RÖPORTAJ: SIRMA GÜVEN
İzmirli... Hep İzmir'de yaşadı... On iki yıldan beri İstanbul'da ama gönlü hala İzmir'de. İstanbul'a gitmesinin nedeni piyasada olmayan bir iş ile başarıyı yakalama isteği. Yenilikleri yakalamış, fırsatları değerlendirmiş, başarı için riske girip risk alarak hayatını değiştirmiş İzmirli bir girişimci. Bu hafta sayfamda, sevdiğimiz, saygı duyduğumuz, başarılarını takdir ettiğimiz Telekurye Yönetim Kurulu üyesi Asuman Dayı'nın girişimcilik hikayesi var. Çoğu kişiye örnek olacak bir başarı öyküsü. Herkes girişimci olamaz, basit gibi görünse de hayatınızı bir hayal uğruna tepetaklak etmek çoğu zaman alınması zor bir karardır ama başarabilenler de takdiri hak ediyor bence.
- Kendi işinizi kurmadan önce de aktif olarak çalışıyor muydunuz?
Hayır ama aslında hep çalışmak istemiştim. Maalesef o yıllarda durumu iyi olan, yanlış anlaşılmasın bu zengin olan anlamında değil, kendini kurtarabiliyorsa çalışmasına gerek duyulmazdı. Zaten çevrede hoş da karşılanmazdı. "Ne gereği var çocuklarını büyüt" derlerdi.
'GEL BİZİMLE ÇALIŞ' - Öncelikle kariyeri değil, çocuklarınızı kendiniz büyütmeyi seçtiniz. Çalışma hayatına daha erken başlamış olmayı istemez miydiniz?
Çocuklarımı kendim büyütmüş olmamın daha doğru olduğunu, bu şekilde doğru bir karar verdiğimi düşünüyorum. Allah bana çok iyi bir zamanda çalışma hayatını nasip etti. Üç çocuğum var. Küçük oğlum üniversiteye başladıktan sonra ben de çalışma hayatına atıldım. Sadece tüketmekten çok sıkılmıştım ve artık üretmek istiyordum. Çocuklarım da bana "gel bizimle çalış" dediler. Kendimi bir süre sonra yoğun bir şekilde onlarla çalışırken buldum. İşin mutfağına girdim, kargo bölümünden başladım. Şimdi Telekurye'de satış ve pazarlamadan sorumlu yönetim kurulu üyesiyim.
- Kurye işine girme fikri nasıl ortaya çıktı?
Biz bu işe ilk başladığımız zaman herkes garipsedi çünkü zaten bir işimiz vardı. Eşim kuru meyve ihracatı yapıyordu. "Kurye işiyle para mı kazanılır hiç" dediler. Şimdi ise "iyi ki bu işi kurduk" diyoruz. Kendimizi bu işte başarılı buluyoruz.
Aslında her zaman dediğim gibi önemli olan piyasadaki olmayan bir işi yapabilmektir. Kimsenin bilmediği bir işi yapın ve bunu siz hayata geçirin. Biz bu fikirle hareket ettik. Benim en büyük şansım kızım ve oğlumdur. Geçici olarak kurdukları şirketle işe başladılar. Başka türlü planları olduğundan kısa süre yapma amacı ile başladıkları kurye işini bir süre sonra kalıcı bir iş olarak benimsediler.
ÇOCUKLARLA BİRLİKTE - İş hayatı ilişkilerinizi ne şekilde etkiliyor? Aile şirketleri, aile ilişkilerini bir süre sonra yıpratmıyor mu?
Aile şirketlerinde aile ilişkileri çok önemli. Herkesin birbirine saygılı olması gerekir. İşimizden çıktıktan sonra sıcak aile ilişkilerini devam ettirmeye çalışmalıyız. Biz bunu başardık. En büyük şansım çocuklarımla olan birlikteliğimiz.
- Neden kurulu düzeninizi, iyi de tanındığınız çevreyi, İzmir'i bırakıp İstanbul'a taşınma kararı aldınız?Biz burada çok mutluyduk. Tüm düzenimizi kurmuştuk. Bütün dağıtımları biz yapıyorduk ama baktık ki biz hep aynı kalıyoruz. Büyüyemiyoruz çünkü hep önümüze İstanbul çıkıyor. İstanbul'da bir firma ile görüşmeye gidiyoruz, merkezimizi soruyorlar, "İzmir" diyoruz, iş bozuluyor. Bize işi vermiyorlar, biz de boynumuzu büküp geri dönüyoruz. O zamanlar kazandığımız hepimizi idare ediyor ama aile büyüyordu ve dolayısıyla biz küçülüyorduk. Geride kalıyorduk ve bu yüzden İstanbul'a gidip büyümemiz gerek dedik. Orada da herkes zarar ediyoruz diye mutsuzdu. Zarar edenlerin hayatlarını bir inceleyelim dedik acaba neden zarar ediyorlar?
RANDEVU ALMAK ZORDU - Nasıl bir sonuç çıktı?
Çok para kazanıyorlar aslında bizden çok daha fazla para kazanıyorlar. Tekneniz varken ikinci bir tekne alırsanız, bir lüks arabanız varken ikinci lüks bir araba alırsanız, bu da olsun ama diğeri de olsun derseniz ve paranızın hesabını bilmezseniz ayrıca bu lüksleri yaşayabilmek için zamanınızdan da çalarsanız bir süre sonra hüsranla işinizi kapatmak zorunda kalırsınız.
- İstanbul'da hem bireysel hem kurumsal anlamda tekrardan çevre edinmek zor olmadı mı?
Başarılı olmak için sosyalleşmek gerçekten çok önemli. İzmir'den İstanbul'a gittiğimiz zaman arkadaşlarımız "size nasıl yardımcı olabiliriz" diye sordular. "Bana randevu alın ben başka bir şey istemiyorum" dedim. Ben kendi şirketimi anlatırım ama şirketlerden randevu almak çok zordu. Telefon edip "ben kurye şirketiyim" dediğiniz anda bu işi yanlış yapanlar yüzünden yüzümüze kapıları kapatıyorlardı. Ulaştırma bakanlığı bir lisans mecburiyeti koydu. P1 lisansı olan sadece şehir içi, P2 lisansı olan ise tüm Türkiye'ye dağıtabilir dediler ve bunun içine metrekareler koydular. Şu anda ayakta kalan üç firma var. Mutluluk vericidir ki bu üç firma içinde biz en çok dağıtım yapan firma biziz.
- Bu işi sizden önce yapan kurumsal bir firma var mıydı?
İstanbul'da birisi kurmuş ama bir süre sonra kapatmışlar. Biz Türkiye'de ilkiz diyebilirim. Her geçen gün işimizi daha da çok büyüterek devam ediyoruz. Şimdi yüz yirmi sekiz acentemiz, bir çok çalışanımız var. Bir sürü aileye bakıyoruz. İşimizin en güzel tarafı devamlı ve istikrarlı büyüyebilmemiz. Biz kimsenin işi ile ilgilenmiyoruz. Sadece iyi hizmet veriyoruz. Artık şirketler gelip bizi buluyorlar.
'Çalışan insan eleştirilir' - Bu tür iş kollarında mesleki eğitim maalesef yok. Müşteriler ve elemanlarınız arasında sık sık sorun yaşanıyor mu?
Biz toplu dağıtım yapıyoruz. Bankaların, odaların dağıtımlarını yapıyoruz. Hiç işi bilmeyen elemanları alıp onlara eğitim veriyoruz. Nasıl konuşmaları gerektiğini, nasıl kapıyı çalmaları gerektiğini, müşteri problemli de olsa onlarla tartışmadan nasıl sabırla konuşmaları gerektiğini öğretiyoruz. Bu eğitimlerin çok faydasını görüyoruz. Müşterilerimiz bize telefon açıp teşekkür ediyorlar. Eleştiren de oluyor tabii, hiç eleştirilmemek mümkün değil. Çalışan insanlar eleştirilir, işi gücü olmayan kişiyi eleştirmek için neden bile bulamazlar.
- Girişimcilere özel teşviklerden de oluyor bildiğim kadarıyla. Bunlardan nasıl yararlanılabilir?
Evet, KOSGEB'lerin yanı sıra her bakanlığın ayırdığı bütçelerden de yararlanılabilir. Dernek olarak ya da grup olarak da destek alabilirsiniz. İyi bir girişimcinin para kazanması için büyük yatırımlar yapması fikrine karsıyım. Biz, Telekurye'yi kurduğumuzda hiç sermayesiz başladık. Sadece kullandığımız küçük bir ofisimiz vardı o kadar. Kendi kazandıkları para ile bir araba aldılar; bir süre sonra onu satıp başka aldılar.
Kadın girişimcilerin sayısı gün geçtikçe artıyor. KOSGEB de destekliyor, kadın müracaatlarında önlere alıyor. Kadınlar sadece kendini değil gelecek nesilleri de düşünüyorlar.
'Aile desteği çok önemli'
- Girişimci olmak isteyen ve kendi işini kurmak isteyen gençlere önerileriniz nelerdir?
Girişimcilik, bildiğiniz gibi, son günlerin en çok konuşulan konusu. Basit anlamıyla girişimcilik kendi işini kurmak, piyasadaki fırsatları yakalamak, daha da doğrusu para kazanmak demektir. Bir şeyi yapıyorsan mutlaka sonucunu da almalısınız.
Öncelikle bir piyasa araştırması yapmalılar. Hangi işi yapabilirim, hangi işte başarılı olabilirim. Bunlar onu saptanmalı. Kimler başarılı olmuş, piyasadaki boşluk nedir bilmelidirler. Girişimci olmak demek işinizin olmaması demek değildir. Bir işiniz vardır ya da bir şirkette çalışıyorsunuzdur, ikinci bir işi de yapmak isteyebilirsiniz. Tabii ki eğer çalıştığınız şirketteki dakikalarınıza hiç dokunmadan bunu başarabilirseniz.
Kendi hayatınızdan zaman ayırarak da yeni bir iş kurabilirsiniz. Yeni iş fikrinize karşı çıkanlar ve üzerinizde baskılar olacaktır. Gerek aileden gerek etraftan bundan bir şey çıkmaz, bundan para kazanılmaz laflarına kulak asmamanız gerekecek. İnatla bu baskıdan etkilenmeden doğru yolda ilerleyin. Aile çok önemli, onların da desteğini alın.
Eğer yaptığınız bir işte başarılı olamasanız bile yılmayın ve mutlaka neden başarısız olduğunuzu sorgulayın. Bir işe girmeden önce başarılı olanları incelediğiniz gibi başarısız olanları da inceleyin. Niçin başarısız olmuşlar, nerede hata yapmışlar. Bunları bilmek çok önemli.
Girişimci adaylarına öneriler
* İşe başlamadan önce piyasa araştırması yapın.
* İnceleyin.
* Karar verin.
* Asla yorulmadan çalışın. Unutmayın aslında her iş zordur.
* Hep çok çalışın.
