklarında biriken tarih, farklı kültürlerin izlerini taşıyor. Beypazarı'nın Evliya Çelebi'nin Seyehatname'sinde deyinmeden geçemediği tarihi önemi bu farklılıklarla beslenmiş.
KURUCUSU BİLİNMİYOR
Eski bir yerleşim yeri olan Beypazarı topraklarında, sırasıyla Hitit, Frig, Galat, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu ve Osmanlıların egemen olduğu bilinmekte.
Selçuklular döneminde Beypazarı, İstanbul - Bağdat yolu üzerinde önemli bir ticaret merkezi oldu. Beypazarı, Orhan Bey'in Ankara'yı alması ile Hüdavendig(Bursa) Sancağı'na bağlanarak Osmanlı yönetimine geçti.
Türklerin Anadolu'ya egemen oluşuyla Türkmen boylarının da yurdu olur Beypazarı. Bu boylardan en önemlisi Kayı Boyu'dur. Selçuklu Sultanlığı kendilerine yurt olarak yer göstermiş, Gazi Gündüzalp yönetiminde ilk önce Ankara civarına yerleşmişlerdir. Osmanlı Devleti'nin kurucusu olan Osman Bey'in dedesi Gazi Gündüzalp'in mezarı Beypazarı'nın Hırkatepe Köyü'nde bulunur.
"İlk kurucusu bilinmiyor. Fakat, ilk fatihi Kütahya beylerinden Germiyanoğlu Yakup Şah'ın veziri Dinar Hezar'dır. Onun için şehre "Germiyan Hezar" da derler.
BAHÇELİ KONAKLAR
İnsanoğlunun yarattığı her mimari eser gibi Beypazarı Konakları da bizi tarihe çekmenin yanı sıra yöre insanının yaşayış tarzı ve sığınma anlayışı hakkında bilgi sızdırıyor. Genellikle iki ya da üç katlı olan konaklar yapılırken işlevsel ve kültürel detaylarla bezenmişler. Bu evler zemin katları taş, üst katları ahşap iskelet içine ahşap veya kerpiç dolgu sistemi kullanılarak inşa edilmiş.
Bahçesiz, küçük bahçeli ve büyük bahçeli olarak çeşitlilik gösteriyor. Cumbalı veya çoğunlukla "guşgana"lı yapılar olarak çıkıyorlar karşımıza. El sanatları: Telkari, Dokumacılık, Yemeniçilik, Bindallı-El İşlemeleri, Dövme Bakırcılık, Demircilik, Semercilik, Saraçlık ve daha fazlası için Beypazarı ziyaretçilerini bekliyor.
Yöresel yemek kültürü
Beypazarı'nın çok geniş bir yöresel yemek kültürü var. İlçenin merkezinden içeri girince arnavut kaldırımlarının sağlı sollu iki yanına dizilmiş birçok dükkanla karşılaşıyorsunuz. Bu dükkburada yaşayan insanların, özellikle kadınların, kendi emekleriyle kurdukları ve sürdürdükleri 'ekmek kapıları.' Kendi elleriyle yaptıkları sarma dolma ve '80 gatlı' ev baklavası dışında kurutulmuş sebze, meyve ve baklagilleri satarak kazançlarını sağlıyorlar. Dolma ve baklavalarından da her geçene ikram ediyorlar. Bu dar sokakta yürürken herkesin size bir şeyler ikram etmesinden rahatsızlık duyabilirsiniz ama size sunduklarını denemekten ve bu fırsatı onlarla sohbet kurarak değerlendirmekten kaçınmayın. Her tattığınızı almak ya da her konuştuğunuz kişiden alışveriş yapmak zorunda değilsiniz.
Beypazarı'nda sarma dolma, ev baklavası ve kurutulmuş gıdalar (sarımsak, domates, erik, biber, aklınıza ne gelirse) dışında tarhana, cevizli sucuk, erişte ve cimcik de oldukça meşhur.
Havuç Cenneti
Beypazarı Türkiye'nin yüzde 50-60'lık havuç üretimini yaptığından burada neredeyse her mevsim havuç oluyor. Her yılın Haziran ayının ilk haftasında "Havuç Festivali" düzenleniyor ve festivale birçok yerli ve yabancı turist katılıyor.
Gümüş ve telkari ustaları
GÜMÜŞ telleri nakkaş edasıyla işleyerek sanat eserlerine dönüştüren telkari ustaları da Beypazarı'nda uğrayacağınız duraklardan biri. Ahilik sistemi ile kuşaklardır yetişen telkari sanatçıları, ev eşyalarından şık takılara kadar farklı eserler üretiyor. Kentte geçireceğiniz keyifli zamanı bir anı ile ölümsüzleştirmek istiyorsanız; satın alabileceğiniz ürünlerin başında telkari objeler geliyor. Telkari dışında ahşap ve bakır süs eşyaları da ilginizi çekebilir.
Gezilesi müzeler
BEYPAZARI'NA giderken yanınıza almanız gereken en önemli eşyalardan biri, fotoğraf makineniz. Arnavutkaldırımlarda yürürken çevrenizdeki tarihi sadece seyretmek yetmiyor. Taş temellerin üzerine oturtulmuş ahşap konakların her biri farklı ayrıntılara sahip.
Cumbaları, parçalı pencereleri, demir işçiliğinin en güzel örnekleri olan kapı kolları ile oturdukları kayalıkların üzerinden yıllara meydan okuyorlar. Fotoğraf makinenizi elinize aldığınızda Beypazarı evlerinin küçük ayrıntılarına odaklanırsanız çok keyifli kareler yakalayacağınıza emin olabilirsiniz. Turunuzu gerçekleştirirken kentteki müzeleri de ihmal etmemek gerekiyor. Beypazarı'nda ziyaret edebileceğiniz müzeler: Kent Tarihi Müzesi, Tarih ve Kültür Müzesi, Yaşayan Müze, Halk Evi, Cahide Gürsoy Müze Evi ve Doğa Evi.
Nerede kalınır?
BEYPAZARI'NDA kalabileceğiniz yerlerin tümü konaklardan oluşuyor. Mevaların Konağı, Hacı Bostan Konağı, Cırcırların Konağı, Omar Ağa Konağı, Paşa Konağı, Beyzade Nuri Efendi Konağı, Çınar Konağı ve Kayabey Konağı bunlardan bazıları.
