Bir adam ve bir kadın... İkisi de yazar. İkisi de popüler... Peki ikisi de aynı kitabı yazarsa ne olur? Bu sorunun yanıtı ilan-ı aşk yapacaklara göre. Çünkü ünlü senarist Selim Çiprut ile Yaşam Koçu Duygu Özlem Yücel'in ortak kaleme aldığı "Hayatımın Başrolü Olur musun?" kitabı, bir ilan-ı aşk hediyesi
Ayakta Kal, Süpürrr ve Çılgın Dersane filmlerinin senaristi Selim Çiprut aslında ilk romanını, gittiği Issız Adam filminde gözyaşı dökmeyince, arkadaşları onu duygusuz olmakla suçlamasıyla kaleme aldı. "Öyle bir hikaye anlatmalıyım ki ne kadar duygusal bir adam olduğumu herkes görsün" dedi ve As Maça adlı kitabını okuyup da ağlamayan erkek kalmadı. Duygu Özlem Yücel ise yazmak ve insan ilişkileri üzerine tutkuyla çalışan bir kadın. Üstelik güzel mi güzel. Akıllı mı akıllı. Yaşam koçluğu ve NLP uzmanı olarak haklı bir üne de sahip. İkilinin bir telefon mesajıyla başlayan ortak kitap yazma macerası, şen şakrak bir romanın da habercisi oldu. Ama bu roman gerçekten sıra dışı çünkü, olayları hem erkeğin hem kadının gözünden izleyebiliyorsunuz.
HER BÖLÜM BİR SİNEMA
Her yaştan, her ortamdan, her fikirden insan tiplerinin renkli gerçekçi portreleri var. Gerçekçi derken bunun gerçekten, gerçek olduğuna emin olun. Örneğin romanın karakterlerinden biri Kenan Doğulu. Evet bildiğiniz Kenan. Kitap, kapağıyla eşsiz, romantik bir ilanı aşk hediyesi. Aşkı ancak önyargılardan kurtulursak bulabileceğimizi anlatıyor ve her bölüm bir sinema filmine gönderme yaparken, bunları çizimle destekliyor. Selim Çiprut ile hem kitabı hem aşkı hem de "güldürmeyen" dizileri konuştuk.
- Bir kitabı 2 kişi nasıl yazar? Bu fikir nasıl ortaya çıktı?
Bu olay gerçekten çok enteresan oldu. Duygu ile eski yayınevimden tanışıyorum. Hatta ikimizin de imza günü aynı gündü. Onun Dex'te kitap çıkardığını görünce mesaj atıp kutladım. Onun üzerine beni aradı ve kendisinden bir erkek yazarla ortak bir romantik- komedi romanı yazması istenmiş, aklına kimse gelmemiş ve o sırada ben ona mesaj atınca acaba mı diyerek aradı beni. Bir araya geldik ve kısa bir hikaye yazıp bunu yayınevine yolladık. Hikayeyi beğenmelerinin ardından oturup romanı yazmaya başladık. Belki de Türkiye'de ilk defa bir kadın ile bir erkek yazarın ortak yazdığı ilk romantik- komedi romanı oldu bizimki. Şahsen biz yazarken çok eğlendik, umarım aynı duyguları okuyucular da yaşarlar.
ORTAK YAZDIK
- Kağıda dökme süreci nasıl gerçekleşti? Yani Duygu ile senin yazacaklarınız konusunda ortak görüşe varmış olmalısınız ki bu eser ortaya çıksın?
Önce karakterleri yarattık, ardından ufak tretmanlar yazarak romanın nasıl ilerleleyeceğine karar verdik. Sonra bunu bölümlere ayırıp aramızda paylaştık. Bazı bölümleri o, bazılarını ben çoğunu da ortak yazdık. Ve yazarken de yan yana çalışmadık. O da ben de yazıp buluta (dropbox) atıyorduk dosyayı. Sadece pazartesileri buluşup tretman yazdık o kadar.
- Kim kimi yazdı? Yani siz, kitabın kahramanı Kerem'i, Duygu ise Tuvana'yı mı kaleme aldı?
Kerem karakterini ben, Tuvana karakterini ise Duygu yazdı. Onun dışındaki erkek dünyasını tamamen ben, kadın dünyasını ile Duygu kaleme aldı. Anlayacağınız kimse kitabı okurken kadın dünyası eksik, erkek dünyası yanlış anlatılmış diyemeyecek.
- Çift yazarlı bir kitap. Ortada bir etkileşim olmalı. Zor olmadı mı?
Aslında kağıt üzerinde oldukça riskli bir projeydi bu. Sonuçta ikimizin de dili farklı olabilir ve roman içinde bu okuyucuyu çok rahatsız edebilirdi. Ama korktuğumuz başımıza gelmedi, ikimiz de neredeyse aynı dilde yazdık. Bu gerçekten de büyük bir başarı diye düşünüyorum.
- Yaşadığınız olaylardan beslendiğinizi biliyoruz, "Hayatımın Başrolü Olur musun?" un ilham kaynağı neydi?
Ben oldum olası 'Entourage' dizisinin hastasıydım. Ve oradaki ana karakter Vincent Chase de bir oyuncuydu. Ben de oyuncu bir karakter yaratıp olayları onun çevresinde döndürmeyi çok istedim açıkçası. Bir bakıma ilhamım 'Entourage' dizisi oldu diyebiliriz. [1] Neşeli ve hüzünlü bir kitap. Aşkı ıskalayanlara tavsiyeniz? Iskalaya ıskalaya herkes bir gün 12'den vurmayı öğrenecek.
- Aşkı bulamama nedeni önyargılar mı? Ayağımızdaki bu zinciri atmanın yolu yok mu?
FİLM TADINDA KİTAP
Önyargılar ve saplantılar diyelim. Bizim bu romanda da aşk konusunda saplantılı tipler var. Bunları oldukça komik ve neşeli işledik. Ağlanacak halimize güleriz derler ya işte ondan. Romanda özellikle bir Yaman karakteri var ki evlere şenlik önyargı konusunda. - Gerçek aşkın tarifinde saygı, sadakat, hoşgörü, heyecan, dürüstlük, cinsellik var. Peki yalan ve entrika? Hayatın reytingi bunlar değil mi? Yalan ve entrika inanın dizilerde daha çok var. Zaten onlar olmadan yerli dizi yapılamıyor maalesef.
- Hayatımın Başrolü Olur musun; film tadında kitap, kitap tadında film gibi...
Senaristliğinizin etkisi de bariz görülüyor. Dizilerde bol ihanet, bol zina gümbür gümbür gidiyor. Ne dersiniz?
Yerli dizilerin neredeyse tamamı bire bir aynı. Sadece olaylar, kahramanlar ve ihanetler yer değiştiriyor. Zina ve ihanet unsurları olmadan dizi projesi yaratamıyorlar artık. Bakarsanız son dönemde bütün dizilerin isminde 'Kara' kelimesi var. Zaten halkın içi yeteri kadar kararmış, şöyle iç açıcı güzel diziler yapsanız ne olur?
Kenan Doğulu da var!
- Kerem oyuncu, Tuvana ise cast direktörü. Arkadaşları ise pek ünlü. Kenan Doğulu gibi isimler var. Gerçekçi portreler. Yoksa değil mi?
Kenan çok sevdiğim bir arkadaşım. Kitabı yazarken arayıp ondan izin aldım. Hatta kendi bölümlerini okuttum. Çok beğendi ve kullanmam için izin verdi. Sonuçta Kerem ünlü bir oyuncuysa çevresinde de ünlü simalar olur diye düşündüm ve ben de Kenan Doğulu'yu kullanmaya karar verdim. Çokta gerçekçi, doğal ve güzel oldu gerçekten. Huzurunuzda ona yeniden teşekkür ediyorum.
- Siz, Issız Adam'da ağlamayan adam olarak biliniyorsunuz. "Duygusuz" eleştirisi üzerine As Maça ile bu algıyı yıktınız...
Issız Adam ayrı bir olay. Tamamen kadınların dünyasına hitap eden bir işti bence. Ben öyle bir şey yaratmalıyım ki sadece kadınlara değil erkeklere de dokunmalı diye düşündüm ve As Maça'yı kaleme aldım. Kitabın sonunda ağlayan yüzlerce erkek okuyucum oldu. Sanırım istediğimi başardım ve herkesi ağlattım.
- Ağlamadın ama duygusal yanında ortaya As Maça ile çıktı. Peki Türkiye'de komedi diye yapılan dizilere gülüyor musunuz?
As Maça benim ilk göz ağrım. İçinde gerçekten yaşadığım ve beni yaralayan bir çok olay var. Özellikle annemin hastalığı ve onu kaybedişim. Türk komedi dizilerine açıkçası pek gülemiyorum bunun sebebi muhtemelen dizilerin süresi. 2 saate yakın süren bir bölümde ne kadar gülebilirsiniz ki? Amerikalılar bunu 30 dakikada yapıp güldürmeyi başarıyorlar ama biz nedense bunu 2 saat gibi uzun bir sürede anlatıp kahkahayı durmadan taze tutmayı deniyoruz ve ne yazık ki bunu pek başaramıyoruz.
NİHAN YARKENT
