Ali Kocatepe

BİR DOST DAHA GİTTİ

Yaşım henüz 17... Atatürk Lisesi öğrencisiyim... Alsancak'ta yürürken artık herkes bana bakacak... Çünkü ben, İzmir'in en popüler gazetesinin müzik yazarıyım... Tarih, 20 Ocak 1964... Bu tarihi unutmamalıyım... Bu tarih benim yaşamımda bir milat olacak...
Oldu da...
***
Her şey emekli sağlık memuru, babam Recep Kocatepe'nin zaman zaman iğne yapmaya gittiği Sokullu ve Bilgin ailesine, "Benim oğlum sizin gazetenizde müzik sayfası hazırlamak istiyor" demesiyle başlamıştı...
İki gün sonra Yeni Asır'ın Fevzi Paşa Bulvarı'ndaki tarihi binasında, genel yayın yönetmeni rahmetli Cemil Devrim'in karşısındaydım. Bana hiç de tepeden bakmadı, yüreklendirdi, yazı işleri müdürü Güngör Mengi'ye teslim etti. Haftada bir gün müzik sayfası hazırlayacaktım... Yeni Asır'da Cemil ve Güngör abiden sonra tanıdığım üçüncü kişi Saruhan Ayber oldu. Ondan çok şey öğrendim. Çok zeki, olaylara değişik pencerelerden bakmasını bilen, farklı düşünceleri olan bir gazeteciydi. Yeni Asır'ın genel yayın yönetmenliğini de yaptı. Arkadaşlığımız gelişti. Eşi Semra ile o dönemlerde evlendi. Ben İstanbul'a yerleşmeye karar verdiğimde o da Bursa'ya geçti. Gazeteciliğini Bursa'da sürdürdü...
***
Telefonlaşıyorduk. Yolumuz Bursa'ya düştüğünde ya da o İstanbul'a geldiğinde zaman zaman görüşüyorduk. Çocukları Meltem ve Cenk'i çok iyi yetiştirdiler. Yıllar içinde sağlığı bozuldu. Kalp yetmezliği vardı. İki yıl önce Aysun'la birlikte bir konferans için Bursa'ya gittiğimizde buluştuk. İskender kebap yedik. Akşam şarkılı konferansımıza eşi Semra'yla birlikte geldiler. Bu son birlikteliğimiz olmuştu. Geçen hafta çalan telefonumda Saruhan Ayber yazdığında içimde bir şey hop etti. Bir kadın sesi gelince neler duyacağımı hissettim. Artık arkadaşım ve abim Saruhan Ayber de anılarıma gömülecekti.
***
Akşam Bülent Gül arkadaşım telefon etti. Daha çok etkilendim. 1967-1973 yılları arasında İzmir Radyosu'nun o efsane ekibinde birlikte çalıştığımız Bülent Gül arkadaşım sadece o dönemde tanıdığı ve bir daha karşılaşmadığı Saruhan için gözyaşı döküyordu telefonun bir ucunda. "Ali, facebooktaki notundan öğrendim ve çok duygulandım. Farklı düşünceleri olan beni de çok etkilemiş biriydi Saruhan" dedi.
Saruhan Ayber bir duayen gazeteci, vefalı bir dosttu. Sözünü esirgemeyen içi dışında bir insandı. Kimbilir bizler gibi daha kimler üzerinde derin izler bıraktı.
Yine facebook'tan haberleştiğimiz bir başka usta Sedat Örsel, duygularını şöyle dile getiriyordu evvelki gün: "Yapma be Ali... Borçlu kaldım Saruhan'a. Yıllardır Bursa'ya davet ederdi, bir türlü gidemedim. Hiçbir şeyi ertelememek lazım. Çok üzüldüm çok."
***
Örsel çok doğru söylüyor. Hiçbir şeyi ertelememek lazım. Sonra pişmanlıklar fayda etmiyor. Zaman yetmese de dostlarımız en azından bir telefon mesafesindeler. Dünyanın öbür ucunda da olsalar.
Saruhan Ayber'i yüreklerimize gömdük. Eşi Semra'nın, çocukları Meltem ve Cenk'in ve tüm sevenlerinin acılarını paylaşıyorum...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.