3 savaş gemisi İzmir’i yıkacaktı

15 Temmuz darbe girişimi sırasında İzmir Emniyet Müdürü olan Celal Uzunkaya, hain FETÖ’ye karşı kahramanca direnenler arasındaydı. Eğer onun kararlı direnişi olmasaydı, Foça’dan hareket eden tam donanımlı 3 savaş gemisi kenti bombalayacaktı. En kanlı gece İzmir’de yaşanacak ve en az 10 bin şehit verilecekti. Ancak Uzunkaya ve arkadaşları şehit olmayı çoktan göze almışlardı

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) kurduğu kumpasın ilk mağdurlarından olan Antalya İl Emniyet Müdürü Celal Uzunkaya, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında görev yaptığı İzmir İl Emniyet Müdürlüğü'nde yaşadığı nefes kesen dakikaları Yeni Asır'a anlattı. Uzunkaya, Vali Erol Ayyıldız'ın koordinesinde valilik binasında Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru, İl Jandarma Alay Komutanı Albay Hasan Koçyiğit ve AK Parti İzmir milletvekilleri Atilla Kaya ve Kerem Ali Sürekli ile birlikte darbe girişimine karşı verdikleri mücadeleyi anlatırken aynı heyecanı tekrar yaşadı.

BİZİ TEHDİT ETTİLER

Emniyet Müdürü Uzunkaya o gece yaşananları şöyle anlattı: "Darbe girişimi haberini aldığımız dakikalarda yardımcılarımla beraberdim. İstirahatte olan tüm personeli geri çağırdık. Askeri birliklerin önlerini kapadık. Karayolları Müdürlüğü ve Büyükşehir'den araç desteği aldık. Biz o esnada Çiğli Ana Jet Üssü'nün darbe girişiminde bu denli rolü olduğunu bilmiyorduk. Çiğli Üssü'nün başındaki General Kubilay Selçuk'un düğünde olduğunu zannediyorduk. Meğer o gece Ankara'daki Akıncılar Üssü'ndeymiş. Çiğli Ana Jet Üssü'ne bir birlik gönderdik. İçeriye sokmak istemediler. Hatta bir albay arkadaşlarımızı, "İçeride birçok uçaksavarımız var. Bizimle savaşacak gücünüz var mı?' diye tehdit etmiş. Çiğli'deki üsten helikopterler kalkınca o anda Cumhurbaşkanımıza dönük bir operasyon olabileceğini düşündük ve Cumhurbaşkanımızın koruma ekibi ile kontak kurduk. Cumhurbaşkanımızın İzmir'e gelme durumu vardı. Bana Adnan Menderes Havalimanı'nı sordu. Havalimanının kontrolümüzde olduğunu söyledim. Buradan özel bir ekibi Cumhurbaşkanımızın kaldığı otelin olduğu yere doğru yola çıkarttım. Bu ekip Cumhurbaşkanına operasyon için gelen helikopterleri Marmaris'te ilk karşılayan, kurşun sıkan ve çatışan ekip oldu.

BİRLİKTE ÖLELİM

girişimine karşı sokaklara çıkan vatandaşlara ateş açan ve üzerlerine bomba yağdıran FETÖ üyeleri, İzmirlileri de vurmak istedi. 15 Temmuz Şehitler Köprüsü üzerinde askeri hareketlilik esnasında olay henüz netlik kazanmamışken İzmir Valisi Erol Ayyıldız ile Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru ve MİT Bölge Başkanımız ile kriz masası oluşturduk ve tüm emniyet birimlerini alarma geçirdik. Kriz masasının kamu kurumlarındaki iş makinelerini ve otobüsleri emrine almasının ardından, bu araçlar tüm askeri birliklerin çıkışlarını engelleyecek şekilde konuşlandırıldı. Daha sonra Ege Ordusu'nda komutayı devralmak isteyen Tümgeneral Memduh Hakbilen etkisiz hale getirildi. Foça'dan hareket eden tam donanımlı 3 savaş gemisi ise İzmir Valiliği ve Konak Meydanı'nda darbeye karşı çıkan İzmirlileri top atışına tutmak için hazırlık yapıyordu. Ancak darbeye karşı devletimizin her an yanında yer alan başta Ege Ordu Komutanı Orgeneral Abdullah Recep ile diğer komutanların ve benimde kişisel görüşmelerim sonucunda emir ve telkinlerle o savaş gemileri Foça'daki birliklerine geri döndürüldü. Eğer o gemiler geri dönmeseydi ve kararlıkla Konak Meydanı'na doğru gelip Valilik binası ve Konak Meydanı'nı hedef alsaydı en az 10 bin kardeşimizi şehit verirdik. Kanlı gecenin en ağır darbesini İzmir'de yaşayacaktık. Foça'da Tümgeneral Aydın Şirin ve bir başka tümamirali rehin alıp darbecilerin bulunduğu Çiğli 2. Ana Jet Üssü'ne gönderen Foça Amfibi Deniz Piyade Tugay Komutanı Tuğamiral Halil İbrahim Yıldız da bu sırada gemilerden birindeydi. Darbenin bastırılmasının ardından Yıldız'ı da tutukladık. Kriz masasında 'Öleceksek burada ölelim' diyerek birbirimize söz verdik ve darbeyi bastırmaya çalıştık.

TÜRKİYE'Yİ SİLECEKLERDİ

Eğer darbe gece 03.00'te olmuş olsaydı sabah sokaklarda tanklarla uyanacaktık. 16 Temmuz sabahı gençlerin birbirini boğazladığı bir o kadarının da kayıp olarak arandığı bir ülke olacaktık. Birleşmiş Milletler mevzuatı çerçevesinde ülkemize müdahale ederek 100 yıllık hikayelerini hayata geçirmek isteyenlere ülkemizi sunacaklardı. Amaçları Türkiye'yi bitirmek, son Türk devletini tarih sahnesinden silmekti. Çok şükür bunların hiç biri olmadı. Bundan sonra böyle bir girişimin tekrar olabileceğini sanmıyorum. Ancak, devleti zayıf düşürecek, sıkıntıya uğratacak her türlü hain metodu hayata geçirmek için çalışacaklardır. Türkiye'ye zarar vermek için her türlü şer odaklarıyla şeytanın ortaklarıyla ortaklık yapabilecek durumları var.

O SÖZLERİ UNUTAMAM

Binlerce haini cezaevine koyduk, ancak Gaziemir'de komutanların imamını asla unutmayacağım. Onun söylediği o sözler FETÖ hain örgütünün ne kadar tehlikeli olduğunu gözler önüne sermeye yetiyor. FETÖ'nün İzmir'deki en üst düzey ablalarından Fatma Karyağdı'nın, "Eşimi ve oğlumu toprağa gömdüm, ancak hiç biri bugün hocamıza ve bizlere yapılan hakaretler kadar acıtmadı" demesi kadar düşündürücü bir olay olamaz. Oğlu ve eşinin vefatından daha fazla hocasına söz söylendiği için üzülmüş. Bir de unutamadığım içinde vatan, bayrak, millet sevgisi olan bir anne vardı. Emniyet Müdürlüğü'ne bir anne kızıyla beraber gelmişti. 'Ben çocuklarımla ilgili size bilgi vermek istiyorum' dedi. Çocuklarının emniyette görevli olduğunu söyledi. Oğullarının FETÖ'ye üye olduğunu anlattı. 'Devlet bilmiyor ancak ben biliyorum' dedi. Çocuklarının bu örgüt için canını vermeye hazır olduğunu söyleyecek kadar örgüte bağlı olduklarını ifade etti. Ben de böyle bir bilgi neticesinde çocuklarının meslekten ihraç edileceğini, hapse gireceğini ve yuvalarının dağılacağını daha sonra pişmanlık duyabileceğini söyleyerek kararlılığını ölçtüm. Anne ağlayarak "Çocuklarıma zarar gelsin de devletime zarar gelmesin" dedi. Daha sonra o çocuklar ihraç oldu, cezaevindeler. Bir annenin o günlerde böyle bir bilgiyi paylaşabilmiş olması beni çok etkilemişti".

BALIKESİR'DE KENDİNİ GİZLEMİŞ

Darbenin baş aktörlerinden olan Akın Öztürk, böyle bir örgüte en uzak düşündüğüm kişilerden biriydi. Benim için hayal kırıklığı oldu. Ailesi tipik bir Anadolu ailesiydi. Akın Öztürk ile Balıkesir'de görev yaparken tanıştım, ben bu örgüte küfür ettiğimde o da edip duruyordu, kendisini çok iyi gizlemiş. Öte yandan Ege Ordusu Kurmay Başkanlığı görevini yürüten Memduh Hakbilen Paşa'yla gözaltına alındığı 16 Temmuz sabahı konuştum. Kendisine, "Seni tebrik ediyorum. Ben ki, bu örgütten canı yanmış bir adamım, ben ki istihbaratçıyım uyanık polisim diye kendimi tanımlıyorum. 2 yıldır birlikte çalışıyoruz. Her hafta görüşüyoruz. Sen kendini benden gizledin, ben seni çözemedim.

FATİH ŞENDİL

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.