ŞAFAK İNCE
Hem yazar hem yayıncı Yelda Cumalıoğlu, 10. baskıya ulaşan son kitabı Aşk Olsun'u okurları için imzalamak üzere İzmir'e geldi. Sarı saçları, yeşil gözleri, zerafeti ama en önemlisi tükenmeyen mutluluğuyla Destek Yayınları'nın sahibi Yelda Cumalıoğlu'nu uçaktan iner inmez alıp Kordon'a getirdik. İzmir'in güneşini görünce çimenlerin üzerindeki gençlerin bakışları altında mutluluğun kaynağını anlattı. İlk sözü "Acı eylemsizlikten meydana gelir, hüzün tercihtir, mutluluksa devrim" oldu.
Devrimi, aşkla mümkün kılan Yelda Cumalıoğlu yazarlık hayatından önce aslında devlet memuruydu. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı'nda 10 yıl, AB Genel Sekreterliği'nde 5 yıl tam anlamıyla birinci sınıf devlet memurluğu yaptı. İlk romanı "Yüzünü Güneşe Çevirenler"i yayınlanıp kazıklandığını anlayınca memuriyetliği geride bırakıp yayıncılık işine girdi ve bugün sektörün devleri arasında yer alan Destek Yayınları'nı kurdu. Yayınevi adından da anlaşıldığı gibi kalemi tanınmayanları alıp "best seller" yapan bir desteği sonuna kadar sunmasıyla tanınıyor. İşte Yelda Cumalıoğlu ile son kitabı, girişimciliği, sektörü, aşkı ve hayatı konuştuk.
AŞK VARSA BAŞARI VAR - Memurken yazar, yazarken yayınevi sahibi oldunuz. Girişimcilik zordur. Birçoğu karşısına çıkan engeli mazeret yapıp "u dönüşü" yapar. Siz neden geriye dönmediniz?
Aslında hayatımdaki en büyük becerim; olumsuzluğu olumluya dönüştürmeyi bilmektir. Bu beceriye de yaşadıklarımdan dolayı sahip oldum. Yazdığım kitabın ardından yayınevi ortaklık teklif etti, 4 ay sonra korkunç bir rakamla dolandırıldım. "Neresinden dönülürse kardır" dedim ve ayrıldım. Orada, "Allah'ım nasıl bir haksızlık, hem para kaybettim hem üzerine dava açıldı" diye düşünmedim. Uçurtmalar rüzgarla değil, rüzgara karşı havalanır. Ben ne kadar hayatımda olumsuz bir şey olursa, o kadar güçleniyorum. Bu yüzden de geri dönmeyi asla düşünmedim.
- Yayıncılık zor bir sektör, zorlukları nasıl aştınız?
Evet, Türkiye'deki en zor sektörlerden biri. Çünkü kitap okunmayan bir ülkede siz kitap satıyorsunuz. Rahmetli Turan Yavuz'un kitabını bastık ve ilk ay 11 baskı yaptı. Ancak sonra baskılarım satmıyordu. Tamam nobelli yazar, iyi edebiyat, iyi politik araştırmaları satmayacağını bilerek yayınlıyoruz ama diğer taraftan "Satacak kitap da bulmalıyım" dedim. Bütün o zorlukları aşkla aştım. Ben işimi aşkla yapan bir insanım. Bir şeyi aşkla yaparsanız, onda başarısız olma ihtimaliniz yoktur.
-Başarılı yazarları nasıl buluyorsunuz?
Sosyal medyada, dışarda, herhangi bir yerde bir şey görür, bir konuşma etkiler, kısaca bir şey beni çeker. 'Bu, benim gönlüme bu dokunuyor, eğer benim gönlüme dokunuyorsa insanların da dokunur' diye kendi kendime formül geliştirdim. Koku alma yeteneğim çok iyi benim. Diyorum ya aşk insanıyım. Yazılan, söylenen benim gönlüme dokunduğu zaman diyorum ki o zaman bunda iş var.
- Gönlünüze son kim dokundu?
Geçenlerde Adana'daydık. Bir sürü şair ile birlikteydik. Toroslarda yaşayan kendi halinde bir adam; 2-3 tane şiir okudu. Önceki gün uçak biletlerini gönderdim, otelini ayarladım, İzmir Kitap Fuarı'na davet ettim, "Sizin gibi birinin kitabını basmak benim için gurur meselesi" dedim.
SEVGİ VE IŞIK ENERJİSİ - Destek Yayınları'nın kuruluş amacı nedir?
Bir arkadaşım "Gerçek yayıncı ne zaman olursun biliyor musun? Olan akıma kapılıp da kitap bastığında değil, sen akımı yarattığın zaman gerçek yayıncı olursun" demişti. Bu söz beni çok etkilemiştir. "Kitaplarımla birçok insana ışık olmak istiyorum" dedim. Hem yardım, hem kültür hem edebiyatta bu olmalı dedim, Yani Destek'ten sevgi ve ışık enerjisi yayılıyor. Yeni yazarlara destek oluyoruz, hiç duyulmamış yazarları "best seller" yapıyoruz. Kuruluşumuzun tek nedeni bu; destek vermek.
-Sektör nasıl?
Sektörde herkes birbirinin dedikodusu yapıyor. Bu başarımız için ne dedikodular geliyor. Ama acayip hoşuma gidiyor, demek ki ses getiriyorum.
-Dedikodu korkutmuyor mu sizi?
Ben motivasyonomu başkalarının iltifatlarından almıyorum ki başkalarının dedikoduları ya da hakaretleri benim moralimi bozsun. Ben kendi motivasyonumu kendi içimden enerjimden alıyorum.
Derviş selamı -Aşk olsun... Manası derin. Sizdeki anlamı?
Aşk olsun bir derviş selamı, bu sözü çok seviyorum ve evet o kadar derin anlamlar gizlidir ki. İlk kitap fotoğraftan çıkmıştı bu kitap da, "aşk olsun"un kendisinden çıktı. Aşk olsun diye bir kitap yazmak istedim. Ben gerçekten mutlu ve güçlü bir insanım. Felsefem de tasavvufla bezenmiştir. Felsefemi başka insanlara aktarmak istedim.
-Kitabın içinde ne var?
Dostoyevski var, Kafka var, Balkan masallarından örnekler var. Birkaç film var. Onlarla kendi hayat felsefemi birleştirdim, bilinen klişe sözlere, "aşk olsun" diyerek başka bir bakış açısı getirdim.
-Öteki kadın yok mu? Daha doğrusu öteki kadın kimdir?
Öte kadına "Zehirli Sarmaşık" filminden örnek verdim. Hangisi öteki? Çok zor bir şey. Biz sanıyoruz ki öteki kadınlar canavardır, vampirdir. Bizim yuvamızı yıkmak için gelmişlerdir. Eğer sizin eşinizin böyle bir niyeti olmasa, başka bir kadın bir şey yapamaz. İçinde aşk olan herşeye savgım var. Aslında kim kimi aldatıyor. Bazen insan sevgilisini, evindeki kocası ya da karısıyla aldatır.
LAY LAY LOM BAŞARISI
-Kitabın içi kadar kapağı da ilgi çekici...
Kitabı okuyan herkes onlara şifa olduğumu söylüyor. Kapağında dolayı ise "lay lay lom" kitap olarak algılandığını söyleyenler var. Ama içine okuduğunuzda feslefe ağırlğı olan dolu dolu bir kitap. Genel yayın yönetmenim de bu kapağı istemedi ama bu kapaktaki kadın benim, bu kadar neşeliyim. "Ciddiyseniz başarılı ve güçlüsünüzdür" diye bir algı var, ben bunu yıkmaya çalıyorum. Hayır, neşeli, lay lay lom olup da başarılı ve güçlü olabilirsiniz.
Hüzünden beslenen insandan uzak durun!
- Peki ya acı, hüzün?
Acı hayatımızın gerçeği ama bundan nasıl sıyrılabilceğimiz var kitapta. Acı eylemsizlikten meydana gelir, hüzün tercihtir, mutluluksa devrim. Birçok insan şu anda; "ah ah vah vah" diyerek dövünüyor, "bende şans mı var", "Bende şu mu var" diyerek hayatlarını karartıyor. Sen eğer hayattasan, şu gökyüzünün altındaysan bu kadarı mutluluğun için yeter.
-Bu kitabı kimler okumalı?
Benim bir yazarım var, spastik ama o kadar mutlu ki. Biz hayatı kendimize karartıyoruz. İnsanlar hüzünden besleniyor. hüzünden beslenen insanla ilişki kurmamanızı tavsiye ederim. Çünkü ne yaparsanız yapın sizi hüzne çekecektir. Kitabımı ah ah, vah vahçılar, hüzünle beslenen, acıyı kendine not edenler sakın okumasın.
RAKİBİM YOK - Siz gerçekten mutlu musunuz, evdeki tablo nasıl?
20 senelik evliyim, 2 çocuğum var ve kocamla hala birbirimze aşığız. Görüyorsunuz ben mutlu bir insanım. Hayatta tek rakibim kendim, başka rakibim yok. Bir şey yaparım arkasından daha büyük bir çıta koyarım. Sadece kendi yoluma bakarım. O yayıncı ne yapmış bu yayıncı ne yapmış diye bakarsam kendi yolumdan çıkarım.
