NİHAN YARKENT
İlk fotoğrafın çekilmesinin üzerinden tam 189 yıl geçti. Günümüzde dijital dünya ile gerçek yaşam iç içe geçti. Sosyal paylaşım sitelerinde 24 saatte 500 milyon fotoğraf paylaşılmaya başladı. Bizler artık teknoloji harikası son model cep telefonlarıyla fotoğrafın Picasso'su olarak geziyoruz. Kimimiz olayı biraz daha ciddiye alarak Ara Güler'e bile kafa tutabiliyoruz. Hobimizi işimiz yapıp 'fotoğraf sanatçısıyım' iddiasında bulunanlar dahi oluyor. İzmirli Emrah Emin Yerce ise bu tanımın dışında bir isim. Fotoğrafta "üstat" ve kesinlikle bir başka sanatçı. Öyle sonradan olma değil. Üçüncü kuşak. 1936'da ilk stüdyosunu açan Dede Emin Yerce'nin mirasını babasından alarak Yerce Art Stüdyo'da harikalar yaratıyor. Harikalar kısmı benim eklemem değil Türkiye'nin yakıştırması.
- Karanlık odayla tanışmanız?
2.5 ya da 3 yaşındaydım. O yaşta bir çocuk için define adası gibiydi. Hergün yeni bir keşif, yeni bir heyecan. İlk oyun alanım karanlık odaydı. Stüdyo makineleri, çocuk fotoğrafları için sandık gibi arabalar. Müthiş. Hangi çocuk oradan çıkmak ister ki. Çok şanslıydım.
- Ailede herkes fotoğrafçı mıydı?
Dedem Emin Yerce, 1936'da ilk stüdyosunu açmış. Malesef dedemi çok tanıyamadım. Babam Yurdaer Yerce hukukçuydu ama sanat ve fotoğraf konusunda tecrübeliydi. Babamın hukuk bürosuyla stüdyo yanyanaydı. Aradan geçiş vardı. Benim aklım fikrim stüdyodaydı. Bizim evde öğlen uykusu mecburdu sadece uyumam gerektiği zaman çıkıyordum ordan.
BABAM DESTEK OLDU - Sizde genetik o zaman
Babam ilk öğretmenimdi. Bizim evimizde işler çok ciddiye alınırdı. Bütün kareler basıldıktan sonra üzerinde tek tek konuşulurdu. Fatih Kolleji'nde ortaokulda da lise de hep stüdyo da çalıştım. Arkadaşlarıma portreler çekerdim. Benim için en güzeli tatil fotoğraf çekmekti.
- Doktor ol, mühendis ol demediler mi?
Demediler. Lise sonda üniversitede hangi bölüm okuyacağım diye düşünürken babama Dokuz Eylül Güzel Sanatlar Fotoğraf Bölümü'nde okumak istediğimi söyledim. Tepkisi o yıllardaki anne babalarınkinden çok farklıydı. Babam "Ne güzel karar vermişsin. Önünde güzel yazan bir fakültede okuyacaksın. Ömrün uzar" dedi. Müthiş bir destek gördüm. Önümü kesen bir şey olmadı.
- Hem alaylı, hem eğitimlisiniz
Ustadan çırağa izlerken fotoğraf stüdyolarında önce neler yapılmaması gerektiğini öğrendim. Fakülte sonrası dünyada olup biteni izlememle birleşince böyle bir şey çıktı ortaya. Benin şansım stüdyoda doğmam ve eğitimimi bunun üzerine almamdı. Yerce Art stüdyo belki o yüzden standart olmadı. 25 kere dünyaya gelsem aynı köprüden geçerek aynı işi yapardım.
- Neden herkes size fotoğraf çektirtmek istiyor?
Nasıl yaşarsanız öyle ortaya koyarsınız. Ben de öyle yapıyorum. Çok gezip görmek, okumak, müzik dinlemek, çok sergi izlemek. Dünyada olup biteni iyi takip etmek ve yorumlamak benim sırrım bu olabilir. Her yeni projede heyecanım yeniden başlıyor. Tarihe tanıklık eden anları gelecek kuşaklara nasıl daha iyi aktarabilirimin derdindeyim.
- Müşteri velinimettir deyip herkesin fotoğrafını çekiyor musunuz?
Tabikii müşteri çok önemlidir. Öncelikle fotoğraf çektirmeyi istemeli. Dünyanın en zor işi istemeyen birine çekim yapmaktır. Hemen geldi hadi çekelim, yok öyle bir şey. Gelen konuklarımızın abartılı görüntülerini değil de sade, naturası yüksek, içten hallerini ortaya koymak için uğraşırız. Mesela portre çekiyoruz moda fotoğrafı nasıl çekiliyorsa aynı şekilde olur. Kendisine yakışacağı kıyafetten saç ve makyaja kadar önerilerde bulunuruz. Test aşaması olur, yüzünün görsel tahlilini yaparız. Ve sonuçta mutlu olurlar tabiki bizde.
- Yerce Art'ı sanatçılar da kullanabilecekler mi?
Evet kullanabilecek. Burası fotoğraf sanatçısının buluşma merkezi de olacak. İzmir'in önemli ihtiyaçlarından birine de yanıt verme fırsatı bulduk, fotoğraf sergilerine artık ev sahipliği yapacağız. İlk sergi de içinde bulunduğumuz Yerce Art'ın yeni yerinin mimari serüvenini içeren fotoğraflardan oluşacak.
Portre, gün geçtikçe değer kazanır - Vesikalık fotoğraf sıkıntılıdır hiç memnun olamıyoruz, siz nasıl başarıyorsunuz?
En önemli fotoğraf türüdür. En iyi reklam fotoğraflarının ömrü 6 ay ile 1 yıl arasında eskimeye başlar. Ama iyi bir portre fotoğrafı yıllar geçtikçe değer kazanır. Her yerde bizi bizden önce temsil eder. Dolayısıyla son yıllarda özellikle cv fotoğrafları ve özel vesikalık fotoğrafları için ciddi zamanlar ayırarak ayrıntılı çekimler yapıyoruz.
"Beğeniyorsan güzeldir! - Herkesin fotoğraf çekmesine nasıl bakıyorsunuz?
Birkaç kuşak vesikalık fotoğrafı çok kötü olduğu için kimlik kartını kimseye göstermezdi. Çünkü, fotoğrafçıya gider; 'Otur, başını çevir, buraya bak, gül" komutlarıyla oldu bittiye geliyordu. Sonuç ise size hiç de benzemeyen biri. Durum böyleydi. Şimdi ise böyle değil. Dolaysıyla ben bundan çok mutluyum. İnsanlar fotoğraf çektiği için artık iyi fotoğraf, güzel fotoğrafa, ortak beğeni ve yüksek beğeniye ulaşmanın yolları da kendini göstermeye başladı. En azından kimlik kartını saklayan insan sayısı azaldı.
- Fotoğrafın güzelini nasıl anlarız?
Beğeniyorsanız güzeldir, beğenmiyorsanız değildir. Hissediyorsanız güzeldir, hissedemiyorsanız değildir. Çekilen objenin birebir gerçekliğinden size alıp şiirsel ya da masalsı bir yola götürebiliyorsa güzelden bahsedebiliriz.
