Hakan Urgancı

ŞEZLONG SAVAŞLARI

Yazar İdil Hazan Kohen'in Bridget Jones'u Dila karakteri, yeni maceraları ile sadece Çok Satanlar rafına değil, Çeşme sokaklarına da geri dönüyor.
Yazarın Çeşme yazlıkçısı olmasının avantajı ile dilini iğneli bir şekilde kullanıyor.
"Otoban gişelerini geçip önüme boylu boyunca serilen maviliğe atlamak üzere kollarımı uzattığım an, aynı hevesle bahşiş bekleyip elini bana uzatan garsonun görüntüsü dalıyor anılarımın içine.." Loca kapatılan Beach Club'lardan Hacımemiş sokaklarına uzanan macerada insan ister istemez biraz daha Çeşme okumak istiyor ama tabii bu yerinde bir beklenti değil. Bu bir gezi yazısı değil roman...
Dila bu kez tek başına da değil üstelik.
Yanında bir sonraki kuşağın umursamaz genç kızlarıyla Alaçatı'yı mesken tutuyor.
Dila, yeni yetmelerin dilinden ve sosyal medyadan çok çekiyor. O bile neredeyse mini bir kuşak çatışması yaşıyor. "İade-i emoji" gibi harika ifadelerle iki kuşağın arasında kalmışlığını mükemmel şekilde yansıtıyor.
FORMÜLÜ ÇÖZMÜŞ
İdil, romantik komedi filmlerinin formülünü çok iyi çözmüş. Neredeyse erkeksi, kadınsı oyunlardan habersiz bir kahraman, bu kahramanın iç çelişkileri, yanında feleğin çemberinden geçmiş dişi bir kanka, ideal ama fırtınalı bir ilişki. Kaçamak bir romantik ilişki, asıl oğlanla arada kalma durumu.
Bolca kahkaha, bir yanlış anlamalar zinciri ve mutlu son.
Sevmediklerim: Yazarın yeri geldiğinde dilini bir edebiyatçı gibi kullanma uğraşı takdir edilesi olsa da bu yazlık ve eğlenceli bir kitapta, zaman zaman hız tümseklerine dönüşebiliyor. Zaten o da kendi kendini şu sözlerle ele veriyor:
"Yalnız neden bu kadar zor cümleler kuruyorum? Yani okuyucuya bir cümleyi üç kere okutursak Orhan Pamuk okuyor izlenimi mi vereceğiz acaba?" 3 kitaplık bir seri olan Dila'nın maceralarına absürd bir şekilde yaklaşıp bunun bir kitap olduğunu okura sık sık hatırlatması ilk başlarda keyifli gelse de sonlara doğru bir yabancılaştırma efektine dönüşüyor.
Bunlar haricinde Şezlong Savaşları, sadece harika bir mizah ürünü olmasıyla değil, fonda Çeşme'yi kullanmasıyla da okuru kolaylıkla avlıyor. İdil Hazan Kohen'in kadın duygusallığını edepli bir erkek diliyle anlatması erkek okuyucuya da elinde tutabiliyor. Ben İdil'in bu tarzını sadece romanda değil, güncel olayları eleştirecek bir köşe yazısında da okumak isterim. Son olarak, yine kitaptan bir cümleyle nokatalayalım ve gerisini sizin gözlerinize bırakalım:
"Benim kalbi aldırdım, açılan boşluğa biraz tatlı doldurdum mu aradaki farkı kimse anlamaz..."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.