“Eskisinden daha dikkatli olmalıyız”

Emekli Binbaşı Barış Dedebağı, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Komutanlığı’na sızıp tankları dışarı çıkarmaya çalışan FETÖ’cü teröristleri derdest etti. Tankların dışarıya çıkarılmasını engellemek için askerlere ‘tankları bozun’ emri veren Dedebağı, “Bu hainliğin tekrar etmemesi için birlik olmalıyız” dedi

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Ankara'da 200 tankın birlikten dışarıya çıkarılmasını engellemek için askerlere tankları bozması emrini veren, sonrasında da FETÖ'cü askerlerin rütbelerini sökerek, 'Ya devlet başa, ya kuzgun leşe' sözleriyle hafızalara kazınan Emekli Binbaşı Barış Dedebağı, o kara gecenin bilinmeyen noktalarını Yeni Asır'a anlattı. Darbe girişimini önleyen efsane isimlerden olan Kahraman Dedebağı, "15 Temmuz'u unutma, unutturma, unutturursam namerdim" dedi. Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Komutanlığı'na sızıp tankları dışarı çıkarmaya çalışan FETÖ'cü teröristleri derdest eden ve tankların dışarıya çıkarılmasını engellemek için de askerlere tankları bozmaları emrini veren Emekli Binbaşı Barış Dedebağı, 15 Temmuz gecesi büyük bir kahramanlık örneği sergiledi. "Evden çıkmadan abdestimi aldım, 2 rekat namazımı kıldım. Sivil olarak nizamiyeden girdim. Üzerime birçok mermi atıldı. Ama sonunu düşünen kahraman olamaz, hiçbir kahraman da sonunu göremez" diyen Dedebağı, 15 Temmuz gecesi ve sonrasında yaşadıklarını şöyle anlattı:

YA DEVLET BAŞA, YA KUZGUN LEŞE!

Oyun büyük. Oyun içinde oyun, onun içinde dahi başka bir oyun. Besbelli ki zincirleme planlanmış bu büyük ihanet. Benim gerçek Atatürkçü kardeşim var ya, o da bilir ve der ki, 'Söz konusu vatan ise gerisi teferruat'.
Ülkücü kardeşimin kulağına ise ezandan sonra fısıldanmıştır: 'Ya devlet başa, ya kuzgun leşe.' Benim sözüm bu hainlerin hainliklerine bilmeden kanan ve dahi gönül veren masum kardeşime değildir asla. O zaten üzülmüş, bir de ben incitmeyeyim. Benim sözüm tetikçiler ile bu ihaneti ince ince ve sinsice örenleredir.
15 Temmuz'a rağmen hala körü körüne, inatla karanlıklara gidenleredir. Vatanseverlere gösterdiği tepkiyi, öfkeyi, zalime gösteremeyenlere...
Vatanseverlerin arasına fitne sokarak kendini kamufle etmek isteyenlere...
Hakla batılın alenen tutuştuğu bu cenkte inatla batıla omuz verenlere...
Büyük resimde ülke olarak imtihanımızı verirken, diğer taraftan da bizler bireysel olarak imtihanımızı vermekteyiz. Zulmün yanında değil karşısında olmalıyız. Tam da burada Ferit Kam'ın dediği gibi, "Ezme biçareleri zulmün ile. Koru onları her türlü beladan. Demesinler giderken ukbaya, bir köpek eksik oldu bu dünyadan". Ey iman edebilenler, ölüm şekli ve dahi yeri Allah'ın emri değil midir? Şehadet kul lafında kağıt üstünde değil, Allah katında değil midir? İnsan bir kere doğar bir kere ölür. İyiler kötüler kadar cesur olmadıkça, birbirimize olan vefamız vatana olan vefamızın gerisinde kaldıkça, ideolojide birlik olup harekette olmadıkça, başarı da olmayacaktır.

DOSTUMUN ATTIĞI GÜL YAKTI CANIMI

15 Temmuz tam birinci yılına geldi, öfkenin şiddeti karara, itidale geldi, mücadele azmine yetecek kıvama erdi. Ayakaltında dolaşma dendi, hainin fendi bir vatanseveri yine yendi. İşte o zaman gerçek hazinen tükendi, hain en kıymetli silahlarını uzaklaştırıyorken senin aklın neredeydi? Uyanık olalım, birbirimizi kıskanmayalım. Hele kardeşimiz kabilin hatasını hiç tekrarlamayalım. Halil İbrahim'in duasını unutmayalım ki rabbim bereketimizi artırsın. Sezar verirken Sezar'ın hakkını, sen de görüver Hz. Ali'nin ve dahi Ömer'in adaletli bakışını. Hainin attığı taş yakmaz iken canımı, kendini belli etmekten korkan o dostumun attığı güller yaktı en derinden canımı. Biline ki tek gayemiz vardır: hakkın rızasını kazanmaktır. Bizim için dua eden ve dahi inanan herkesten Allah razı olsun. Biz de halk içinde akım derken kara isek hele de tam bir ikiyüzlü münafık isek, makam ve dahi mevkiyi nefsimiz için arzular da davayı alet etmiş isek, siyaseti bir koyup on almak için seçmiş isek, sözümüz yoktur haşa rızkının onda dokuzunu ticaretten, helalinden alana, onun bereketi zaten rabbindendir. Ama! Soframızı haksız yere hem de acilen zengin etmiş isek, işte o zaman alemlerin Rabbi bizi de kahru perişan eyleye. Nereden başladık nerelere geldik, yürek dolu düşüncenin hızına dil yetişmiyor. Cümleler devrik ve dahi sert ve ani geçişli ama anlayana manalı. Övgü var, sevgi var, destek var, endişe var, uyarı var. Kim ne anladı şimdi bu yazıdan. Anlayanlar anladı, onlar anlatır anlamayanlara.

ESKİSİNDEN DAHA DİKKATLİ OLACAĞIZ

Eee ne yapacağız yani diyenler varsa: Yapılacak belli, elimizdeki en büyük silahımız olan birlik ve beraberliğimize ve dahi kardeşliğimize zeval gelmemesi için eskisinden daha dikkatli olacağız. Yerine göre kan kusup kızılcık şerbeti içtik diyeceğiz. Zamanı gelince, belli ki kandı o gün aslında içtiğim de deyiveririz. Asırlardır kardeşçe yaşayan Türkler, Kürtler, Lazlar, Çerkezler, Aleviler ve de Sunniler meselesi nereden hortlatılmaya çalışılıyor? Kimileri, yıllarca zulum gören zenciye ve dahi kökleri kazınan Kızılderili'ye ben ABD'liyim demeyi ayrıcalık saydırmayı başarırken;
77 milleti barındıranlar, aynı coğrafyada aynı değerleri benimsemiş, aynı mevziye şehit düşmüş, evlilik bağları ile bağlanmış ve çoğalmış bu millete kimler fitne tohumu atıp büyütmeye çalışıyor? Çanakkale'deki şehit kemiklerini nasıl ayıracağız? Bu Türk, bu Kürt mü diyeceğiz? Yoksa evlatları ikiye mi böleceğiz, annemin en sevdiği komşusu da Kürtmüş, yoksa onu da mı köyden göndereceğiz?

PAROLAMIZ: 'BİR DAHA ASLA'
Birileri zamanında hatalar yapmış. Şimdilerde ise o yapılan hatalar misli ile telafi edilmiş. Daha da güçlü ve kalıcı bir şekilde sağlamlaştırılmak istenirken, kendilerine yeni malzeme bulamayanlar, geçmişteki hainlerin açtığı, şimdilerde ise elbirliği ile sarılan yaraları tekrar mı açacak? Bu hainler bu milleti bu kadar mı basiretsiz görüyor? Bizi bu kadar mı basit sanıyorlar? Elbet de sorunlarımız, fikri ayrılıklarımız olacak. Çözüm hainlikle mi olacak? Devletimizi bölmek isteyenlerin ekmeğine yağ sürerek mi olacak? Ecdadımızın kemiklerini sızlatarak, evlatlarımızın geleceğini karartarak mı olacak? Elbet de asla. Hani diyor ya birilerine göre bölgesinin otoritesi olan o malum devlet: Parolamız, bir daha asla. Elbet bizim için de bir daha asla! Yeter artık! Kelamın sonu gelmez: Bir daha asla! İşte o sebeple sayfalar dolusu kelamı sıkıştırdık o cümleye 'Ya devlet başa, ya kuzgun leşe." Tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet, Türk milletine ve ailelerine sabır ve tüm gazilerimize acil şifalar diliyorum.

FATİH ŞENDİL

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.