GÜRKAN ERTAÇ
Doğma büyüme İzmirliyim. Ama 20 Ağustos tarihi artık benim için geçmişte kalan bir güzellik, bir nostalji anlamı taşıyor. Hayıflanıyorum eskiye. İzmir Fuarı, 20 Ağustos- 20 Eylül tarihleari arasında tam 1 ay herkes için önemli bir buluşma durağıydı. Çünkü sadece İzmirliler değil, tüm Ege, hatta Türkiye'nin dört bir yanından konuklar, İzmir Fuarı'nın açılışını iple çekerdi. İç turizm canlanır, 20 Ağustos- 20 Eylül arası bir ay süreyle herkes zengini, fakiri, eğlencenin, mutlu saatler geçirmenin tadını doyasıya yaşardı. Elbette ihtisas fuarları da önemli, ama ben Fuar denilince bizim çocukluğumuzun, gençliğimizin geçtiği bundan yarım asır öncelerini, "Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer" diye tatlı tatlı anımsıyorum ve de yetkililer kusura bakmasınlar, yapılaşmayı ve doğal güzelliklerden uzaklaşmayı bir türlü içime sindiremiyorum.
EĞLENCENİN DOĞAL MERKEZİ
İzmir Fuarı Türkiye'nin eğlence dünyasının da doğal merkeziydi. Gazinolar dolar taşar, ülkenin en ünlü sanatçıları, şovmenleri Fuar'a koşardı. Büyük sanatçıları birebir izleme imkanını bulamayanlar Fuar'daki banklara, çimenlere serilir, dışarı taşan müziğin zevkini paylaşırlardı. Genellikle, Namık Kemal Lisesi'nin karşısında 26 Ağustos Kapısı'ndan girerdik içeri, solda Tariş'in buz gibi şırasından içmeden geçmek olmazdı. Sonra sırada birdenbire dev Sovyetler Birliği Pavyonuyla karşılaşırdık. Hem de uzaya giden ilk astronot Yuri Gagarin'in posterleriyle. Hindistan Pavyonu'na giderdiniz, sanki Yeni Delhi'yi gezmiş gibi olurdunuz. Almanlar da araba sanayiinde Mercedes, BMW ve diğerlerinin son modelleriyle adeta bir "oto şov" sergilerlerdi.
MAKARNA-BİRA VE TAVUK
Ada Gazinosu'ndan sola girilince Piyale'nin makarna pavyonu vardı, dudakları yakan sıcak makarna ile bira ve meşrubat satılırdı. İsteyene de çevirme tavuk. Herkes kuyrukta... Oradan geçip Hayvanat Bahçesi'ni ziyaret eder, maymunlara çerez atardık, Efsane Fil Pak Bahadur'un marifetlerini gözler, kafeslerinde kartallara, akbabalara hayranlıkla bakardık. Hayvanat Bahçesi ile dönme dolap arasındaki geçitte her taraf gül bahçesi, mis gibi kokardı. Ve oradan eğlence mekanları, seç, seç beğen. Necdet Yazar'ın, Gönül Yazar'a aşık olduğu Göl Gazinosu, Noyaner'lerin Akasyalar'ı, Bornovalı Nuri'nin Lunapark Gazinosu, Orhan Gencebay ve İbrahim Tatlıses'in ilk parladığı, şimdinin ünlüsü Mustafa Keser'in assolistlere saz çaldığı Ekici Över, Zeki Müren'in Manolya'sı, Kürt Beşir'in (Öge) Çamlık Senar'ı (Müzeyyen Senar aşıkıydı rahmetli) Ulutanır'ların Kübana'sı, Saffet Kuyaş'ın Mogambo'su... Kiminin parası, kiminin duası.
MÜREN, 1 EYLÜL'Ü BEKLERDİ
Hali vakti yerinde olanlar, programları içerden izler, imkanı bulunmayanlar da dışardaki banklarda oturarak dinlerler, zevkini yaşarlardı. Sanat güneşimiz Zeki Müren, Fuar'ın açılışında proğram yapmaz, hep 1 Eylül'ü beklerdi. Allah gani gani rahmet eylesin onun gibi bir hayırsever sanatçı gelmedi Türkiye'ye. Yeni Asır'daki bir sohbet sırasında Fuar'daki programına 1 Eylül'de başlamasının nedenini o güzel tebessümüyle şöyle açıklardı: "Milletin ay sonunda parası mı kalıyor da gazinoları tıklım tıklım doldursun. Ben ay başını bekliyorum, Manolya'da rekor kırıyorum. Gelen de cebi dolu olduğu için, şarkılarımı, geniş repertuvarımı izledikten sonra verdiği para için "helal" diyor"
TİYATRO CENNETİ
İzmir Fuarı aynı zamanda bir tiyatro cenneti idi... Açıkhava Tiyatrosu ve şimdi İsmet İnönü Sanat Merkezi'nin olduğu yerdeki tiyatro, ünlülerin en önemli temsilleri sahnelediği mekanlardı. Zeki Alasya- Metin Akpınar'ın Devekuşu Kabare'si, Sururi'lerin, Toto Karaca'nın İstanbul Tiyatrosu, Kenterler, Dormen'ler, Ankara Sanat Tiyatrosu nasıl unutulur? Hey gidi günler hey... Eski şaşaalı Kültürpark Enternasyonal Fuarı'nı geri gegirmek mümkün değil ama, eski eğlence ambiansına kavuşturmam mümkün değil mi? Ne diyelim, "Nerde o eski fuarlar?"
Yaşanmış bir espri... Mantafon inekler ve komutanlar
Fuar'ın geçmiş dönemlerinden sözederken basında çıkan bir ilginç olayı tatlı tatlı anlatmakta eskileri yad etmekte yarar var. Yaşı 40 ve üzeri olanlar bilirler, Fuar'da Hollanda Pavyonu, 26 Ağustos Kapısı'ndan girince sol taraftaydı. Hollandalılar da ünlü inekleri ve süt ürünlerinin ve çikolatalarının tanıtımını yaparlardı. İhtilal olmuş, Kenan Paşa (Evren) Devlet Başkanı. Fotoğrafta yanında, ihtilalin diğer ayakları, kuvvet komutanları Nurettin Ersin (Kara), Nejat Tümer (Deniz), Tahsin Şahinkaya (Hava) var. Ulusal boyuttaki bir gazetemizin İzmir ekinde bir haber: "Hollanda'dan Holştayn cinsi inekler getirildi..." Ve kahrolası yanlışlık, Evren Paşa ve diğer komutanların fotoğrafı yanlışlıkla o habere girmiş. Yani komutanları inek yapmışlar, inekleri de komutan. Büro şefi olayda kasıt olmadığını anlatmak için günlerce ter döktü.
