Türkiye denizlere yönelmeli

Ülkemizin en köklü gazetesinde "Hakan Kaptan'ın Seyir Defteri" başlığıyla kaleme aldığım yazılarımda gün geldi yelkenciliğimizin temel sorunlarını yazdım, gün geldi maviliklere gönül veren ustaları, kitapları ve efsane teknelerin öyküsünü paylaştım.
Gazeteciliğe 1984 yılında adım atmış bir deniz sever olarak yılların kazandırdığı tecrübeyle maviliklerle ilgili A'dan Z'ye her konuda yazmaya devam edeceğim. Sektörün ticari önemi ve durumu da uzun zamandır değinmek istediğim konular arasındaydı. Çünkü denizciliğimiz ticari kulvarda da bir yandan mevcut sorunlarla mücadele ediyor diğer yandan rakiplerine kolay lokma olmadığını gösteriyor. Ülkemizde bu sektördeki en yetkin kurum ise hiç kuşkusuz İMEAK.
ZARAR GÖRÜYORUZ
Ben de onların görüşlerine başvurdum. İstanbul ve Marmara, Ege, Akdeniz, Karadeniz Bölgesi Deniz Ticaret Odaları (İMEAK) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Yusuf Öztürk, sektörle ilgili görüşlerini dile getirirken dikkatli bir yaklaşım sergiliyor. Bir başka deyişle felaket tellallığı yapmıyor ancak pembe tablolar da çizmiyor.
2017 yılında savaşlarla ortaya çıkan istikrarsızlıkların küresel ölçekte krizlere neden olduğunu, deniz ticaretinin de bundan nasibini aldığını vurgulayan Yusuf Öztürk "2008 küresel ekonomik krizinden bu yana fırtınalarla boğuşan deniz taşımacılığı, yumuşayan dalgalarla daha kararlı bir rotada ilerliyor. Dökme yük ve konteyner piyasalarında oyuncuların azalması ve arz fazlası, gemilerin devre dışı kalmasıyla arz-talep dengesinde sağlanan iyileşme, 2015'te dip noktaları gören navlun ve gemi kiralama ücretlerinde artışa yol açtı. Ancak küresel ticaretin istikrarsızlığı ve ekonomilerin korumacı eğilimleri, denizcilik piyasalarının kısa sürede krizden tamamen çıkamayacağına işaret ediyor. Bölgemizde yaşanan savaşlar ve gerginlikler, Asya ile Avrupa arasında doğal bir köprü olan ülkemizin lojistik merkez olma kabiliyetine zarar veriyor" diyor.
TAŞIMACILIK ORANLARI
Deniz ticaretinde sergilenen performansa rağmen ülkemizde bu sektörün önemi maalesef yeterince anlaşılamıyor.
Bunu görmek için sayısal verilere bakmak yeterli.
Örneğin günümüzde dünya ölçeğinde yüklerin yüzde 88'i denizyolu ile taşınırken Türkiye'de karayolu ağırlıklı bir görünüm hakim. Bunun oranı yüzde 90. İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı'na Çin'i sormamak olur mu? Asya'daki devin potansiyeline dikkat çeken Yusuf Öztürk, "Ülkemiz yapacağı yatırımlarla yük taşımacılığını denize indirmeli.
Çin'in tarihi İpek Yolu'nu canlandırmayı hedefleyen "Tek Kuşak Tek Yol" projesi geleceğin dünyasında yeni bir dönem başlatacak. Türkiye oradaki yerini almalıdır. Enerji ve lojistik sektörlerinde bölgenin aktarma merkezi olma konumunu güçlendirecek köprü, otoyol, havalimanı, hızlı tren projeleri Türk sanayicilerinin ve ihracatçılarının rekabet gücünü daha da artıracaktır" vurgusunu yapıyor.
SEKTÖRDEN GÜZEL HABERLER
Sektörel sorunlar elbette var. Lakin karamsar olmamak gerekiyor. Örneğin geçtiğimiz haftalarda BM (Birleşmiş Milletler) Uluslararası Denizcilik Organizasyonu Konsey Üyeliği'ne yeniden seçildik. O salonda Türkiye'nin lehine 138 ülkenin el kaldırdığına dikkat çeken Yusuf Öztürk, sözlerini "Ulaştırma- Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın büyük çabasıyla uygulamaya giren vergi indirimi sayesinde 6 bin dolayında tekne Türk bayrağına geçti. Tersanelerimiz özellikle askeri gemi üretiminde önemli başarılara imza atıyor. Deniz ticaret filomuz 28.8 milyon DWT (Deadweight Ton/ Gemilerin yük taşıma kapasitesinin bir ölçüsüdür. Kargo, yakıt, mürettebat, kumanya vb'den oluşur) ile dünyada 15. sırada geliyor. Ülkemizin liman kapasitesi 17 milyon TEU (1 TEU yük taşımacılığında kullanılan 20 Feet'lik bir konteyneri ifade eder) civarına yükseldi. Sektörümüzün ülke ekonomisine yaptığı katkılar her yıl daha da artacaktır" diyerek noktalıyor. Bu bilgiler için Yusuf Öztürk ve Sinan Doğan'a teşekkür ediyorum.
Gelecek hafta Marmaris Uluslararası Yat Kulübü'nden haberler paylaşacağım. O güne kadar tüm denizcilerin pruvası neta, rüzgar kolayına olsun.