Arakanlı Müslümanlar yüzyıllardır eziliyor

Arakan’da yavaş yavaş sesini duyurmaya çalışan ve bunun için de baskıcı cunta rejimi tarafından başları ezilmek istenen Müslüman Rohingyalılar, ülkede resmen vatandaş olarak bile kabul edilmiyor. Yaşadıkları dram içler acısı... Rejimin askerleri tarafından düzenlenen operasyonlarda binlerce mücahit ve Müslüman acımasızca katledildi, köyler yakıldı. Burma hükümeti 233 yıldır süren Müslüman kıyımına yeni katliamlarla devam ediyor

ZULÜM DİYARI ARAKAN - TANSU EDİP GÖKBUDAK

Myanmar'ın Arakan eyaletinde son 3 günde en az 3 bin Rohinyalı Müslüman hükümet güçleri ve zalim Budistler tarafından palalarla katledildi.
Yüzlerce kişi de Bangladeş ya da Tayland'a ulaşmaya çalışırken nehirlerde boğularak can verdi. Olayın en kötü yanı ise bu kadar zulüm sürerken dünyanın Arakan'a sessiz kalması oldu. Ancak dünyayı yöneten "egemen" güçler sadece günümüzde değil, geçmişte de Arakan'da yaşanan zulümlere sessizdi. Bunun en basit örneği 1942 yılında 150 bin Arakanlı Müslümanı'nın katledildiği olaylardır.
Bu olaylar Arakan'da kısa süreli de olsa bir uyanışı başlatacaktı. Mücahitler artık zalimlere karşı birleşecekti.
MÜCAHİTLER İSYAN ETTİ
Arakanlılar'ın bilinen tarihte yaşadığı en büyük acı olarak 28 Mart 1942 tarihi olarak gösteriliyor. 1784 yılından beri baskı ve zulüm gören Arakanlı Müslümanlar, 1942'de Minbya şehrine bağlı Çanbilli Köyü'nde başlayan ve bütün Arakan'a yayılan katliamlarda en az 150 bin Arakanlı Müslüman öldürüldü.
Bu durum o dönemde 2. Dünya Savaşı bahanesiyle hiç dikkate alınmadı bile. Çünkü dünyayı paylaşma savaşına girişen "süper" güçler için Arakan'da öldürülen Müslümanlar önemsiz birer varlıktı. Arakanlıların çektiği çile bununla da kalmadı. Burma yönetimi Arakanlı Müslümanları o yıl Hindistan'a göç etmeye zorlayıp, üstüne geri dönmesinler diye bütün mal varlıklarına el koymuştu. Bununla da yetinmeyen Budistler, 1947 yılında yeni bir saldırıyla katliam girişiminde bulundular.
Yaşanan bu katliam ve eziyetler üzerine Arakanlı Müslümanlar Cafer Kaval isimli Rohingyalı(Arakanlı Müslüman) bir mücahitin etrafında birleşti ve yönetime karşı ayaklandılar. Ancak bu ayaklanma bir işe yaramadı.
Çünkü Burma idaresi kurduğu "Burma Toprak Gücü" isimli yüzde 90'ı Müslümanları öldürmeye yemin etmiş Arakanlı Budistlerden oluşan sınır kuvvetiyle birlikte binlerce Arakanlı Müslümanı makineli tüfeklerle tarayıp, öldürerek göçe zorladı.
Bu saldırıyla beraber 50 binden fazla kişi Doğu Pakistan'a göç etti.
MÜSLÜMANLARI KIRDIRDILAR
Bu arada Arakanlı Müslümanların güçlenerek söz sahibi olacağından korkan Burma Devleti'nin o dönemki Başbakanı U Nu, çok yakın dostluğu Siyonist İsrail'in ilk Devlet Başkanı David Ben Gurion'un Filistinlilere uyguladığı bir taktik geliştirecekti. U Nu, bir yandan Budistlerden oluşturduğu Burma Toprak Gücü ile birlikte Müslümanlara kıyıma devam ederken, diğer yandan radyodan yaptığı ulusa seslenişle Rohingyalıları yerli etnik grup ilan ederek birtakım haklar vereceğini vadediyordu.
Böylece Müslümanlar arasında ayrılık yaratmayı planlıyordu. Amacına da nispeten de olsa ulaştı. Farklı düşüncelerle bölünmeler yaşayan Müslüman halk mücahitlere güvenmemeye başladı.
Bunun sonucunda hükümet 1954 yılında "Muson Operasyonu'yla" Müslümanların arasından seçilen gönüllülerin de katıldığı ordu güçleriyle masum Rohingyalıların üzerine yürüdü. Bu operasyonda binlerce mücahit ve Müslüman acımasızca katledildi, köyler yakıldı. Kısacası Burma hükümeti Müslüman'ı Müslüman'a kırdırmıştı.
BASKICI CUNTA YÖNETİMİ
Bu olayın ardından sürekli olarak katliam korkusu içinde yaşayan Rohingyalılar parlamenter demokrasinin geldiği Burma meclisinde istekte bile bulunmaya çekinmişti. Hatta Burma hükümetinin "özerklik" vaadi geçmişte Budistlerin yaptığı katliamları tekrarlamasına neden olur diye ard arda yayınlanan bildirilerle reddedilmiş, Arakan'ın Burma'ya bağlı kalması, bunun yanı sıra Rohingyalılara sadece vatandaşlık verilmesi teklif edilmişti. Çünkü Arakan'da bir devletin kurulması demek Müslümanlara karşı fırsat kollayan Budistler için koz olacaktı. Sonunda hükümet "Mayu Sınır İdaresi" başlığı altında Maungdav, Butidaung ve Ratedaung"un batısını içine alan bölgeler için özel bir birim oluşturmaya karar verdi.
ASKERİ DARBE İLE RAFA KALKTI
Bu birim merkezi hükümete doğrudan bağlı olacaktı. Ancak Arakan eyaletindeki bu şehirlere verilen haklar özerklik anlamı taşımıyordu. Müslümanların yaşadığı bölgeler ordu mensupları tarafından yönetilecekti.
Yani kısacası Arakan cunta baskısı altında yönetilecekti.
Yasa yürürlüğe girdikten sonra Arakanlı Müslümanlar askeri yönetim altında inim inim inlemeye başladı.
Fakat Arakanlılar bu askeri yönetimi bile arar hale geldi.
Çünkü 1962'de yapılan bir askeri darbeyle Arakan için hazırlanan devlet taslağı bir daha konulmamak üzere rafa kaldırıldı.

ARAKAN'DAKİ TÜRK ŞEHİTLİĞİ
Dünya Arakan'da yaşanan bu katliama yüzyıllardır sessizken peki neden Türkiye Arakan'a sahip çıkıyor? Şöyle belirtmekte fayda var; Türkiye ile Arakan arasında Osmanlı'dan bu yana bir kardeşlik köprüsü var. İki ülke arasındaki ilk dostluk Balkan Savaşları'nda Arakanlı Müslümanların Osmanlı'ya para göndermesiyle başladı. Ancak esas dostluk bugün Burma'da bulunan "Thayet Myo Türk Şehitliği'nin" hikayesiyle başlıyor. 1. Dünya Savaşı'nda Çanakkale'de ve diğer cephelerde İngilizlere esir düşen Türk askerlerinden 12 bini Burma'ya götürülmüş, burada yol, demiryolu, köprü ve suni göl yapımında zorla çalıştırılmıştı. Çalıştırılmayı reddeden askerler ise şehit edildi. Sonuç olarak orada 2 bin Türk askeri şehit düşmüş ve günümüzde Thayet kampının olduğu bölgedeki Türk Şehitliği'nde ebedi istirahatlerini yapmaktadırlar.
ERDOĞAN DEVREDE
Myanmar'daki insani krizin çözümü için Kurban Bayramı'nda yoğun bir diplomasi trafiği yürüten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuyu uluslararası platforma taşıyacak. Erdoğan ilk olarak 9-10 Eylül tarihlerinde Kazakistan'ın başkenti Astana'da düzenlenen 1. İslam İşbirliği Teşkilatı Bilim ve Teknoloji Zirvesi'nde İslam ülkelerinin liderleriyle krizin çözümü konusunda görüş alışverişinde bulunacak. 19-25 Eylül tarihleri arasında ABD'nin New York kentinde düzenlenecek Birleşmiş Milletler 72. Genel Kurulu'na katılacak olan Erdoğan, genel kurulda yapacağı konuşmanın önemli bir bölümünü Arakan krizine ayıracak. Erdoğan, her iki zirvede de uluslar arası topluma Arakan'daki krizi sona erdirecek adımların atılması çağrısı yapacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan arife gününde ise Moritanya Devlet Başkanı Muhammed Veled Abdülaziz, Pakistan Cumhurbaşkanı Memnun Hüseyin, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed Al Sani, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al Suud başta olmak üzere aralarında Türki Cumhuriyetlerin de olduğu 13 İslam ülkesi lideriyle telefonla görüşme gerçekleştirdi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Myanmar'daki insani krizin çözümüyle ilgili telefon diplomasisini önümüzdeki günlerde de sürdüreceği öğrenildi. Erdoğan, sorunu uluslararası toplumun gündemine taşımak için de harekete geçti.

GÖZLERİNİ KIRPMADAN ÇOCUKLARIN KOLLARINI KESİYORLAR
(
YENİ ASIR'A ÖZEL İZLENİM VE FOTOĞRAFLAR)
Arakan'da günlerdir süren zulme sessiz kalmayarak bölgeye giden Deniz Feneri Derneği gönüllüsü danışman Mehmet Faruk Ertekin, izlenimlerini Yeni Asır Haber Müdür Yardımcısı Fatih Şendil'e anlattı. Arakan'da son yılların en acımasız katliamlarından birine şahit olduğunu söyleyen Ertekin, sivil toplum kuruluşu olarak Arakan'a girmelerine izin verilmediğini, bu nedenle ülkeye turist olarak giriş yaptığını belirtti. Ertekin, "İnsanların yüzünden korku ve dehşet hiç eksik olmuyor. Burada sokaklarda büyük bir tedirginlik hakim" dedi. Budizmin nefreti ve öfkeyi yasaklamasına rağmen Arakan'daki Budistlerin tam bir zalim olduğunu belirten Ertekin'in gözlemleri şöyle:
GÖREVLİLER TÜRKLERE SOĞUK
"Ben 4 gündür buradayım. Katar üzerinden buraya ulaştım. Buradaki rejimin görevlileri Türklere pek sıcak bakmıyor. Beni havalimanından Myanmar'a sokmak istemediler. Ancak bunu tahmin ettiğim için uçakta buradaki tüm turizm bölgelerini içeren bir plan yapıp bunu kağıda aldım. Beni ülkeye sokmamak istediklerinde hemen cebimden çıkartıp 'Ülkenize tatil için geldim. Tatil planım da bu. Beni almazsanız 'Turist olarak gittim almadılar" diyerek sizi tüm dünyaya şikayet ederim' diye konuşunca kendi aralarında 10 dakika görüşüp birkaç telefon görüşmesinden sonra ülkeye girebildim."

KURBAN KESİLMESİ YASAK
Ülkede Müslümanların hiçbir dini vecibesini yerine getiremediğini, getirenin büyük cezalarla karşı karşıya kaldığını söyleyen Ertekin, "Bana burada kaldığım süre içinde 'Kurban kesme' dediler. Ben de 'Müslümanım ve dini vecibem gereği keseceğim' dedim. Ancak inanın birçok hayvanı kaçak kesip insanlara dağıttık. Bu ülkeye gönüllü olarak geldim. Bugüne kadar birçok ülkeye gittim. Ama burası tamamen bir cehenneme dönmüş. Her sokak başında, her yerde ağlama, yakınma ve gözyaşı... Her yerde dehşeti görmeniz mümkün. Müslümanlara yapılan sadece bir acı değil. Bu bir saplantı, bir psikopatlık" diye konuştu. FATİH ŞENDİL

'GÖZÜMÜN ÖNÜNDE KESTİLER'
Burmalıların kadın, yaşlı ve çocuk ayırmadan Arakanlı Müslümanlara her fırsatta saldırdığını söyleyen Ertekin, tanık olduğu bir vahşeti şu sözlerle anlattı:
"İnsanları canlı canlı kesiyorlar. Gözümün önünde bir çocuğun iki elini kestiler. 'Ne yapıyorsunuz' diye çıkıştığımda ise 'Sen karışma. Hırsızlık yaptı. Bu yüzden iki elini kestik' dediler. Her yaptıklarına bir kılıf bulmuşlar. 'Karakolumuza bir saldırı oldu Müslüman köyünden' diyerek o köyü talan ediyorlar. Burada her şeye bir bahane bulup dünya kamuoyuna malzeme vermek istemiyorlar. Ancak katliamın dozu her geçen gün artıyor. Dünya buna sessiz kalmamalı ve mutlaka bu zulüm durdurulmalı..."

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.